TAĞUT’A UBÛDİYYET-TAĞUT’UN KULLARI!..

“Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik biribirinden ayrılmıştır. O halde kim Tağut’u reddedip Allah’a inanırsa, kopmayan sağlak kulpa yapışmıştır. Allah hakkıyla işitir ve bilir.” (Bakara 2/256)

“Allah inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. (zulmetten nura) İnkar edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.” (Bakara 2/257)

(Bu ayette mümin ile kâfir mukayese edilmiş, Allah’a ve O’nun gönderdiği peygamberlere inananları Allah’ın aydınlığa götürdüğü, şeytana inananları karanlığa ittiği, bu sebeple cehennemlik oldukları anlatılmıştır.)

“Kendilerine kitaptan nasip verilenleri görmedin mi/ Putlara ve batıla (uydurdukları tanrılara) iman ediyorlar, sonra da kâfirler için: “Bunlar, Allah’a iman edenlerden daha doğru yoldadır” diyorlar!“ (Nisâ 4/51)

“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut’a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut’un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.” (Nisâ 4/60)

(Bundan önceki âyet, (Nisâ Sûresi, 59) Müslüman bilgi ve hüküm kaynaklarını sıralamış, sonradan        “kitap, sünnet, icma ve kıyas şeklinde formülleştirilen kaynakların temelini koymuş, anlaşmazlık çıkarsa çözümün bu kaynaklara başvurarak aranmasını emretmişti. Buna rağmen bir münafığın hasmına“ Resûlullah yerine, Kâ’b bin el-Eşref’e başvuralım” demesi bu âyet’in nüzulüne sebep teşkil etmiş, âyet her yer ve her zamanda münafıkların maskelerini indirmiştir.)

“ İman edenler Allah yolunda savaşırlar. İnanmayanlar ise, tâğut (batıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın: şüphe yok ki şeytanın tuttuğu düzen zayıftır.”  (Nisâ 4/76)

“ Onlara şöyle de: Ey Kitap ehli! Yalnızca Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz.” “De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah’ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tâğut’a tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri, (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha fazla sapmış bulunanlardır.” (Mâide 5/59,60)

(Yahudilerden bir grup, Müslümanlara hitaben, “Sizden ve dininizden daha kötü bir toplum ve din bilmiyoruz.” diye hakarete yeltenmişlerdi. Allah bunu diyenlerin gerçekten çok kötü olan vasıflarını  Mâide Sûresi 60.Âyette sayarak hakaretlerine mukabele ve Müslümanları teselli etmiştir.)

“And olsun ki biz ”Allah’a kulluk edin ve Tâguttan sakının” diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezinin de görün, inkar edenlerin sonu nasıl olmuştur! “ (Nahl 16/36)

“Tâğut’a kulluk etmekten kaçınıp, Allah’a yönelenlere müjde vardır. (Ey Muhammed! ) Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah’ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.” ( Zümer 39/17,18)

(Dinledikleri söz, Allah’ın kelâmı, Haz.Peygamber’in sözleri veya selefin görüşleri olarak yorumlanmıştır. Sözlerin en güzeli hiç şüphe yoktur ki, Allah’ın kelâmı Kur’ân’dır.)

“O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirirerek bununla size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah’a şirk koşmayın.(Allah’ın yanında Endat edinmeyin.) “ (Bakara 2/22)

“İnsanlardan bazıları Allah’tan başkasını Allah’a denk Endad (tanrılar) edinir de onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.” “ İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır.” (Bakara 2/165,166 )

(Dünya’da hiç düşünmeden bazı kimseleri kendilerine lider seçen, önder edinen, böylece batıl yola giden kimseler ahirette o önderlerin kendilerinden uzaklaştıklarını görürler. Ancak her iki taraf da içine girecekleri azabı görecekler ve ondan kurtuluş olmadığını anlayacaklardır. Dünyadakinin aksine, bu sefer uyanlar konuşurlar ama artık faydası yoktur.)

“(İnsanlar) Allah yolundan saptırmak için O’na ortaklar koştular. De ki: ( istediğiniz gibi) yaşayın! Çünkü dönüşünüz ateşedir.” (İbrahim 14/30)

“Zayıf sayılanlar da büyüklük taslayanlara: Hayır! Gece gündüz (işiniz) tuzak kurmaktı. Çünkü siz daima Allah’ı inkar etmemizi, O’ na ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz, derler. Artık azabı gördüklerinde için için yanarlar biz de o inkar edenlerin boyunlarına demir halkalar takarız. Onlar ancak yapmakta oldukları günahları yüzünden cezalandırılırlar.“ (Sebe 34/33)

“İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O’na yalvarır, sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah’ın yolundan saptırmak için  O’ na (Endad) eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” (Zümer 39/8)

“De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.” (Fussilet 41/9)

Yukarıda meâllerini verdiğimiz âyet-i kerimelerden de anlaşılacağı üzere, 8 âyette “Tâğut” 6 âyette ise aynı mefhumları taşıyan “Endad” geçmektedir. Tâğut, kimlere denilir, Endad kimlerdir?

Günümüzün Tâğut ve Endadı kimlerdir, onlara kulluk edenler kimlerdir? İzah etmeye gayret edeceğiz,

İnşâ Allah!..