Bugün sizlere aslında normalleştirilmeye çalışılan, adına da bir hastalık denilen özünün aslında direk “Çocuk İstismarı” olduğu pedofoliden bahsedeceğim. 

Pedofili ya da sübyancılık, yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel rahatsızlık. Ben ruh hastaları diyorum bu sütü bozuklara. Ama makalemin naif seyri açısından sinkaflı cümlelerimi içime saklıyorum siz anlayın gerisini... 

Bu rahatsızlığa sahip kişilere pedofil ya da sübyancı denir. Yani İstismarcı değil! Yani direk hafifletiliyor suç! Pedofoli ceza indirimi olmaması gereken bir suç ve hastalık olarak kabul edilmektedir. İnfazlardan rahatça faydalanabiliyorlar. Sağlıklı ruh hali pedofoli eğilimi göstermez diyorlar. Bu sorun tedavisi oldukça zor olan bir sapkınlıktır. Ben ne kadar hastalık olmadığını savunsam da muhakkak takibi yapılması gereken soysuzluk! Uygulanacak davranışçı terapiler ve psikoterapi yöntemleri bu konuda işe yarayabilir. Ancak hastaların çoğunluğu tedavi olmayı reddeder. Çünkü bin bir tuzakla bütün hayatlarını mahvedecekleri çocuklarımızı o kadar iyi beyinlerinde tasarlayıp tereyağından kıl çeker gibi ağına düşürmek onlara daha çekici geliyor! Öte yandan İnternetin yaygınlaşması pedofoli gibi cinsel suçların yaygınlaşmasında en büyük etkendir. Her gün çocuk pornografisi içeren yayınlar internet ortamında yayınlanmaktadır. Yapılan yoğun mücadeleler buna engel olamamaktadır. Pedofilinin dinsel ve hukuki anlamda meşrulaştırılmaya çalışıldığı, “çocuk gelin” kisvesi altında göz yumulduğu, ensestin çok yaygın olduğu, çocuk pornografisi üretmenin ve izlemenin suç olduğu bilincinden çok uzak bir toplumda yaşıyoruz. Bu yüzden; 18 yaş altı çocukları cinsel istismardan koruyacak yasaları hızla kanunlaştırmak, çocuk pornografisi üretmenin ve izlemenin suç olduğu bilincini topluma yaymak zorundayız. Çocuğun cinsel istismarı bir klinik tanı değil, suçtur. Cinsel istismar çocuğa dokunma, sürtünme, ilişkiye girme gibi fiziksel temas içeren eylemlerle olabildiği gibi, sözel istismar ya da çocuğu seyretme, pornografi ya da yayınlara konu etme yoluyla da olabilir. Uzmanlar diyor ki: Sanıldığı gibi bir çocuğa yönelik cinsel istismarda bulunan herkes pedofilik değildir. Yapılan araştırmalara göre (adli sürece yansıyan ve tanı konabilenler) çocuğa yönelik cinsel suçları işleyenlerin % 45’ inde pedofili tanısı mevcut. Geriye kalanlar madde kullananlar, kişilik bozukluğu olanlar, sadece bir kez denemek isteyenler, işin ticaretini yapanlar, dini gerekçelere sığınan “güya normal”ler. 

Her pedofil, çocuk istismarcısı değildir derler ancak pedofilinin kendisi resmi olarak psikolojik bir bozukluk olarak tanımlanır. Pedofil şahsın kendisi çocukları cinsel olarak istismar etmiyor olabilir, ancak aynı derecede suç olan ve çocuğun cinsel istismarı döngüsüne katkıda bulunan çocuk pornosunu izliyor olabilir. Çocuklarla iletişimde ve onları anlamada iyi olan bir yetişkin otomatikman pedofil sayılmaz. Bir kimseyi haksız yere pedofil olmakla suçlamak ciddi depresyonlara ve sosyal kaygılara sebep olabilir ve kişiyi cinsel istismar konusunda zan altında bırakabilir.  

Hatırlıyor musunuz Zümrüt Apartmanı isimli kitapta Yazdığı ‘pedofili’ içerikli metinleri sebebiyle toplumda infiale yol açan Abdullah Şevki, gözaltına alınmadan saatler önce bir gazetenin sorularını cevaplamıştı. Ne cüretsiz ifadelerdi! Diyordu ki; “Ben size dürüstçe bir şey söyleyeyim. Ben onu eğer yaşamazsam yazamam” diyen Şevki, “Olayı tahayyül edip tasarımını yapmazsam ve kelimeleri de dile getirmezsem yaptığım iş o zaman beş para etmez” ifadelerini kullanmıştı. Ve eklemişti: “Bu kadar adam şaha kalkarak yazar olan bir adamı ayağının altına almaya çalıştı. Demek ki başarılıyım. Ben bu konuda yüzde yüz başarılıyım. Bu kitabın içindeki hikayelerin her birisi bir değerdir. Çünkü bütün herkesi ayağa kaldırdım. Herkes bana ‘rezil herif, beş para etmez herif, ahlaksız herif’ diyebilir. Ben ne ahlaksızım ne de rezilim. Üstelik çok geniş bir tahsilim var. En iyi yerlerde çalıştım. En iyi işleri yaptım. Benim hiç işim gücüm yok da topluma pornoyu benimseteceğim diye mi uğraşacağım? Böyle bir şey olabilir mi? Ben bu yazılarımla edebiyattan anlamayan bütün kıt zekalı herifleri ayaklandırdıysam, o zaman başarılıyım.” 

Bu röportajın devamı da var! Kanım dondu okurken haklara tecavüz olmaması adına tüm metini almak istemedim. Pornoyu ve pedofiliyi açık açık sanat yapıyorum diyerek gayet normalleştiren bu neudiği belirsiz yazarcık dışarıda! Yaşadığı iğrenç deneyimleri yine kaleme alıyor! Ve öylece izliyoruz bu sapık ruhluyu! Çünkü adı pedofili! 

Araştırmalarıma ve ilgili kaynaklara göre: 

Pedofoli, erişkin bir kişinin ergenlik öncesi 4-11 yaş arasındaki çocuklara cinsel yönden arzu ve istek duyması anlamına gelmektedir. Bütün dünyada en önemli cinsel suç olarak kabul edilmektedir. Çocukların yaşı ve pedofoli eğilimli kişilerin yaş farkı açıldıkça verilen cezalar daha fazla ağırlaştırılmaktadır. Diğer adıyla sübyancılık olarak kabul edilen pedofoli, erkek erişkinlerde fazla görülmesine rağmen, nadir olarak erişkin kadınlarda da görülebilir. Pedofoliye maruz kalan çocuklar yeteri kadar rehabilite edilmedikleri takdirde yetişkinlik dönemlerinde benzer eğilimlere yönelebiliyorlar. Bu tür çocuklarda suçluluk duygusuna sebep olacak her tür sözden ve eylemden uzak durulmalıdır. Anne ve babaların öfkeli olması çocuğun sakinleştirilmesi sırasında bazı hatalara sebep olabilir. Burada çocuğun suçlu değil, mağdur olduğu gözden kaçmamalıdır. Pedofoli mağduru olan çocuklar en kısa sürede profesyonel yardım almalıdır. Ailenin ve çocuğun defalarca ifadesine başvurulmamalıdır. Çocuğa ne yaparsa yapsın, koşulsuz sevileceğini mesajının küçük yaşlardan itibaren verilmeli. Çocuk başından geçen her şeyi yakınlarıyla paylaşabilmeli, bu konuda korku ve endişe yaşamamalı. Çocuğun bedenine ve tercihlerine erken gelişim dönemlerinden itibaren saygı gösterilmesi gerekir. Çocuğun sarılmaya, kucaklanmaya, öpülmeye zorlanması, poposuna vurulması, ısırılması, dudaktan öpülmesi gibi davranışlar tacizin kapısını aralar.    Her pedofoli suçlusuna tecavüz, istismar, taciz ve şiddet haline bağlı olarak en ağır cezalar verilmelidir. Bu kişiler infaz yasasından yararlanmamalıdır. Çocukların bu sapkın davranışlardan korunması için, caydırıcı cezalar uygulanmalıdır. Bu konuda ülkelerde hassas çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan biri hadım olmalarıdır. Günümüzde kimyasal ilaçlar kullanılarak kişilerin cinsel faaliyetlerini ve cinsel isteklerini yok eden ilaçlar hazırlanmıştır. Yasalarla kabul edildiği takdirde bunlar uygulamaya geçebilir. 

Türk Ceza Kanunu’nun 6. Bölümünde “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlığı altında 102-105. maddelerde uygulanacak cezai yaptırımlar belirtilmiştir. 

Çocukların cinsel istismarı bölümünde; 

MADDE 103. – (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden; 

a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, 

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, 

Anlaşılır. 

(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 

(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. 

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. 

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. 

(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. 

(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur. 

Reşit olmayanla cinsel ilişki 

MADDE 104. – (1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(2) Fail mağdurdan beş yaştan daha büyük ise, şikâyet koşulu aranmaksızın, cezası iki kat artırılır. 

Cinsel taciz 

MADDE 105. – (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur. 

(2) Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz. 

* Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. 

*Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur. 

Görüldüğü gibi çocuklara yönelik cinsel istismarların cezai yaptırımları yasalarda açıkça belirtilmiştir. Gerekli görüldüğü hallerde kişinin rızası alınarak kimyasal kısırlaştırma tedavisi de uygulanabilir. 

Dünyada bazı ülkelerde pedofil suçluları idam ile cezalandırılırken, bazı ülkelerde kimyasal kısırlaştırma cezası verilir. Bazı ülkelerde örneğin Amerika’da kimyasal kısırlaştırma, 20 sene hüküm giymekle arasında bir seçim yaptırılarak uygulanır, bazı ülkelerde bunun için suçun tekrarı beklenir. 

İSTİSMARI MEŞRULAŞTIRMAYIN!