Efendim uzun zamandır sosyal medyada olunca haliyle insanları gözlemliyorsunuz.

Öyle ilginç şeylere, tuhaf davranışlara, anlam veremediğiminiz hal ve hareketlere tanıklık ediyoruz ki. İşin içinden çıkabilene aşk olsun. Tam tanımı şu; saçmalardan seçmeler. Evet evet bu.

Türk toplumunda nezaket ve görgü kuralları âdâb.ı muaşeret adıyla da bilinir. Muaşeret, birlikte yaşamak, karşılıklı saygı duymak demektir. İnsanın övgüye değer vasıflarına da edep adı verilmiştir.

Toplum fertlerinin yaşayış ve karşılıklı münasebetlerine genel ve ortak bir tarzda hâkim olan ve aksine davranışların yerine göre ayıp, terbiyesizlik, edepsizlik sayılarak kınandığı ahlâkî ve içtimaî kuralların bütününe hukukta umumî âdâb denir.

Yani; Edep kelimesinin çoğulu âdâbtır. Evet, bir fıkıh terimidir aynı zamanda âdâb.

Bu açıklamalar ardından gelelim asıl soruya;

Edep nedir sizce?

Bir insanın ilmi olsa da edeple yıkanmamışsa, o kumaş ilmi sunmayı maalesef bilmez. Faydadan ziyade zararı dokunur.

Olmazsa edep, inan olmuşsun merkep. Haberin yok, çabuk bağır ve de ki illâ edep, illâ edep!

İnsan âlim olmadan önce edepli olmayı öğrenmelidir,  zira ilim önce anlamak isteyene edebi öğretir. Edepli olan kişiye açılmayacak kapı yok diyebildiğimiz gibi, edepsiz olana da kapanmayacak kapı yoktur da diyebiliriz.

İmdi; Gelelim sosyal âlemin âdâb.-ı muaşeret anlayışına.

İlişkiler bozuk, çarpık, insanların birbirine davranışı kaba ve özensiz maalesef bu mecrada. Ağzı olan konuşuyor deyiminin cuk oturduğu yer. Klavye ardı delikanlısı bol ve bol keseden atan atana aman Allah’ım. Kimin yanlış, kimin  doğru olduğunu kestiremediğimiz bir alan. Öyle ki,kimi ergen ağızlı cümlelerle tabiri caizse durum kasıyor, kimi ağzında sakızıyla canlı yayın açıp saçmalıkta zirvedeyim diyor. yani kimin ne yaptığı belli değil. Başka bir huzursuzluk kaynağı aramaya gerek yok, bu kabalık ve özensizlik yeterince mide bulandırıcı boyutta.

“Hiçbir süs edep kadar güzel değildir."

Bu deyimi kullanmamın sebebi, bütün özel hallerini sergileyen sözüm ona hemcinslerimedir.

Hileli photoshoplarla kendisini farklı şekillerde sergileyen (sahtekârlık da diyebiliriz buna, zira hayal dünyanızı zenginleştiren yanıltıcı reklamlar gibi programlarkullanıyorlar) daha doğrusu mahremiyet saydığımız şeyleri teşhir etmekten çekinmeyen hanım kardeşlerimedir. Fotoğraf stüdyoları ekmek kazanamaz hale gelmiş desem yeridir. İşin esprisi bir yana, daha çok şey var anlatacak, söyleyecek fakat üslubum, tavır ve tarzım elvermiyor dile getirmeye. Kısaca ifade edeceğim ama. Bir kaç alkış, bolca beğeni ve mesaj almak adına kendi ezik yanlarını bu şekilde törpülüyor olmalarının apaçık göstergesidir edep dışı davranışları. Çoğunun sözcüklerle arası iyi olmadığından ç!alıntı kelimelerle süslüyorlar endamlarını seyreyleyenlere. Boy boy afişe haller. Yapay bakışlar özellikle, bedenlerinde dikkat çekmek istedikleri kareleri adeta sunum yapıyorlar.  Ne acı ve ne yazık! Takipçi avına çıkan bu güruhun derdi fenomen olmak. Evli bekâr fark etmeksizin neredeyse 24 saat telefon ellerinde, yapay gülüşlerini takıp kadraja poz verme derdindeler. Neden ,ama bir neden arıyorum. 

Mutsuzluktan mı? diyorum pek bir mutlu görünüyorlar.

Yalnızlıktan mı? diyorum yalnızlık onların yanında kendini yalnız hisseder eminim.

Kendinden memnun olmayanların tatmin aracı haline gelmiş sosyal medya. Beğeni bağımlılığı özellikle, sigara gibi birçok zararlı maddeden daha zararlı hale gelmiş durumda. Evini çocuğunu işini gücünü aksatıp tüm vaktini beğeni uğruna saçma sapan harcayan kadıncıklar ve adamcıkların içler acısı durumu bir süre sonra içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Boşanmalar hakaretler çirkinlikler bla bla bla.

Hâsılı kelam vesselam; popüler kültürün dayatması haline gelen “tiktok”  gibi saçma ve hadsiz bir alan var ki hele edep savara dönüştükleri kesinlik kazanmış durumda bu halde. Akıl alır gibi değil yapılan saçmalıklar. Zamanlarının çoğunu bu program karşısında vicdansızca harcayan bu güruh, neredeyse evdeki aile fertlerini unutarak ötekileştirmekte.  Genelleme yapmıyorum fakat çoğunlukla,  omurgasız karakterler, amacı akla ziyan “al benili” tavırlar sanal âlemin hizmetkârlığını yapar olmuş. Ezber bilgiyle beslenen bu hanımlar ve de beyler yaratıcılıkda da sınır tanımıyorlar aynı zamanda. Nasıl farklılık yapabilirimi düşündükleri zamanları kaleme alsalar, kesin benim diyen yazar ve şairi mezara gömerler işte bundan eminim. Edep dediğimiz bu hassas hasletten nasiplenemeyenler güzelliğin gelip geçici olduğunu anladıklarında iş isten geçmiş olacak. 

Bir söz var hani; güzele kırk günde doyulurmuş da güzel huyluya kırk yılda doyulmazmış, diye. Edep bir insanın hem içini hem dışını güzelleştirir.

Soruyorum,

Nedir bin yıllık edep kelimesini unutturan şey inanın bulamıyorum. Görüyorum ki, edep çoktan rafta tozlanmış kavram olmuş ne yazık ki.

Her şey anlamını yitirmeye başlamış durumda. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” deyimi yerini “tatlı dil işe yaramaz sövün ulan” olmuş. Gel de doğru yanlıştan ayıkla ayıklayabilirsen!

Sözüm ona, Okumanın zaman kaybı olduğunu düşünen bu güruhun, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaları tam bir canlı bombaya dönüşmüş halleriyle dolmuş sosyal mecrada. Deh diyen diyene, aklına gelen her söze ve fikre. Haliyle kirlilik diz boyu haliyle. DÜNYANIN CEHENNEMİ cehalet ne yazık ki, bunu çok iyi idrak ediyorum gözlemlerimle.

“Söz gümüşse sükût altındır” deyimi ise rafa kaldırılmış bir muamma maalesef. Oysa susmak büyük bir sanattır. Sükût kadim sesidir bilgeliğin.

 VE;

“ESREF-İ MAHLUKAT” 

İNSAN YANİ,YARATILANLARIN İÇİNDE EN ŞEREFLİ OLANI..

Sosyal medyayı, yani interneti doğru kullanana bir deryadır. Duruşu tavrı nezaketi edepli hali ile tevazu sahibi akil insanlar olmazsa zaten çekilmez hale gelir sosyal platformlar.

Ben çırpınan suların içindeki çakıl taşlarını gösterdim sizlere. 

Mutlu olun, mutlu görünmeyin.