Kulüplerle yayıncı kuruluş arasındaki anlaşmazlık, pandemiyle birlikte tırmanmaya geçip, son dönemde ise tavan yaptı. Ekonomik olarak tarihin en zorlu sürecini yaşayan Türkiye ekonomisinin tam anlamıyla bir yansıması içindeki Türk futbolu da maddi açıdan ‘SOS’ veriyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse, Perşembe’nin gelişişinin Çarşamba’dan belli olduğunu söylemek kahinlik sayılmaz. Ben ve benim gibi spor adına yazan, çizen, konuşan herkes her fırsatta dile getirdi; “Bu sıcağa kar dayanmaz” diye. Ben de sayamayacağım kez buradan dile getirmeye çalıştım. Bir kez daha altını çizeyim. Mevcut ekonomik yapılarla, kulüplerin bu kadar hovardalık yapmaları mümkün değil. Hiçbir müspet bilim buna imkan vermez.

Neyse isterseniz biz geçmişi bırakıp, önümüze bakalım. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş yayın havuzundan çıkmak için gemileri yakma noktasına geldiler.

Olayın odağında, yayın kuruluşu beIN Sports ile TFF arasındaki yayın ihale sözleşmesinin bu sezonun sonunda bitecek olmasına karşın, ne TFF ne de Kulüpler Birliği’nin yeni yayın ihalesine dair henüz bir tarih açıklamamış olması yer alıyor. Görüş ve düşüncelerini aldığım herkes, ihalenin bugüne kadar çoktan tamamlanıp hazırlıklara başlanması gerektiğini söylüyor. Talimatlar da geçen ay yani Kasım’da bu işin tamamlanmış olması gerektiğini söylüyor.

Bu arada, ülke ekonomisi ve dolayısıyla dövizde yaşanan akıl almaz biçimdeki yukayıya ivmelenme de, özellikle üç büyüklerin hoşnutsuzluğunun bir başka nedeni olarak karşımızda.

Bunun en son örneği, Galatasaray Başkanı Burak Elmas’ın yayın havuzundan çıkmak için çalışmalara başladıklarını açıklamasıydı. Yalnızca Galatasaray değil, bu konuda Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın da bu anlamda bazı çalışmalar yapığı, alternatif arayışları içinde olduğu biliniyor.

Tabi ki bu durum öyle çok kolay da değil. Çünkü, kulüpler mevzuatı bu durumun önünde engel. Yönetmelik maçlar için ihale düzenleme hakkını kanunla TFF'ye vermiş durumda.

Bu arad, Anadolu kulüplerinin bütçeleri daha makul ve kabul edilebilir olması, havuzda elde edilen gelirin, harcamalarının yaklaşık yüzde seksenini karşılıyor olması, onları olayın müdahil tarafı olmasını bir yerde engelliyor. Yani onlar akıntı ne tarafa götürürse gitme eğilimindeler.

Sonuçta yasal sürecin içinde olmasa bile, ya beIN Sports’la, ya da bir başka yayıncıyla bir şekilde anlaşma sağlanacak. Ancak, başta da vurguladığım gibi, kulüpler ayaklarını yorganlarına göre uzatmaz ve de böyle hovardaca davranırsa, değil yayın havuzu gelirleri, yayın okyanusu bile bu giderlerin altından kalkamaz.

Hoşçakalın…