Âşık olmak… Hiç tanımadığı birine bile bir anda âşık olabilir insan. Yani, aşk ansızın çalabilir kapınızı. Ayaklarınız yere basmaz, hayal dünyası peşinizi bırakmaz, eteklerdeki zillerse hiç susmaz. Sürekli bir heyecan, ellerde terleme, dizlerde bağ çözümü, duygusallığa esir düşme, kalplerde uçuşan kelebekler… 

Birde sevda var aşktan da öte. Daha derine işleyen, aşkın vurgun yemiş halidir kendileri. Tüm kalbinle sahiplenirsin sevdiğini… Her yeni güne uyandığında onun da uyanışına şükredersin. Eline kıymık batsa senin de canın yanar, kan damlar yüreğine. Hastalansa, “Allah’ım, ondan al bana ver,” diye dua edersin gecelerce… İnce bir sızı kaplar göğsünü. Gözünden akan iki damla yaşa ömrünü verirsin çoğu zaman. Sesini duymadığında, yüzünü görmediğinde hep daha çok özler hep meraklanır inci taneleri dizersin göz pınarlarına. Yıllarca görmediğin halde mesafeler kendi düşer kurduğu tuzaklara. Çünkü yıllar sonra bile sarılırsın yine aynı sevdayla. 

Bazen de vazgeçersin, zorla da olsa…

Size gerçek bir hikâye anlatacağım. Bir adam vardı, çocukluğumda hayal meyal hatırladığım. Henüz 17 yaşında, yakışıklı, boylu poslu, sırım gibi… Bir de kara sevdalıydı. Aynı sınıfta okuyan amcam ile Gülizar  birbirlerine sevdalıymış. Bu sevda öyle hafife alınacak türden değilmiş. Fakat gel zaman git zaman paşa dedemin görevi sebebiyle tayini çıkmış ve o gün geldiğinde başka bir memlekete taşınmak zorunda kalmışlar. Böylece sevdalıların arasına kilometreler girmiş. O kilometreler onların kalplerini birbirinden ayırmaya yetmemiş…  Yetmemiş de acıtmaktan da geri kalmamış. Amcam, okulda ve evde iyiden iyiye içine kapanmış. Yemiyor, içmiyor, konuşmuyormuş. Keza Gülizar’da öyle…

Gülizar’ın annesi onların çektiği bu hasret dolu ıstıraba daha fazla dayanamayıp babaannemi aramış ve “Gelin bir büyüklük yapalım. Gençlere yüzük takıp bu işin adını koyalım, onlarda daha fazla ayrı kalarak üzülmesinler artık,” dese de aldığı cevap karşısında hüsrana uğramış. 

“Geçiniz efendim bu işleri. Onlar daha çocuk, unuturlar elbet. Ne sevdasıymış bu yaşta…”

Unutamamışlar…

Amcam, tutulduğu kara sevda yüzünden Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yatmış. Tam 39 yıl… Son nefesini verene kadar da hep sevmiş Gülizar’ı. 

Bu hikâyenin benim yüreğimi burkan en trajik taraflarından birisi de ne biliyor musunuz? Artık evli ve iki çocuk annesi olan Gülizar, yıllar sonra da olsa, amcamın hastanede yattığını öğrendiği gibi soluğu onun yanında almış ve “Çok üzgünüm. Eğer kabul edersen eşimden ayrılır senin yanına gelirim. Böylece yeniden birlikte olur yarım kalan sevdamızı tamamlayabiliriz. Buradan çıkarsın, ben sana güller gibi bakarım. Lütfen kabul et.” Dese de… Amcam Gülizar’a bakmış, “Ben böyle bir şeyi ne sana ne de çocuklarına yapamam,” diyerek hayatı boyunca sevdiği tek kadının teklifini geri çevirmiş. Yıllar sonra yüzünü gördüğü sevdasına o gün yeniden veda etmiş. Kısa bir süre sonra da yüreğine gömdüğü sevdasıyla birlikte hayatına da…

Üstada sormuşlar…

Aşk’la sevda arasında ki fark nedir?

Aşk

Hevesin bitene kadar

Sevda

Nefesin yetene kadar 

Demiş…