İzmir Depreminin 58. Saatinde Emrah Apartmanı'ndan 14 yaşındaki İdil Şirin yaralı olarak çıkarıldı.

Deprem'in üzerinden 65 saat geçtikten sonra Doğanlar Apartmanı'ndan sağ olarak kurtarılan 3 yaşındaki Elif Perinçek ise Türkiye'ye duygu dolu anlar yaşatmıştı. 

Depremin 01. Saatinde enkaz altından burnu bile kanamadan sağ çıkarılan Ayda Gezgin ise tüylerimizi diken diken etti. Enkazdan çıkınca annesine seslendiği o anda hepimizin yüreğinden bir parça koptu. Köfte ayran istediğinde ise neyimiz var neyimiz yok satıp köfte ayran alasımız geldi. 

Allah-u Ekber! 

Ayda bebeği kurtaran görevlilerin tekbir seslerine eşlik etmeyen yoktur herhalde.  Millet olarak duygularımızı kontrol etmekte zorlandık. Kâh ağladık, kâh umutlandık. 

112 vatandaşımızı kaybettik. Sonbaharın kasvetli ve soğuk havasında yürekler acı ile doldu. Bu acıyı bilen insanlarımız yardım için ülkenin her bir yanından yola koyuldu. Bölge farkı gözetmeden, kin nefret hissetmeden Sivili askeri, işçisi, yöneticisi, doğulusu batılısı hiç fark etmeden kollarını açtı yardım bekleyen canlara.

Yardım getirenler, yardım etmek isteyenler hep oraya doğru yol alıyorlardı. Akıllarında ne bir fırsatçılık ne de menfaatleri vardı. İşlerini güçlerini bırakıp koştular bu kötü günde. Gün kardeşlik ve yardımlaşma günüydü. 

Keşke dedim o an içimden, keşke sadece kötü günde değil, iyi günümüzde de Birbirimizi ayrıştırmadan, kutuplaştırmadan el ele olabilsek. 

Ne çok bölündük ne çok böldüler bizi onlarca gereksiz gruplara, üstelik hiç gereği yokken. 

Tarihin derinliklerinden beri süregelen ve halen de yeni yeni ilavelerle devam eden, bir bütün halinde olan milleti ayrıştıran, birbirine ötekileştiren, kamplaştıran, birbiri arasını açan, bölen, adaleti, birlik ve beraberliği, kardeşliği ortadan kaldıran ayrıştırıcı gruplardan birkaçını izniniz olursa sıralamak istiyorum.

1) IRK(ÇILIK): Cağımızın mühim hastalıklarından, insanları, insanlığı bölen, parçalayan mikroplardan biridir. Bir halkın, bir grup insanın diğer halk ya da insanlardan farklı olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğerlerinden fiziksel, ya da ahlaki bakımdan daha iyi, daha güçlü, daha yüksek olduğunu, bu üstünlüğün atalardan miras alınmış olan biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını savunan anlayıştır. Bunu en kötü şekilde Siyonist Yahudiler yapmakta. Kendi ırklarını tümünden üstün görmektedirler.

2) PARTİ(CİLİK): Günümüzde hizipçiliklerin en ön sırasına "particilik" oturmuş durumda. Adeta başta "Din" olmak üzere, tüm değerlerin önüne geçmiş, en çok konuşulan, en çok önemsenen, insanların birbirine bakışında ve değerlendirilmesinde yegane "şart" haline gelmiş, iyi ya da kötünün belirleyici unsuru olmuştur. Bir insanın partisi olması, herhangi bir partiyi tutması, tuttuğu partiye oy vermesi gayet normal bir durum. Ama bunu particiliğe dönüştürdüğü, insanları değerlendirme de yegâne ölçü veya bir ölçü olarak kabul ettiğinde, çok tehlikeli sonuçlar doğurmakta, kamplaşma, ötekileşme, ayrışma, kin ve nefret unsuru olarak ortaya çıkmakta ve günümüzde olduğu gibi milleti kökten parçalayıcı ve düşmanlaştırıcı bir zararlı mikrop haline gelebilmektedir. 

3) SAĞ(CILIK), SOL(CULUK):  "Sağcı" veya "Solcu" uzun zamandan beri insanların siyasi görüşlerini sınıflandırmak için kullanılan iki kavram. 

1080 öncesi çok acı bir şekilde yaşamış, binlerce vatan evladının ketline ve ülkenin zayıf düşürülüp çökertilmesine neden olmuştur.  

4) MEZHEP(ÇİLİK): Bir Müslüman MEZHEPLİ" olabilir ve olmalı. Zira mezhep, dinin uygulanmasına yönelik yol, yordam ve kolaylıktır. Ancak Müslüman asla "MEZHEP(Çİ)" olamaz. Günümüzde mezhep Dinin önüne geçmiş, Dinin yerini almışi hatta Dinden daha önemsenir hale gelmiştir. Irak, Suriye ve Yemen'de. 1980 öncesi bizde yaşanan olaylar, cahil ellerde   nasıl kanlı bir canavara dönüştüğünün apaçık göstergesidir. 

5) CEMAAT(ÇILIIK): Diğerlerinde olduğu gibi, bir insan bir cemaate mensup olabilir. Ancak cemaatçi olamaz, olmamalıdır. Aslolan millettir, cemaat, millettin çok küçük bir parçasıdır. "Benim cemaatim üstündür" anlayışı, ırkçılık, mezhepçilik, particilik gibi zararlı, bölücü ve ayrıştırıcı bir unsurdur. Acı tecrübesini 15 Temmuz 2016'da görmüş ve yaşamış bir milletiz. 

6) TARİKAT(ÇILIK): Tarikatlar: bir mektep, gönüllü sivil eğitim kurumlarıdır. Şeyh ya da hocaları da bu mekteplerin sadece gönüllü muallimleri, ıslah edici öncü insanlarıdır. Nefis terbiyesi, ahlak, doğruluk ve adaletin öğretildiği, Allah'a kulluğun, O'na  yakın olmanın tedris edildiği çok mühim oluşumlardır. Ancak, tarikatçılığa dönüştürüldüğünde, diğerleri gibi ayrıştırıcı ve bölücü bir unsur galine gelebilmektedir. Tarikatlar, kendilerine değil, Allah'a çağıran yerler olmalıdır. 

Bütün bunların dışında, Laikçilik, Aşiretçilik,  Sülalecilik,  Akrabacılık, Hemşericilik, Dernekçilik, Vakıfçılık ve küçük çapta bir sürü "cılık,culuklar" sıralanabilir. 

Kısaca, tüm cılık ve culuklardan uzak durmak en insani ve İslami yoldur.

Eğitimli ve Aydın insan ve hele hele Kamil Müslüman, bunların hiçbirine itibar etmez.