Binlerce yıl önce otağımızı kurduk bu topraklarda. Devletler kurduk, devletler yıktık.

Kokuşmuş dünya düzenini başlarına yıktık.  İçi boşaltılmış dünyayı atımızın nalları altında ezdik.

Üç kıtaya hükmederken, hak, adalet, sevgi götürdük. Eğilmedik, bükülmedik. 

Tökezledik ama toparlanıp dimdik ayağa kalktık. 

Kimiz biz?  Türk.

Rivayetlere göre Nuh Aleyhisselam'ın oğlu Yafes'in Türk isimli oğlunun torunları. . Ergenekon'dan doğan güneşin çocukları.  Peki şimdi ne durumdayız? Tarihinden ve değerlerinden koparılmış bir topluluk. "Türküm" demek cesaret işi. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış kendi vatanına yabancı. 

Peki bize ne oldu? Anlatayım. 

Buralar eskiden hep dutluktu ama ne oldu ne yaptıksa hayatın tadını tuzunu kaçırdık biraz sanki. Derdi eskiler. 

Eskiler dediysem, şimdiki eskiler değil. Eskiler çok eskiler. Hani şu ekmek karnesiyle ekmek alınan zamanlarda yaşayan insanlar. 

Bir yerde okumuştum, savaş zamanında ekmek karneye bağlanmış. 

Parası olanda, olmayan da "karne" ile ekmek almak zorundaymış. Parası olan yesin, olmayan yemesin dememiş kimse!

Param var, karne de neyin nesi? Diye büyüklenmemişler, hani. 

Ve bugün ekmek alamayanlar var şu an! Ekmeğinin fazlalığını çöpe atanlar da. 

Dün açlığa talim eden halk, bugün israf üzerine Mastır yaptık. 

İlk kırılma noktamızın başlangıcı kendimiz olma çabamızı bırakmakla oldu. 

Bir zamanlar Rusçu, Çinci, Amerikancı olmak için silaha sarıldık. Türkçü olanları idamla yargıladık. Türk için Türklük için mücadele edenlere faşist damgası vurup öldürdük. 

"Bağımsız Türkiye. ABD defol. Kahrolsun emperyalizm" diye meydanları inlettik. 

Komünist dedik astık. Hain dedik astık. Faşist dedik astık. Önce Türklük, Türkiye demedik.

Amerikancı oldu. İsrailci olduk. Rumcu olduk. Fatih'i, Yavuz'u, Atatürk'ü unuttuk, hatta onlara hakaret ettik. 

Leninci olduk. Maocu olduk. Che Guevaracı olduk. Binlerce vatan evladı. "Bu bayrak inmez, vatan bölünmez" diyerek şehadet şerbetini içerken bizi bölüp parçalamak için içeride ve dışarıda el birliği yapanlara övgüler dizdik. 

Bileğimizin gücüyle kazanmayı unuttuk Vurkaççı olduk. Kapkaççı olduk. Talancı olduk.

Milyonlarca gencimizi eğitmedik, eğitemedik. "Saldım çayıra, Mevla'm kayıra" dedik. 

Tombalacı olduk. Kumarcı olduk. Madde bağımlısı olduk. 

Hakk'ın bayraktarlığını yaparken Hakk'ı unuttuk. Üç kağıtçı olduk. Din taciri olduk. Dolandırıcı olduk. Menfaat için her türlü şaklabanlığı yaptık. Kimliğimizi unuttuk. Yalaka olduk. Tetikçi olduk. 

Tüm iyi huyları bıraktık. Alemci olduk. Hapçı olduk. Otçu olduk. 

Kendimizin gerçekte ne istediğine kulak asmadık. Paralelci olduk. Çapulcu olduk. Yıllarca büyütüp besledik. Devletin bütün üst kademelerine yerleştirdik. "Ne istedilerse verdik."

Övgüler dizdik, gözyaşları döktük, diz çöktük, el etek öptük, icazet aldık. Sözüm ona Allah dostları olduk. Sonra aramızda kavga çıktı, orduyu milletle karşı karşıya getirdik. Tarihin en hain girişimine tanık olduk. 

Milletine kurşun sıkan asker olduk. Askerinin başını ezen millet olduk. Hain olduk. 

Yalan yere yeminler ettik. Yolsuzluk yaptık. Rüşvet yedik. Elimizde yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim ile alay ettik tövbe estağfurullah "Bakara makara" diyerek. 

"Müslümanız Elhamdülillah" dedik. Haram yedik. Zina ettik. 

Kadınları öldürdük. Paşa olduk. Arslan olduk. Ama katil olamadık. 

Çocukları öldürdük. Yetmedi tecavüz ettik. Vicdansız olduk. Cani olduk. Sapık olduk. 

Evet değerli dostlar. İşte geldiğimiz nokta ortada. Sevgi sıfır. Saygı sıfır. Güven sıfır. Korkular, endişeler diz boyu. 

Böyle bir toplum bu saatten sonra iflah olur mu?