Öncelikle bu görevin, Türk basketboluna da, Ataman’a da hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bu dileklerin hemen ardından da, “Bu yaşananlar bir dejavu mudur acaba?” diye de ekliyorum. Yok, eğer bu bir dejavu değilse, sanırım yakın geçmişte yaşanan Fatih Terim, A Milli Futbol Takımı ve Galatasaray üçgeninin, farklı bir nevi. Bu türevde değişen unsurlar Ergün Ataman ve A Milli Basketbol takımı olurken, değişmeyen asal unsur Galatasaray oluyor öyle değil mi?
Şaka gibi bir şey bu gerçekten. Terim olayı ve sonrasındaki gelişmeler gözlerimin önünde. Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’ın olayın başındaki tavrı, sonradan gelişen olaylar, Terim’le arasının açılması sonrasında, Fatih hocayla tamamen ayrılan yollar ve sonrasında Terim’in Türkiye Futbol Federasyonu ile imzaladığı 5+2 yıllık sözleşme. Galatasaray’ın yaşadıkları vb.
Kendisini çok iyi tanıyıp, çok çok sevmeme, Türkiye’de onun kariyerinde başka bir teknik adam olmadığına, Milli takıma en çok yakışan ismin kendisi olacağına dair her şeyi söylememe karşın, olayın zamanlaması ve konumu itibarıyla, bu işin doğru olmadığımı her yerde ifade etmiş bir insanım. O günkü düşüncelerimden bir milim sapma olmadığını belirteyim.
Ben yarışmacı bir takımın başındaki bir teknik adamın, aynı zamanda Milli takımın da başında olmasının doğru olmadığı görüşündeyim. Bu durum futbol için olduğu kadar, basketbol için de geçerli. Tıpkı Fatih Terim olayında olduğu gibi, Ergün Ataman olayının da, bu kez Galatasaray’ın basketbol şubesinde sorun yaratacağını düşünüyorum.
Aslında bu yalnızca Galatasaray’ı ilgilendirecek bir durum da değil. Oyuncu seçimi, yapılan seçimin parkeye yansıması anlamında da sorun yaratması normal sayılabilecek bir pozisyon bu.
Ayrıca bu durumun farklı bir yansıması daha var. Aynı şeyi Terim’in A Milli Futbol takımının başına getirilmesinde de dile getirmiştim. Şimdi de Ataman’ın A Milli Basketbol takımının başına getirilmesi olayında yineleyeyim…
Türkiye’de o göreve getirilecek hoca yok mu da, yarışmacı bir takımın hocası aynı zamanda Milli takımı da çalıştırması için görevlendiriliyor.
İnanın bu durum, Türk basketbol hakemliğine de hakaret, biraz iyimser tanımlamayla ise, en azından aşağılamadır.
Basketbol Federasyonu böyle bir karar almış olsa bile, Terim olayından ağzı yanan Galatasaray’ın bu duruma, “Kesinlikle hayır” demesi gerekirdi diye düşünüyorum.
Neyse olan oldu, görevlendirme yapıldı. Bu noktada, “Allah Fatih Terim – Galatasaray vakasındaki gelişmelerin bir yenisini yaşatmasın” demekten başka bir şey elimizden gelmiyor. Ancak bunu söylerken, geçmiş geleceğin aynasıdır gerçeğini de göz ardı edemeyeceğimizin altını çiziyorum.
Kalın sağlıcakla…