Bireysel silahlanmanın dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla artan bir güvenlik problemi olduğu gerçeği var. Bu eğer birde kaçak yollarla ruhsatsız şekilde elde ediliyor ise işte izle manzarayı! Diğer bir tanımım ise Devletin ve onun kolluk güçlerini hiçe sayarak kendi başına şiddete başvurma tekeli. Ruhsatsız silah bulundurmak ve taşımak; açıkça ben senin devletliğini de, kanununu da takmıyorum, yaşam hakkına kimin sahip olacağına kendim karar veririm arkadaş, şiddeti de istediğim zaman istediğime uygularım, kimseye de hesap vermem demektir.
Şimdi bu makaleyi okurken kafa da uçuşan şu bakış açısını kelamımın başına kondurayım. Şunu da çok iyi biliyorum; Türk vatandaşının bir yaşam tarzı vardır. Ataerkil toplumdan gelen milletin evlatlarıyız. Dedelerimizden gelen bu tarz, zihniyet “AT, AVRAT, SİLAH“ diye kitaplara, filmlere bile konu olmuş. Bir toplumun yaşam tarzına karşı uç yasalar konularak, sonrada vatandaşları ekonomik olarak zora sokacak uygulamalar yapılırsa tabi ki toplum ekonomik olarak kendisine cazip olan ruhsatsız silahın yönünde yaşam tarzını kaydırır. Lakin yurdum insanı şunu da çok iyi biliyor. Kişinin ruhsatsız silahla yakalandığında cezası da çok düşük. Problem de buradan kaynaklanıyor. Çünkü ruhsatsız silaha ulaşmak çok kolay ve caydırıcı cezası yok. Türkiye’de parasını verdiğinizde çok kolay ateşli silah elde edebiliyorsunuz. Bu ateşli silahlar suça karışmadan yakalanırsa bir ila 3 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Çoğu zaman bu para cezasına çevriliyor. Ateşli silahlarla işlenen şiddet suçlarının önemli çoğunluğu ruhsatlı olmayan silahlardan kaynaklanıyor. Bunu kullanacak insanlar zaten ruhsat için gerekli şartları taşımayan insanlar.
Umut Vakfını hiç duydunuz mu? Araştırmama göre(1993 yılında, 'Bireysel silahsızlanma' temelinde kurulmuş toplumsal bir vakıf olup, Sivil toplum kuruluşu (STK) statüsünde etkinlik göstermektedir. Her ne kadar bu temelde hareketle kurulmuşsa da, vakıf, ağırlıklı olarak Bireysel silahsızlanma özüne dayalı etkinlikleriyle adını duyurmuştur). Uzun yıllardır bireysel silahsızlanmanın önemine dikkat çeken ve bu konuda toplumsal farkındalığın güçlenmesi için çalışan Umut Vakfı’nın resmi verilerine bağlı kalarak, Türkiye’de her yıl 4 binden fazla insan bireysel silahlarla can veriyor. Vakıf ulusal ve yerel basını günü gününe izleyerek tuttuğu istatistiklerden oluşan raporu da kamuoyu ile paylaştı. Türkiye genelinde, bir önceki yıl bireysel silahlarla toplam 1990 cinayet işlenirken, bu yıl bu olaylar yüzde 27 artış gösterdi. Eylül 2017 itibarıyla ateşli silahlarla işlenen 2525 olayda 1575 kişi öldü, 2670 kişi yaralandı. Hastanelere kaldırılan bu yaralıların ne kadarının daha sonra öldüğünü ise bilmiyoruz. Son iki yılda, bireysel silahlarla işlenen suçların yüzde 74’ünde ateşli silahlar kullanılırken, bu oran 2017’de neredeyse yüzde 80’e çıktı. Yani, bir önceki yıla kıyasla bireysel şiddette ateşli silahların kullanımında yüzde 3.08’lik, 2015’le kıyaslandığında ise yüzde 5.76’lık bir artış var. Bunlar sadece basına çıkan haberlerden çıkan orana göre yapılan resmi veriler olayın bir de İçişleri Bakanlığı ile emniyetin rakamları var eminim bu yüzdeler daha yüksektir. 2018 resmi verileri nasıldır onu da araştırıp paylaşacağım köşemde.
Ez cümlelerim şunlardır: Ayranı çabuk kabaran bir milletin fertleri olarak, bu silahların nerede, hangi koşullarda temin edildiği apaçık ortada bunu ortadan kaldırabilmek sahiden güç müdür? Bir okuyun derim 6136 sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında Kanun’un 13.maddesi ne diyor? Bilerek köşeme almadım ki kanunu açıp okurken başka şeylerde araştırabilesiniz diye o kadar çok alıştı ki milletçe hazıra konmaya ne dersiniz?