Hangi namus Allah'ınızı seversiniz? Namussuzluğun resmi bu! Namertliğin haberidir bu!

Bir insan sizden yaşça çok büyük diye her yaptığını olumlamaya çalışamazsınız, böyle bir dünya yok, kanun yok, saygı yok. Ne bir yaşındaki ne de yirmi yaşındaki bir bireyi dayakla istediğiniz insana çeviremezsiniz. Kızım, oğlum ses etme;  "büyüktür yapar o, büyüktür o döver de sever de, büyükler en iyisini bilir senin iyiliğin için yapıyor, tecrübelidir" diye diye düşünemeyen nesiller yetişmesine neden olan neudiği belirsiz ebeveyn.

Haberlerde izlediğiniz, sokakta denk geldiğiniz o tacizciler, sapıklar, ailesinde gördüğü her şeyi normal karşılayan ve bunu kendi kurduğu yuvada da devam ettiren, haldur huldur sürekli küfür vari homurdanıp duran asabi tipler, oğlu olunca "neslim devam edecek" diye gözleri fal taşı gibi parlayan tek dişi kalmış canavar, türünün son örnekleri, cahiliye devrinden tek farkı kızları gerçek anlamda diri diri toprağa gömmeyen akıl yoksunu tipler de, o tipler de "yetişkin" ve o tipler de maalesef ki baba. Geçtiğimiz günlerde arkadan kalleşçe vurulan adı namus davası koyulan Şeyma Yıldız’da o canavar ruhlu bir babanın evladı olarak dünyaya gelmiş binlerle şanssız çocuklardan sadece bir tanesi. Adı namus davası ben ise buna namussuzca yapılan namertçe evladını harcayan psikolojik sorunlu karaktersizce bir şahsiyet diyorum. Daha da acısı var kızını toprağa gömen anne; ölen ölmüştür geride kalanı kurtaralım derdinde! Çıkmış ekranlara kocam iyi bir insandı diyor. Şeyma’nın abisi de aynı şekilde katil babasını savunuyor. Ataerkil toplum dayatması, namusu için yaptı fikrini o kadar çok kabullenmişler ki!

Ülkemde balık hafızalı olmayan bir ben kaldım zannımca. Benim de lanet olsun içimdeki insan sevgisi temalı şu polyannacılığı bırakmama az kaldı! Olayın gidişatını hatırlatmak isterim DHA’nın haberine göre; Ankara'da 17 yaşındaki lise öğrencisi Şeyma Yıldız, babasının silahından çıkan iki kurşunla hayatını kaybetti. Polise teslim olan babanın ifadesinde 'erkek arkadaşıyla ilişkisi olduğunu öğrendiğim için öldürdüm' dediği öne sürüldü.

Bu utanç verici olayda yeni bir gelişme var. Şeyma'nın arkadaşları ise erkek arkadaşı olmadığını ve cinayetin gerçek sebebinin araştırılmasını istiyor. Ölen yavrunun hakkını arkadaşları savunuyor.

Babasının öldürdüğü Şeyma'nın arkadaşları: Erkek arkadaşı yoktu, gerçek sebep araştırılsın diyor. Bu işin içinde başka bir iş var diyor.

Polise teslim olan babanın ifadesinde 'erkek arkadaşıyla ilişkisi olduğunu öğrendiğim için öldürdüm' dediği öne sürüldü. Harun Yıldız, erkek arkadaşı olduğunu öğrendiği kızıyla Yıldırım Beyazıt Mahallesi'ndeki evlerinde tartıştı ve kızını kendisine ait bir ticari araçla Kargın Mahallesi'ne götürdü. Harun Yıldız'ın araçta kızıyla tartışmaya devam ettiği ve tartışmanın büyümesi üzerine Şeyma Yıldız'ın araçtan inip kaçmaya çalıştığı ama Harun Yıldız'ın ruhsatlı tabancasıyla kızını vurduğu ifade edildi.

Çocuklar ölmemeli hiçbir yerde. Dayak yememeli. Ne olursa olsun sebep ne olursa olsun o masum evlatlar yaşamalı, oynamalı, sevmeli, gülmeli. Ağlayan bir çocuk bile görsem dayanamam ben, uykularım kaçar evladım gelir gözümün önüne. Ama her gün mutlaka böyle onlarca haberler alıyoruz artık. Her geçen gün artarak gidiyor böyle.  Nereye kadar? Ne zamana kadar?

Kötü ebeveynliğinin acısını yine çocuğundan çıkaran baba. Adı üstünde onun, onun adı bir ÇOCUK. Çocuğu şımarıktır, doğru dursun adam akıllı olsun diye döver güya kendi adam. Başta çocuğu şımartan kendisidir. Çocuğu başarısızdır, notu düşük diye döver. Adama sorarlar acaba niye başarısız? O ana kadar çocuğa okulu sevdirmek, ders çalışmaya özendirmek için hiçbir şey yapmamıştır. Çocuğu dikkatsizdir, suyu döktü diye döver. Bardağı çocuğun kolayca çarpıp devirebileceği yere kendisi bizzat koymuştur. Çocuğu inatçıdır, söz dinlemiyor diye döver. Çocuğunu karşısına alıp da adam gibi hiç konuşmamıştır. Kendi yanlışlarını, çocuğu döverek düzeltebileceğini sanacak kadar hiç af buyurmayın sahiden aptaldır. Çocuklarınız sizin malınız değil, size emanet olan bir can sadece. Öğreteceğini öğretir, senin kontrolün dâhilinde yaşamına izin verirsin. Ve en önemlisi çocuk sahibi olmadan önce soyum yürüsün değil! Şunu sormalı insan kendine: bu sorumluluğu kaldırabilecek donanıma sahip miyim?" Yaşadığım dünyayı sorguluyorum hep, ama bunları görünce yaşanabilir bir dünya olmadığına inanmıyorum tekrar tekrar. Sayacağım hakaretlerle sinkaf dolu cümleler yetmez boşuna parmaklarımı yormayayım. Olan ölen o minicik yavruya olmuş, hak etmeyen bir aileye evlat olarak gelmiş bu dünyaya. O yavruyu doğurtabilmek için yıllarca mücadele eden ne aileler var.

Son satırımı yazmak gelmiyor içimden çünkü bu elim ve vahim psikolojik dengesiz aile profilleri her yerde. Yeniden şiddetin ne demek olduğunu tarif etmek ihtiyacı duyuyorum. Şiddet; güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan hareketlerin tümüdür. Kaldı ki bu şiddetin kendini savunamayacak durumda olan bir çocuğa hele de kız çocuğuna karşı uygulanması akıl alır gibi değil. Her yerde bas bas bağırıyorum biraz araştırsanız biraz okusanız Türk Ceza Kanununda, bu tür suçlar vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar olarak nitelendiğini göreceksiniz. Unutmamak gerekir ki şiddet her ne şekilde olursa olsun suçtur. Aile bireylerinden biri olsa dahi diğerine asla şiddet uygulayamaz. Anayasamızda da, bireylerin yaşama hakkı en temel değer olarak kabul edilmiştir. Kanunda, bir başka kişiye karşı kasıtlı olarak zarar veren, onun sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişinin cezalandırılacağı net bir şekilde ifade edilmektedir. Bu eylem, ‘üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı’ yapılmışsa ceza daha da artırılır.

Hiç acımıyorum ve inanamıyorum ne Şeyma’nın ailesine, ne o annesinin babası masumdur diye haykırışlarına. Tek üzüldüğüm Şeyma! Olan ölene oluyor geriye kalana hiç bir şey olmuyor.

Seni de unuturuz Şeyma! Kimleri unutmadık ki!