Her insan cesur doğar, özgür doğar, hayatı anlama, öğrenme gayreti ile yaşar. İçimizde cesareti temsilen bir aslan yaşatırız, her insanın da içinde aslan vardır. Ne içimizdeki aslanın ölmesine sebep olalım ne de çevremizde ki insanların cesaretlerine set çekip, cesaretlerini kırıp, pısırık kalmalarına. Hayat sadece somut manada değil, soyut olarak da cesaretle ve üretkenlikle olur.

***

FAKİR BAYKURT'un  Annesi ile ilgili bir anı...

Kahveden gelen güzel kokulara dayanamayan,

Fakir Baykurt annesine “Çay isterim, ille de çay!” diye tutturmuş.

Annesi ise bu isteği geri çeviremez.

Fakir Baykurt’un elinden tutup kahveye götüren annesi,

kahveci Topal Hüseyin’i yanına çağırıp, Hüseyin bir bardak çay getir benim oğlana” der.

Çay geldikten sonra ise o an ki heyecan ile çayın nasıl içileceğini bilemeyen Fakir Baykurt sıcak çaydan büyük bir yudum aldıktan sonra ağzı yanınca bardağı birden yere fırlatır.

Çay bardağı toprağa düştüğü için kırılmasa da Fakir Baykurt annesinin ona tokat atacağını düşünür.

Fakat öyle olmaz, Annesi Topal Hüseyin’i çağırıp bir çay daha getirmesini ister.

Fakir Baykurt’a ikinci çay geldikten sonra bu kez çayı üfleyerek içer.

Yıllarca annesine o gün niye kendisine tokat atmadığını sorsa da annesi bu soruyu hep cevapsız bırakır…

Fakir Baykurt’un annesi bu sorunun cevabını yıllar sonra oğlunun öğretmenlik yaptığı köy okulunda verir.

Annesi Elif Baykurt’un dersine girdiği o günü ise şu sözlerle anlatır;

Sınıfta estim, gürledim!.” Ders bitince dışarıda anneme sordum “

Anacığım beğendin mi öğretmenliğimi?”

Annem ise “Eh, işte fena değil” dedi. “Müfettişler geliyor; iyi veriyor, pekiyi veriyor.

Sen de fena değil diyorsun, nasıl olur böyle?” diye sordum.

Fakir Baykurt’un annesi ise herkese ders olması gereken şu sözleri söyler;

Yıllarca sordun, durdun. Şimdi söylüyorum, aç kulağını dinle!

Ben sana çay döktüğün gün kızsaydım, içindeki aslan küserdi.

Dövseydim, o aslan ölürdü!

Böyle öğretmen falan olamazdın.

İşte, sen de benim yaptığımı yap ve sakin ol.

Dayak atıp bu çocukların içlerindeki aslanı sakın öldürme!…”

***

Başlangıçta aslanı öldürmeyelim diye mesajımı vermiş olsam da daha da açmak gereği var. İnsanın tüm duyguları kendisine yapışıktır, şekil almasını sağlayan, yön bulması halleri yaşadığı hayatla doğru orantıda seyreder. Bebeklik, çocukluk yaşları ki en hassas dönemidir insanın. Bazı meslek grupları var ki, işleyişi gereği insanların üzerin de çok daha etkendir. Anne ve baba başta olmak üzere öğretmenler ve benzeri işlevde ki meslek grubunda olanlar, toplumsal yapılanma da çok etkilisiniz, bilin isterim.