Siz içinizdeki iyilikten insanların kusurlarını ve eksikliklerini hissettirmemeyi, yüzlerine vurmamayı erdem edinmiş olabilirsiniz ama o kişiler kendilerindeki bu büyük yoksunluğun oluşturduğu aşağılık kompleksi ile sizin en küçük bir açığınızı yakalayıp dillerine sakız etmekten büyük bir zevk duyarlar. Özellikle kendi ulaşamadığı büyük arzular ve kariyere sizin ulaşmanız onu kudurtacaktır. Çünkü mükemmel sizi her gördüğünde kendi içinde hissettiği o eziklik tokat gibi suratına çarpar. Elinden gelebilecek tek şey sizin canınızı acıtmaktır, bunun için hiçbir fırsatı kaçırmaz. Sürekli bir iğneleme halindedir. Sizin merhametiniz ve iyiliğiniz altında ezilen zavallılardır onlar.. AŞAĞILIK KOMPLEKSİ SENDROMLULAR.

İlk kez bireysel psikoloji ekolünün kurucusu olarak da kabul gören Alfred Adler tarafından tanımlanmış bir olgudur Aşağılık Kompleksi. Kişinin kendini toplumun diğer bireylerinden aşağı hissetmesine neden olan psikolojik rahatsızlığa verilen isimdir. Hastalık değil, psikolojik bir bozukluktur.

Yaşam sürecinde insan genel dünyayla ilgili sürekli bir yetersizlik duygusu hisseder. Uyum sağlamak, hayallerine ulaşmak, arzularını tatmin için gösterdiği çabaların sonuçsuz kalması kişide psikonevrozlar yaratır. Bu sefer başarısızlıklarını örtmek ve çevresine karşı "Ben güçlüyüm" diyebilmek için kendince psikolojik bir savunma ve ayakta kalma yöntemleri geliştirir. Zekice bir evrilmedir bu aslında ama insanlığın hayrına değil... Çoğu zaman depresyonla birlikte beliren aşağılık duygularına emeklilikte ve yaşlılıkta da sık rastlanır ama bu durum ruhsal bir çöküntü olarak ve kendini insanlardan soyutlayarak bir nevi kabuğuna çekilmek, yaşamdan bir beklentisi kalmamak şeklinde dışa yansır. Toplumsal bakımdan düştüğünü, önemsiz kaldığını hisseder. Artık dünyada bir fazlalık olarak görmeye başlar kendisini, yaşam gayesi kalmaz, ölümü bekler sessizce. Sadece kendine eziyet eden bir psikolojik olgudur. Bu hastalara özgüven aşılamak ve toplum içinde hala kıymetli bir yerlerinin olduğunu hatırlatmak, becerileri ve güçleri nezdinde kendilerine küçük görevler vererek hayata tekrar tutulmalarını sağlamak bu durumu aşmalarına büyük ölçüde yardımcı olur.

Aşağılık kompleksi sendromunda ise durum bambaşkadır; Kişi kendisine saygısını ve insanlığını tamamen kaybetmiş, bir kişilik bozukluğu içerisinde gücü yettiğince başkalarına zarar veren ve bundan zevk alan, bunu adeta yaşam gayesi ve ideolojisine dönüştürmüş tersine evrim yaşayan insancıklardır. Bu insanlar çok sosyal bireylermiş gibi görünmelerine karşın kendi içlerinde aslında antisosyal kişiliklerdir. Toplum içinde kabul görebilmek adına iyilik meleği kesilirler. Pozitif, ikili ilişkileri kuvvetli, hoş sohbet, iyi kalpli, yardımsever insanlardır. Dert ortağınız, sırdaşınız olarak yanınızda yer edinme çabası içindedirler. Aslında için için nefret ederler sizden. Siz onu güvenilir dost olarak kabul görüp sırlarınızı anlatırken, o bu sırların acaba ne zaman, hangi koşullarda işine yarayabileceğinin hesabını tutmakla meşguldür. Derdinizi anlattıkça o da sizinle ağlar görünür, oysa ki içine düştüğünüz acıları dinledikçe zevkten ölüyordur.

"Seni çok iyi anlıyorum" veya "Ben de aynı şeyleri yaşadım" gibi klişe sözlerle kalbinizde yer etmeye çalışan fırsatçılardır onlar.

Bunlar tedaviye cevap vermez, vermek istemez. En doğru şey diyaloğu kesmektir. Bırakın; Hasetlikleri ve erişemediği tüm arzuların ve de başarısızlıklarının ezikliği ile başbaşa, kendi kendilerini yiyip tüketsinler.

Yalancı mıyım?