Dünya kendini onarıyor farkında mısınız? Karantina da yaklaşık 18. Günüm. Corona virüsle ilgili teknik açıklamalar uzmanların işi. Ben daha çok bu olayın var ettiği sosyolojik, psikolojik direnişe dikkatinizi çekmek istiyorum. İzliyorum takipteyim ve araştırma içerisindeyim. Yeni dünya yeni düzenden yeni bir yaşam tarzından bahsediyorum. Uyanış, farkediş, kabulleniş, yakarış. Allah ile baş başasınız tabiri ne de güzel yakışıyor satırlarıma.  Kimi uyanıklar bunu ranta dönüştürüyor kimisi de reklam yapma derdinde. Çok bellisiniz bilin isterim. Böyle sığ insanlar reklamın iyisi kötüsü olmaz derdinde arkası bomboş söylemeden geçemeyeceğim. Corona virüsü nedeniyle olağanüstü günler yaşıyoruz. Bütün dünya aynı gündeme kilitlendik. En ilkel en temel bozulmamış halimize döndük. Göz göre göre kazılan onlarca mezarları, cenaze namazını bile kılamadığımız yakınlarımızı toprağa gömer olduk. Büyük bir çaba ile ciddi bir yaşama mücadelesi veriyoruz.

Gelişen teknolojiye kafamızı gömmüştük. Herkesin bir sanal dünyası, yüzünü bile görmediği arkadaşları ve bir şey ikram edemediği, bunu beceremediği dostları vardı. Hep koşar adım yaşıyorduk. Saçma sapan kutlamalar, partiler, düğün organizasyonlarının tam da ortasındaydık. Yan komşu Ayşe teyzeyi bilmiyor, Ömer amcanın farkında bile değildik. Aile olmak, birlikte sohbet etmek, birlikte oyun oynamak, birlikte bir şeyler yapmak artık çok sıkıcı geliyordu. Oturduğumuz lokantalarda garson azarlayınca kendimizi bir şeyden sanıyorduk. İkili ilişkilerde kimin eli kimin cebindeydi. Ağzınızı kaydıra kaydıra konuşacağım diye resmen Öz Türkçemizi unuttunuz. Keyfiye dövüp sövdüğünüz sağlık çalışanlarına minnettarlığınıza ne demeli peki? Bir araya gelindiğinde bile herkes kafasını telefonuna pardon 'sanal' dünyasına gömüyordu. Evin çocuğu artık misafir karşılamayı bırak misafirin yanına bile çıkmıyordu. Karşılaştığımda selamı sabahı bilmeyen yüzüme anlamsız, ruhsuz tabir-i caizse böm böm bakan komşu çocuklarıyla karşılaşıyordum hep. Komşuluk, dayanışma, yardımlaşma ve aile ziyaretlerinin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı bu uyanış, yenidünya. Eskiden kapıdan birbirlerinden wifi şifresi isteyen aileler şimdilerde birbirlerinin farkına vardılar. Komşu komşunun kelamına muhtaç oldu. Bir insanın yanlış davranışının tüm toplumu nasıl etkileyeceğini gördü.

 Corona virüsün bize temelinde öğrettiği en önemli şey "insanın riskli/tehlikeli" olduğu.

Ne güzel oldu değil mi dünya? Anneler çocuklar için internetten etkinliklere bakıyor. Hep beraber resimler çiziyor. Bir zamanlar misafir gelecek diye eve sığdıramadıkları evlatları şuan bu hayatta direnebilmek için en özel tutunabildiğimiz dal. Yaşlıları adam yerine koymayan kesim ortalıkta dede kovalar oldu saygıdan. Umursamadığınız o yaşlıların erzak paketlerini artık taşır ve eve getirir oldunuz. Milyarlık araba alanlar, her sene yeni marka model furyasına uyanlar artık uzaktan ve pencereden bakıyorlar kıyamadıkları arabalarına. Birbirleriyle yarışıp takipçi alan ünlüler unutulmamak adına boy boy canlı yayınlar yapıyor. Hayvanları artık görür olduk, doyurur olduk. Her yerde dezenfektan var her köşe başında mahalleler yıkanıyor. İnsan sağlının bu denli kıymetli olduğunu gördük. Herkes kitap okuyor, belgesel izliyor, düşünüyor. Canınız tehlikeye girmiş, sokaklar güvensizleşmiş, Allah’tan, bilimden ve ilimden başka sığınacağımız hiçbir yer kalmamış.

Bu iklimin bizi nasıl bir dünyaya sürüklediğini anlamak için şu soruyu sormamız gerekir: Sen ne yapmışsın insanoğlu! Doğal dünya resmen kendi kurallarını koydu! Doğa tüm gücüyle DUR dedi!

Herkesin kendi bahçesini düşünmesinin kural olduğu bu dönemde virüs bize açık bir mesaj yolladı: tek çıkış yolu aitlik duygusu, topluluk bilinci, başkasını düşünmek, kendinden daha büyük bir şeyi korumak ve onun tarafından korunmak. Paylaşılan sorumluluk, attığın adımın sadece kendi kaderini değil etrafındakilerinkini de belirlemesi ve senin kaderinin de onlara bağlı olması.

Okuduğum aşağıda aktaracağım satırlar bir İtalyan psikoloğa ait. Yoğun duygularla sizlerle de paylaşmak isterim;

“İnanıyorum ki evren, kuralları tepetaklak geldiğinde, bunları düzeltmenin bir yolunu bulur. Birçok anormaliyi ve paradoksu yaşadığımız bu günler düşündürücü... Küresel ısınmanın çevreye yarattığı zararların endişe verici boyutlara ulaştığı, Çin ve onu takip eden birçok ülkenin bloke olmak zorunda kaldığı bir dönemde, ekonomi yerle bir olurken hava kirliliği önemli oranda azalmakta; hava düzelmekte, maske kullanmak zorunda kalırken aslında daha temiz bir nefes almaktayız. Dışlayıcı politikaların ve ideolojilerin, tarihimizdeki aşağılık bir dönemi anımsatarak tüm dünyada artmaya başladığı bu tarihi noktada, bir virüs gelir ve bizi dışlanan, tecrit edilen, sınırlarda bloke edilen ve hastalık taşıyan yapar. Hiçbir suçumuz olmasa da. Beyaz, batılı ve business class yolcusu olsak da. Üretime ve tüketime dayalı bir toplumda, günde 14 saat ne olduğu belli olmayan bir amacın peşinde, Cumartesimiz, Pazarımız, takvimde kırmızı ile belirtilmiş tatillerimiz olmadan koşarken, bir anda DUR karşımıza çıkar. Evde, günlerce, dururuz. Karşılık ya da para ile ölçmeye alıştığımız, gerçek değerini hatırlamadığımız ‘zaman’ ile hesaplaşmamız başlar. Hala onunla neler yapabileceğimizi hatırlıyor muyuz? Çocuklarımızı büyütmeyi öyle gerektiği için başka kişilere, kurumlara devrettiğimiz bir dönemde virüs okulları kapatır, bizi alternatifler yaratmaya, anne ve babayı tekrar çocukları ile birlikteliğe zorlar. Tekrar aile olmaya mecbur bırakır. İlişkilerin, iletişimin, sosyalleşmenin virtüel dünyanın sosyal medyasında gerçekleşerek, bizi yakın olduğumuza dair bir yanılsamaya ittiği bu dönemde virüs bizden gerçek yakınlığı çalar: kimse birbirine dokunamaz, öpemez, sarılamaz; birbirine uzak ve dokunamamanın soğukluğunda kalırız. Bunların anlamını ve önemini ne kadar göz ardı ettik? Öyleyse cadı avını, kimin suçlu olduğunu, sebebini düşünmeyi bırakır, onun yerine kendimize bundan neler öğrenebileceğimizi sorarsak, öğrenecek ve yapacak çok şeyimiz olduğuna inanıyorum.

Ez cümlelerimse belli ki evrene ve onun kurallarına borcumuz çok ve bize bunun bedelini bir virüs ödetebilir."İşte şimdi tam da böyle bir sürgünün eşiğindeyiz. Corona virüs olayına, bunun "zihinsel ve psikolojik" hazırlığının yapıldığı bir olay olarak da bakmakta fayda var. Yeni dünya, yeni düzen çok güzel oldun çok!