Ahlaklı olmak doğuştan mıdır, yoksa çevremizden mi öğrendik?

Yale Üniversitesinden Karen Wynn ve Pul Bloom araştırmaları Bebekler üzerinedir.

3-6 aylık onlarca bebeklerle birçok testler yaparlar

“Bir kutu içindeki oyuncağı almaya çalışan bir kuklayı bebekle birlikte izliyoruz. Bu sarı tişörtlü Bir kuklanın bebeği almak isteyen kuklaya kutuyu açarak yardımcı olduğunu görüyoruz.  Aynı deneyi bu sefer mavi tişörtlü başka bir kukla sarının aksine kutunun açılmasını engelliyor.

 Bu gösteriyi izleyen bebeğe engelleyen mavi kukla ve yardımcı olan sarı kukladan birini seçmesini sağlıyoruz. Deneye katılan bebeklerin % 87 si yardımcı olanı seçiyor. Bu deney 3 aylıktan daha küçük olanlarla yapılıyor onlar seçmek için uzanamasalar da yardımcı olan kuklaya bakışları odaklanıyordu. Engelleyici kuklaya 5 saniye bakarken yardımcı olana 33 saniyeden fazla bakıyorlardı!

Yani bebekler 3 aylıkken bile iyi kötü ayrımını yapabiliyorlardı.

Soru: İnsanlar ahlaklı ve güzel davranışları doğuştan getiriyorlarsa evrendeki tüm bu kötü ve şeytani davranışlar nereden geliyor? Bunların hepsini sonradan mı öğrendik?

Şimdi Yale üniversitesindeki başka çalışmalara göz atalım?

Bebeğe sunulan iki ayrı tabak içinde kraker veya  kahvaltılık gevrekten hangisini tercih ettiği soruluyor…

Bebek kendisi için krakeri seçiyor. Ve bebeğin krakeri seçen ya da gevreği seçen bir kukla arasında seçim yapması isteniyor bebek kendisi gibi krakeri seçen kuklayı seçiyor! Bebekler kendileri gibi seçim yapan kuklaya olumlu, seçmeyene ise olumsuz davranıyorlar.

Gevreğin ya da krakerin seçiminden daha keyfi ne olabilir ki fakat bu bebekler için önemlidir. Bizler kendimize benzemeyenlere karşı önyargılıyız; bu bizlerin yanımızda getirdiğimiz karanlık taraf. Benzemeyenlere hoş görümüz azalırken benzeyenlere daha olumlu yaklaşıyoruz.

“Nerelisin hemşerim” derken aynı bölgeden isek bizden olması durumunda ona karşı daha olumlu olurken diğerine ötekileştirme eğilimindeyiz.

     Bu bizim ahlak dışı davranışlarımızı da açıklıyor. Biz gerçekten de bazı yönlerden iç karartıcı, bazı yönlerden de etkileyici ahlak davranışlarıyla hayata başlıyoruz.

Fakat Bloom bizim eski iç güdülerimizin getirdiklerinden yararlanabileceğimizi düşünüyor…

Örneğin ırkçılığı ortadan kaldırmak istiyorsanız, bebeklerin doğuştan getirdiği bir bağnazlık duygusunun olduğunu ve bunun insanın doğal bir parçası olduğunu bilmelisiniz.

Paul Bloom evrimde hayatta kalma amacından dolayı bu durumun mantıklı olabildiğini düşünüyor. Bu yüzden toplumun ve ebeveynlerin müdahalesi gerekiyor.

Bu kez bebekleri değil de farklı yaşlardaki daha büyük çocuklarla yapılan deneyler gösteriyor ki 3-6 yaş aralığındaki çocuklar adaleti değil kendilerine daha fazla avantaj sağlama peşindeler!

 Fakat çocuklarımız  8 yaşındayken bu sefer eşitliği seçmeye başlıyorlar

     9-10 yaşlarında daha ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor çocuklar cömertleşmeye başlıyorlar; bu durum aldıkları eğitimin sonucudur.

     Onları içlerinde olmasını istediğiniz tüm erdemli davranışlarla doldurabilirsiniz. Yani bizler bazı kötü davranışlarımızı önyargı ve bencilliklerimizi yumuşatmayı öğrenebilecek yeteneğe sahibiz..

Fakat her ne kadar eğimle istendik olumlu davranışlar elde etsek de Paul Bloom olumsuz yönlerimizin içgüdüsel olarak hala orada bir yere olduğunu söylüyor.

Fedakarlık, bencillik, adalet, bağnazlık karışımını içimizde barındırıyoruz. Yaşam koşullarımızın nasıl olduğu iyi insan, kötü insan, adil davranan, davranmayan gibi yönlerimizin nasıl olacağını belirliyor. Özetle nerede nasıl yaşadığımız, olumlu olumlu şartlar hangi tür davranışlar sergileyeceğimizi nasıl bir insan olacağımız üzerinde güçlü etkilere sahipler.

Düşünürler derki;

“İnsanlar düşündükleri gibi yaşamazlar, yaşadıkları gibi düşünürler.”  "İnsan kulübede başka sarayda başka düşünür."

O zaman şöyle bir sonuç çıkartabiliriz: Yaşam koşullarımız, dünyaya bakış açımızı belirlerken oluşan duygu ve düşünceler davranışlarımızı alışkanlıklarımızı karakterimizin nasıl olacağı üzerinde etkilidirler.

İnsanın ahlaklı olması ya da olmaması yaşam koşulları ile birebir ilgilidir.

Bkz “Banker Bilo” filminde  sürekli aldanan İlyas Salman’a  rol icabı ahlaksız davranış sergileyen Şener Şen, “sor bakalım niye yaptım?” diyerek sözde maruz kaldıklarından bahsederek haklı çıkma gayretinde başarılı olur.