Ne güzel değil mi dünyanın tek çocuk bayramı 23 Nisan.. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun, Türk Halkı'nın artık saltanat tarafından güdülmekten kurtulup seçtiği vekillerle kendi kendini yöneteceğinin ilanı. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından ülkenin geleceği çocuklara armağan edilmiş ulusal egemenliğimizin nişanesi bu kutlu tarih. Özgürlüğün, kul değil birey

olmanın bayramı. Ve işte bu nedenle kutlamaya değer. Çünkü tüm bayramlardan daha kutsal bir bayram Türk Milleti için.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa'nın 21 Nisan 1920'de yayımladığı tamim gereğince; Hacı Bayram-ı Veli Camii'nde kılınan cuma namazını müteakip dualarla kurbanların kesildiği bir törenle 23 Nisan 1920'de açıldı. Yanlış anlaşılmasın, hani dinsiz, din düşmanı, kafir denilen Atatürk tarafından açıldı...! Oysa ki o dönem koyu dindar görülen cemaatler nedense özgürlük yerine saltanatın ve işgal güçlerinin yanında

taraflarını seçmiş, din sevgileri vatan sevgilerinin ötesine geçmişti.
Çok güzel bayramlar yaşadık çocukken. Çok özeldi, özenle hazırlanırdık törene. Bandolar, stadyumda gösteriler, resmi geçit, gece fener alayı.. Çok güzel anılardı. Evde televizyonun başında rahmetli Halit Kıvanç'ın naif sunumu ile çocuk şenliğini izlerdik. Dünyanın dört bir yanından bayramımızı kutlamak, bu coşkuya katılmak için çocuklar gelirdi. Etnik kıyafetleri içinde halk oyunlarını sergilerlerdi, hayran hayran izlerdik. O dönem gönüllüler evlerinde misafir ederdi bu çocukları. Memleketlerini gezdirir, çocukları arasında kültürel

yakınlaşma sağlarlardı. Irk, dil, din ayrışması olmaksızın dostluklar kurulurdu o küçücük yaşlarda dünya çocuklarıyla, dillerini bilmesek te...
Bugün tüm milli değerlerimizi kaybettik teker teker... Terkettik. Birer tatil kaçamağı fırsatı gibi gördük. Daha doğrusu iç turizmi geliştirmek adına bu empoze edildi bize. Akraba ziyaretini değil kumsalda güneşlenmeyi empoze ettiler, özendirdiler yıllarca. 23 Nisan, 29 Ekim, 19 Mayıs, 30 Ağustos.. Bu vatanı bize vatan yapan tüm kutlu günleri artık kutlamaz olduk. Eskiden büyük bir coşku içinde genci, yaşlısı, çoluk çocuk hep beraber aynı coşkuyla

aynı ortak değerlerde buluştuğumuz memleketin her bir köşesinde milli bilincimizi pekiştiren bu anlamlı günler artık halkın katılımına gerek görülmeden bürokratlar ve belli bir zümrenin katılımı ile temsili, resmi resepsiyon toplantıları şekline evrildi. Oysaki bu günler halkın katılımı ile kutlanmalı, halk bu günlerin değerini anlamalı, kuşaklar boyunca aktarılmalı. Parası ile vatandaş olanla gerçek vatandaşın farkı milli bilinçtir. Milli bilinç olmadan millet olamayız.
Yalancı mıyım?