YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/23) 

Mehmed – 16.04.2018 – 21:53

BİRİLERİ rumuzlu şarlatan bu kadar çarpıtmayı inanıyorum ki şeytan bile yapamaz. Sana cevap vermeye değmez. Size ancak ‘Mûtû bigayzikum denir... 

Aziz Kardeşim. Bahsettiğiniz zâtı bu zeminde adame mahkûm etmiş bulunuyoruz. Fırak-ı Dâlle’den, selefi, vehhâbî ve bid’î (bid’atle alakalı) görüşlerde Fikrî sâbitesi olanlara, “Kellim Kellim, Lâ Yenfa”, (konuş konuş, hiç bir faidesi olmaz.) 

İmam-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî, (k.s.) Efendi Hazretleri, Mektubat-ı Kudsiyesinde; “Ehl-i Bid’at ile sohbetin fesadı, ehl-i Küfürle sohbetin fesadından daha ziyadedir. Bütün bid’at ehlinin ahbesi ve en alçağı, Ashab-ı Resûlullâha buğuz edenlerdir. Ehl-i Bid’at ile sohbet öldürücü bir zehir ve dikeni tersinden avcuyla sıvazlamaya benzer. 

Her ne kadar “veçhen an veçhin” (yüz yüze) olmasa da biz bu zeminde birbirimizle sohbet ediyoruz, hasbihalde bulunuyoruz. Dolaysiyle, ehl-i Bid’atten birisiyle sohbet öldürücü bir zehir ve dikeni tersinden sıvazlamak ise, niçin kendimizi öldürücü zehire ma’ruz bırakalım, niçin canımızı acıtalım. Ehl-i Sünnet mensupları arasındaki tartışma her ne kadar incitici olsa bile er geç mutlâk hâkîkatte buluşabilirler. 

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/27) 

Ertuğrul – 18.04.2018 – 01:29

Haklısınız Hocam bende senelerdir birçok muharrire yorum yazdım başta Eygi Eren Hocamız olmak üzere hiç birinden tek cevap alamadım badema bıraktım. Filvaki böylesi alemi matbuatta yektadır denebilir. 

Ertuğrul – 21.04.2018 – 01:49

Ekmel bir yazı, halaveti ve latafeti insanı cezbediyor ALLAH uzun ömür ve hüsnü amel nasip eylesin Hocam. 

Aziz ERTUĞRUL Kardeşimiz Beyefendi. 

Bu zemin belli bir seviye’ye ulaşmış ise bu başta Zât-ıâliniz olmak üzere bu zemine katkı veren pek değerli yorumcu Kardeşlerimizin sâyesinde olmuştur. Gerçekten yorumcularımız arasında, günlük bir mevkûte’de her gün yazabilecek tasavvurî ve fikrî teçhizata sahip, eline-kalemine hâkim Kardeşlerim vardır. Şahsım hakkındaki, (lâyık olmadığım halde) teveccühe, iltifata teşekkür ederim. 

Aziz Kardeşim. Herkesin, her kesimin, çok hassas davranması gerektiği bir döneme giriyoruz. Bu dönemde, her zamankinden daha fazla bu zemine katkı vermenize ihtiyaç vardır. Tenvir edici fikirleriniz, okuyucularımıza, yorumcularımıza ve hiç şüphesiz bendenize de ışık tutacaktır. 

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/28) 

Aczimin Giryesi – 20.04.2018 – 20:45

Muhterem hocam, lâyık olmadıkları hâlde yorumlarıma yer verdiğiniz için teşekkür ederim. Dert söyletir derler, söyledik. Bazı kardeşlerimiz bunları yazmaktan zevk aldığımızı zannediyorlar maalesef. Başkasını bilemem, şahsen ben içim kanayarak yazıyorum. Keşke bu çarpıklıklar olmasa da biz hiç yazmasak BİR DÜZELTME: Hocam, o keramet hikayesinde mezkur hanım efendi RÜYADA DEĞİL, uyanıkken görüyor o büyükleri. Anlatılan bu... Siz yine iyi niyetinizi göstermiş, parantez içinde “rüyasında” demişsiniz. Değil. Allah hakkı hak olarak göstersin ve bizi tâbi kılsın; bâtılı bâtıl olarak göstersin ve bizi ictinâb ettirsin. Amin.

YORUMCU’LARA CEVAPLAR VE MUTALA’ALAR!... (4/29) 

Aczimin Giryesi – 23.04.2018 – 00:53

Muhterem hocam, teşekkür ederiz. Allah sıhhat versin de yazmaya devam ediniz inşallah. Selam ve hürmetler. 

Aziz Kardeşim. Yorum’larınızı, yorumcu’lara verdiğiniz cevapları, bizim vâki yorum ve cevaplarımız üzerine yaptığınız tahlilleri büyük bir zevk’le bu zeminde değerlendiriyorum. Güçlü Kaleminiz ve Kelâmınızla, Türk Dilini, (Lisanımızı çok güzel kullanmanızla, Sadece yorum, yorumcu’lara cevap, cevaplara cevap ve ba’zı yorumlar üzerine tahlil değil, ba’zı öngörülerinizi de bu zeminde yazabilir, değerlendirebilirsiniz. 

Tashîhinize gelince: 

Aziz Kardeşim. Aslında Yorumunuzdan, ifadelerinizden. “Meçhûl Kahraman hanımefendi’nin gördüklerini, rü’yâ halinde değil şühûd halinde gördüğünü anladım. Fakat, Zât-ıâliniz gibi hassas yorumcuları ve okuyucularımızı dehşete düşürmemek için, parantez içerisinde (rü’yâ’da) olduğunu yazdım. Rü’yâ’da bile olsa böylesine bir nakil ve kimilerinin bu nakle inanmaları, kabul etmeleri zâten çok vahîmdir. Hele hele, bunun şuhûd halinde olduğu iddiası, vehâmetten de öte dalâlettir. 

Bunun, hâşâ! Sümme, Sümme hâşâ! Sisler içindeki eski bir kamyonete, Allah’ın Resûlü’nü bindirip, “Türkçe Olimpiyatlarına” getiren âhirzamanın en şerîr decâcilesinden F.E.T.Ö. deccâlinin ve onun haşâşî’lerinden ne farkı olur! 

Aziz Kardeşim. Berzah, ruhlar âleminde, nebî’lerin, velî’lerin, mürşid ve müceddid’lerle şehid’lerin bizim bilmediğimiz, şuurunda olmadığımız bir hayat ile hay olduklarında şüphe yoktur. “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” (Bakara 2/154) Âyeti kerime’de beyan buyrulduğuna göre, nebî’lerin, şehid’lerin ve ricâl-i Ma’neviyye’nin ruhlar-Berzah âlemindeki bu hayatları bizim dünya gözüyle, Havas-i Hamse ile idrak edeceğimiz, şuuruna ereceğimiz bir hayat tarzı değildir. 

Hâşâ! Böylesine bir iddia, tecessüm halinde, bir nebiyi, bir şehidi, ricâl-i ma’neviyye’den birisini gördüğünü iddia etmek, kast sistemine dinî bir veçhe vermek için uydurulmuş bir Hind felsefesi demek olan Tenâsuh-Reankarnasyon olur ki, ebedî hayatı, hisabı, mizanı, sıratı, cennet-cehennemi inkardır, tenâsuh küfürdür. – Tenasuh-Reankarnasyon, ölümden sonra ruhunun bir başka insan veya hayvan cesediyle yeniden dünya’ya dönmesidir.-

Nebî’lerin, şehid’lerin ve ricâl-i Ma’neviyye’nin tecessüm etmiş halleriyle görülmesi hiç bir zaman mümkün değil, gerçeği de aksettirmez. Ancak, ba’zıları, ruhî ve cismânî ağır travma (buhran-kriz) geçirenlerle uzun bir müddet anestezi ve oksijene ma’ruz kalanların gördükleri, halüsinasyon-sanrı’dır.

Yıllar öncesi, Merhûm Büyüğümüzün devrinde, Hatm-i Hâcegân Halkasına beraber oturduklarımızdan birisi, hatim sonrası, “Ağabey, Hazretimiz de hatim halkasında sizinle benim aramda oturuyordu”, dediğinde Merhûm Büyüğümüz, Ka..... saçmalama öyle şey olmaz, sen halüsinasyon görmüş olmalısın,” buyurmuştu. 

AHMET – 21.04.2018 – 12:34

EDİTÖR KARDEŞ İşiniz zor, yüzlerce yazı yorum, haber... Kolaylıklar dileriz. BİR MESELE ARZ EDECEĞİM. Birçok siteye yorum yazıyorum. EN ZORLANDIĞIM SİTE ÖNCE VATANINKİDİR desem yalan değil. BAKINIZ NİÇİN? 1-YORUMLAR BİR ZAMANLA SINIRLI. Yorumumun yarısına geliyorum, pat diye siliniyor. Ben şimdi baştan beri yazdıklarımı yeniden nasıl toparlayacağım? ZAMAN SINIRI KALDIRILSIN. 2-NOKTALAMA İŞARETLERİM OTOMATİK SİLİNİYOR. Zaman sınırını halletmek için önceden bir Word belgesinde yazıyorum, oradan kopyala yapıştır yapıyorum. Bir tuşa dokunduğum an bilhassa tırnak ve üç nokta işaretleri siliniyor. Böyle bir şey olamaz! 3-KARAKTER SAYISINDA ADALETSİZLİK: Yorumlar bin karakterle sınırlı. Ama bazı yorumların uzunluğu üç bin karakter var. Bu nasıl oluyor? HİÇBİR SİTEDE BU PROBLEMLER YOK. Onlara bakıp düzeltirseniz okuyucu hassasiyetinizi tebrik edeceğiz. Selamlar.

Aziz Kardeşim. Benimle birlikte Gazete’mizin Sitesi’nin yetkilileri ve Değer’li Editör’ümüz de şikayetinizden haberdar olmuşlardır. Yanlış hatırlamıyorsam, daha önceki devirler’de bir kişi daha şikayet olmuştu. 

Azîz Kardeşim. Bu zemine ulaşan görüş ve yorumlarını bize ulaştıran diğer yorumcu Kardeşlerimiz de aynen sizin şartlarınızda bize ulaşıyorlar. Eğer, bir kısıtlama ve engel gibi anlaşılacak bir vaziyet varsa herkes için geçerlidir. Bildiğiniz gibi, Sosyal Medya’da, İnternet Site’lerinde Millî ve milletlerarası kurallar, standartlar müvacehesinde hareket edilmektedir. Daha uzun metinlerle yorum yapmak, ya da görüşlerinizi daha uzun metinlerle ifade etmek istiyorsanız, Gazete’mizin email adresine veya telex’ine ulaştırdığınız takdirde yorumlarla birlikte bana ulaştırılır, tarafımızdan da en iyi bir şekilde değerlendirilir. 

Seçici – 23.04.2018 – 01:20

Uzunca Biyografinizi derc etmişsiniz. Cenabı Hak İlminizi, İrfanınızı, Ömrünüzü ziyadeleştirsin. 

Sütununuzu Hazreti Üstazımızın ulvi hizmetlerini ve mensuplarının deruhte ettiği Umre ve diğer icrâatını tenkid etmek yerine, Sünneti seniyye düşmanlarını, Mezhepsizleri tenkid etseniz ya... 

Yetmiş yaşını aşmış bir Âlim’e mübarek  yolumuzu avamca tenkid etmek yakışıyor mu?

Aziz, “SEÇİCİ” remzini kullanarak kısa yorumlar yapan Pek Değer’li Kardeşim. Evveliyetle, iyi dilek, temenni ve du’â’nız için çok teşekkür ederim. Tespit buyurduğunuz gibi, uzunca anlattığım Biyografimden anlaşılacağı üzere, yine yorumunuzda yaşımı da öne çıkardığınız dikkate alındığında, zaman zaman, devrin büyüğü’nün en yakınında, karar merci’inde bulunmuş, Allah’ın lütfu, Pîranımızın, Hazreti Üstazımızın himmetleriyle 61 yılını, bu nezîh Câmia’nın, Hazreti Üstazımızın verdiği unvan ile, İmam-ı Rabbânî Evlâdı’nın bir ferdi olarak geçirmiş birisi olarak benim bir misyonum var. Tam da sizin dediğiniz gibi, Fırak-ı Dâlle ile, Ellâ Mezhebiyye ile, ehl-i Bid’at ile mücadele, ehl-i Sünnet akidesini ikâme, Sünnet-i Resûlullah’a tam temessük... 

Benim, tâ başından beridir, hiç hoşlanmadığım bir yafta olan, “KERMES” adı altında yapılan panayırlarla, dileyenlerin umre-nâfile hac eda edenlerle bir derdim yok. 

Nâfile bir ibâdetin, hepimize artık Farz-ı Ayn olan Tedris başta olmak üzere bütün hizmetlerin önüne geçirilmiş en önemli bir hizmet haline getirilmiş ise, Yıllarca kürsî’lerde Farz-ı Ayn olan tedris vazifesini ihmal ederek sakın hâ nafile hacc’a gitmeyiniz,” diyenlerin bütün bunları unutarak seyahat şirketlerinin reklâm figürü olarak yılda bir kaç kerre olmak üzere her yıl ilerlemiş yaşlarına rağmen ve bir-kaç kişinin yardımıyla umre’ye gidiyor, teşvîk ve tergîp ediyorlarsa, 

Hac ibadeti Ömrî veya Umre-Nâfile Hac ticârî bir meta’kabul edilmiş ticarete vesiyle kılınmış ise, İnsanların hastalıkları ticarete vasıta kılınmış ise... 

Sizin bin düşünüp bir söyleyeceğiniz yoksa!