Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı hedefleyen ancak, Shaktar Donetsk karşısında aradığını bulamayan Sarı Lacivertli takım, rotayı UEFA Avrupa Ligi’ne çevirmişti. Temsilcimiz Yunan rakibini, deplasmanda 1-0 yenerek elde ettiği avantajın ardından, Kadıköy’deki rövanşı da 3-0’lık skorla kazandı ve yoluna UEFA Avrupa Ligi’nde devam etme şansını yakaladı. 

A grubunda Hollanda’nın Ajax, İskoçya’nın Celtic ve Norveç’in Molde takımlarıyla mücadele edecek olan Fenerbahçe de hedef yüksek…

Evet Sarı Lacivertli camianın hedefi en az yarı final, hatta final ve kupa… Kadrosuna bu yıl kattığı yıldızlar ve takımın teknik patronluğuna getirilen, Portekizli teknik adam Vitor Pereira ile önemli bir güç olan Fenerbahçe’nin bu hedefe yürümesi normal. Üç yıldır, Avrupa kupalarına katılamayan ve 3 Temmuz olaylarıyla sarsılan Sarı Lacivertli camia, bu yıl elde edilecek bir Avrupa başarısıyla, bir anlamda üzerindeki kara bulutları da dağıtır. Ancak, doğrusunu söylemek gerekirse, birbirinden değerli yıldızları kadrosuna katan ve katmayı sürdüren Fenerbahçe’nin daha istenen form ve performans düzeyine ulaştığını söylemek çok mümkün değil. Tabi ki henüz çok erken. Daha Robin van Persie, Nani, Kjaer ve Souza gibi isimler, adaptasyon sürecindeler. Haftalar ilerledikçe bu oyuncuların takıma olan katkıları artacak ve arzulanan Fenerbahçe ortaya çıkacaktır. Benim buradaki kaygım, bu adaptasyon sürecinin uzaması ve ilki 17 Eylül’de oynanacak olan grup maçlarında, alınacak olan bir-iki başarısız sonucun, takım üzerinde bir çöküş yaratmasıdır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, gruptaki üç takım da, Şampiyonlar Ligi elemelerinden gelen takımlardır. Her ne kadar eski gücünde olmasa da, sonuçta Ajaks bir Hollanda takımıdır ve adı bile insanı ürkütmeye yeter. Diğer rakip Celtic de İskoç futbolunun bir arması, adanın güçlü bir temsilcisidir. Görüntüdeki en kolay rakip olan Molde’nin de yakından incelendiğinde tam bir ‘çetin ceviz’ olduğu görülür deyip diğer temsilcilerimize de değinmek istiyorum.

UEFA’daki diğer takımımız Beşiktaş için de benzeri şeyleri söylemek mümkün. Portekiz’den Sporting Lizbon, Rusya’dan Lokomotiv Moskova ve Arnavutluk ekibi Skenderbeu ile H grubunda kapışacak olan Beşiktaş’ta da, uyum ve istikrar sorunu net bir biçimde gözleniyor.

Lige farklı Mersin galibiyetiyle başlayan, ardından evinde Trabzon’a boyun eğen, son hafta ise Gaziantep’te kazanan Şenol Güneş’in öğrencileri, inişli çıkışlı bir grafik çiziyor. Umarım grup maçlarına dek istikrar sağlanır ve yolun sonu iki Türk takımının karşılaşmasını dilediğim bir finale kadar uzanır.

Ülkemizi Şampiyonlar Ligi C grubunda temsil edecek olan Galatasaray’ın da, şanslı sayılabilecek bir kura çekmesine karşın işinin hiç de kolay olmayacağını düşünüyorum. Portekiz’den Benfica, İspanyol devi Atletico Madrid ve ‘Devler Ligi’nin dev sürprizi Kazakistan’ın Astana ekibiyle mücadele edecek olan Sarı Kırmızılı takımın oynayacağı her maçın adeta bir final olacağının altını çizmek gerek. Transfer döneminde, Podolski dışında, dikkat çekecek bir transfere imza atmayan Galatasaray’ın çok ama çok zorlanacağını vurgulayıp, hedefi başarı olan üç takımımıza da çıktıkları Avrupa serüveninde bol şanslar diliyorum.

Hoşçakalın…