Kadın hikayeleri oyunumuzun turneleri başladı. İlk turumuz Balıkesir ve Bursa'ydı. Seyircimiz muhteşemdi.

Finalde herkes ayaktaydı ve bizlere sarılıyordu. Muhteşem bir duygu. Balıkesir oyunu sonrası hemen yola çıktık ve Bursa'da Almira otele geldik. Kurumsal iletişim  müdürü sevgili Gamze Koz odalarımızı şahane hazırlatmış. Hele masamın üzerinde bulduğum mektup ve tatlılar beni benden aldı. Uzun zamandır bu kadar rahat uyumamıştım. Nereden başlayacağımı bilemediğim açık büfe kahvaltıyla güne süper başladım. Bir kaç toplantıdan sonra yıllardır aynı sitede yaşayıp, güzel kalplerini ve dostluklarını yeni keşfettiğim sevgili Emel ve Mustafa beni ve ekibimi otelden kaçırdı. Otantik harika bir restorantta Bursa'nın adıyla özdeşleşmiş İskender kebabını tattırdılar. Tatlısı,şırası, kahvesi, Zeki Müren şarkıları çalan radyosuyla ve muhteşem hikayesiyle bize nostalji yaşattılar. Uzun zamandır bu kadar lezzetli bir iskender yememiştim. Gelelim bu farklı mekanın tarihçesine...

1850 yılında Mehmet Efendi Lokantası ile işe başlayan aile, o dönemlerde Bursa’da yaygın olan kuzu çevirme ve tandırcılık işi yapmaktaymış. Pişirilen etin sabit mekanda olduğu kadar, baş üstündeki tablalarda satıldığı böyle bir Osmanlı döneminde oğul İskender arayışlara girerek, “Yüzıllardır yerdeki ateşe paralel olarak pişirilen kuzuyu, dik mangalda ayağa kaldırma “teklifinide bulunuyor babasına. Böylece dikey kebap fikrini Bursa’da denerler. Mehmet oğlu İskender Efendi, sahip olduğu bu işi ocuklarına öğretmiştir. İskender Efendi’nin ortanca oğlu olan Yavuz İskenderoğlu’nun babası Süleyman İskenderoğlu’da bu zanaatın inceliklerini çocuklarına öğretmiş. Yavuz İskender, kuzu etinin farklı bölümlerinin kendine has lezzetlerinin müşterilerine eşit oranda dağıtılmasını sağlamak için çözüm arıyor ve eti, kemik ve sinirlerden arındırarak, şişe takıyor, odun kömürü ateşinde  dikey döndürerek pişirdikten sonra ince ince keserek sunumunu yapıyor. Bu farklı tarzı, Bursa’da dikkat çekiyor ve dönen kebap olarak biliniyor. Sonrasında da, döner kebap ve döner olarak günümüze kadar geliyor.İskender Efendi Konağı. Bugün gelinen noktada, İskender Efendi Konağı XVII. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin özelliklerini taşıyan ince hat sanatını yansıtan yegane ve tek eserdir.Futbola ilgileri çok ortada. 5 büyük kulüp için imzalı formalardan, fotoğraflara kadar müze havasında bir bölüm var. Kömürlerini kendileri üretiyorlar. Burada her şey İskenderoğlu’nun ürünü. İlk dükkanın içinde yer alan ne kadar malzeme varsa şu anda müze bölümünde sergileniyor. İlk dükkanlarını 1867 yılında Kayhan Çarşısı karşısında açmışlar. Bu harika yemekten sonra muhteşem Bursa seyircisiyle nefis bir oyun oynadık. Tabii oyunun bitiminde sevgili Emel ve Mustafa bizi yine muhteşem bir yerde ağırladılar. Bu zamanda az rastlanır bir misafirperverlik örneği gösterdiler. Beni ve ekibimi onore ettiler. Kalbimiz onların sıcak dostluklarıyla dolu olarak yola çıktık.

ORDU ŞEHİR TİYATROLARI FESTİVALİ BAŞLIYOR



Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu’nun ev sahipliğinde düzenlenecek olan ve bu yıl ilki gerçekleştirilecek “1. Ordu Şehir Tiyatroları Festivali”, 19 Şubat ‘ta başlıyor. Sanatseverleri bir araya getirecek festival, Ordulu tiyatro severlere unutulmaz bir hafta yaşatmayı hedefliyor.
Festivalin heyecan verici başlangıcı, 19 Şubat’ta saat 14:00’te Ceren Özdemir Meydanı’ndan başlayacak olan kortej yürüyüşü ile gerçekleşecek. Kortej yürüyüşü Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosunda sonlanırken, aynı gün saat 20:00’de ise Ordu Kültür ve Sanat Merkezi’nde Denizli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun sahneleyeceği “Aşk ve Gurur” adlı oyun festival açılış oyunu olarak sahnede olacak.
Festival kapsamında, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun “Kuvayi Milliye Destanı”, Akçaabat Belediye Tiyatrosu’nun “Ayyar Hamza”, Uşak Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun “Papaz Kaçtı”, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun “Komedi Mola”, Giresun Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun “Kafkas Tebeşir Dairesi” ve Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun ‘’Grönholm Metodu’’ adlı oyunları Ordulu tiyatro severler ile buluşacak.
Festivalde Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu da sezon oyunlarından “Rumuz Goncagül” ve “Bu Kimin Hayatı” adlı oyunu ile seyirci ile buluşacak. 75.Yıl Cumhuriyet Sahnesi (OBBKT), Ordu Kültür Sanat Merkezi ve Atatürk Kültür Merkezi olmak üzere, üç farklı salonda sahnelenecek oyunlar ile, Ordu da coşkulu bir festival haftası yaşanacak. Festival 27 Şubat 20.00’da galası gerçekleştirilecek ‘’Bu Kimin Hayatı’’ Adlı oyun ile son bulacak.
Tiyatro severler, festival kapsamında sahnelenecek oyunların biletlerine, Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu gişesinden ve biletinial.com online bilet satış sistemi üzerinden ulaşabilecekler.
(OBBKT Gişe: 0(452) 223 19 91)

AŞK MEKTUBU

Besteci, piyanist ve yazar Anjelika Akbar, yeni ve anlamlı bir projeyle “Melody 432” ismini verdiği bestesini dinleyicileriyle buluşturuyor.Anjelika Akbar geçtiğimiz Eylül ayında yayınladığı albümü "Ahenk 432" ve "Başlangıç/Beginning 432"nin ardından Gloss Müzik imzalı yepyeni single çalışması "Melody 432"yı sevenleriyle buluşturuyor. 

Önceki iki albümünde olduğu gibi 432 Hz olarak ayarlanmış piyano ile kaydedilen “Melody 432” isimli single bu anlamda serinin devamı olma niteliği taşıyor. Bu bestenin de kalplere şifa olmasını dileyen Anjelika Akbar, bestenin ilham kaynağının yaşanmış ve çok özel romantik bir hikaye olduğunu anlattı: “Yurt dışında yaşayan eski bir arkadaşım Albert beni aradı ve heyecanla, eşi Gina'nın doğum günü olacağını ve kendisine müzikli bir hediye vermek istediğini belirtti ve şöyle dedi:‘Biliyorum, başkası için böyle sipariş üzerine bir beste yapmak belki kolay değil, ama Gina ve beni uzun zamandır tanıyorsun, benim ona olan duygularımı eminim hissedebiliyorsun. Lütfen deneyebilir misin güzel bir beste yapmayı? Doğum gününde kendisine bu bestenin notasını ve kaydını hediye edeceğim, ve o zamana kadar bu sır olacak. Ve ipucu vereyim: piyano ve kemanı çok seviyor ve romantik müziği!..’ Hissettim ki, yapabilirim, bu bir nevi müzik dilinde yazılacak "Aşk Mektubu" olacak... Acele etmedim, içimde müziğin doğmasını bekledim. Ve yazın uçakta Sinop'a giderken yolculukta o müzik geldi. İsmini Melody koydum, ilk ivme uçakta, devamı ise Sinop'taki Karadeniz sahilinde akşam dalgaların sesini ve görüntüsünü izleyerek geldi. Albert’e o anda videosunu çektim, daha sonra Gina'ya bestenin doğuş anını göstersin diye...

Dijital iletişim çağında, duyguların da, kelimelerin de değerinin neredeyse unutulduğu, neredeyse kimsenin kimseye elle yazılmış mektup yollamadiği zamanlarda Albert'in Gina'ya böylesi bir hediye yapma isteği çok kıymetli... 432 Hz titreşim hızı ile kaydettiğim "Melody" için keman sanatçısı Tuba Bayav Ünlü de hayatında ilk kez kemanını bu frekansa ayarlayarak seslendirdi.  432 Frekansı ile kaydettiğim önceki albümlerimde olduğu gibi, tonmayster olarak Yuriy Ryadchenko ile çalıştım."

Anjelika Akbar böylesi bir romantik aşk için yapmış olduğu bestesinin tüm kalplere mutluluk  getirmesini diliyor.Melody 432, 9 Şubat’ta tüm dijitial müzik platformlarındaki yerini aldı.

SESİMİ DUYAN VAR MI?


Deniz Arcak, geçtiğimiz yıl hepimizi yasa boğan, birçok şehrimizi etkileyen Kahramanmaraş depremlerinin birinci yıl dönümünde önemli bir çalışmaya imza attı. Arcak, kaybettiğimiz binlerce canın anısına hazırlanan 'Sesimi Duyan var mı?' şarkısının tüm gelirini depremzede vatandaşlarımıza yardım edilmek üzere bağışlayacağını açıkladı. Ağıt formundaki duygusal şarkıda bir depremzedenin çaresizliği can yakıcı sözlerle ifade ediliyor.

GEOMETRİ

12 şubatta Binbirdirek Sarnıcı'nda gerçekleşecek Cemil İpekçi'nin "Geometri" adlı defilesinde, ünlü sanatçı Nükhet Duru ile model Çağla Şikel podyuma çıkacak.Moda ve tekstil sektörüne katkı sağlamak amacıyla organizatör Banu Noyan tarafından düzenlenen Open StageAwards, Cemil İpekçi’nin “Goemetri” defilesinde Nükhet Duru ve Çağla Şıkel’i podyumda buluşturacak. Organizasyon ve sanat yönetmenliğini Banu Noyan'ın yaptığı Open StageAwards, 12 Şubat Pazartesi günü Binbirdirek Sarnıcı’nda moda, iş ve medya dünyasının zirvesindeki isimleri buluşturuyor. Öykü Serter’in sunacağı, Cenk Yüksel’in kırmızı halı sunuculuğunu yapacağı Open StageAwards’ta, sektörlerinde zirveye çıkan birbirinden değerli sanat, spor ve bilim insanlarının ödüllendirilecek. Organizasyonun finalinde ise efsane modacı Cemil İpekçi, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kitabından esinlenerek tasarladığı “Geometri” adlı koleksiyonunu Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı onuruna sergileyecek. Birbirinden yetenekli 50 mankenin sunacağı defilede, ünlü sanatçı Nükhet Duru ile ünlü top model ve sunucu Çağla Şıkel gibi ünlü isimler de sürpriz olarak podyuma çıkacak. 1.000 seçkin davetlinin canlı olarak izleyeceği etkinlik, medya ve dijital medya aracılığıyla ve sosyal medya platformlarıyla milyonlarca kişiye ulaşacak. Efsane modacı Cemil İpekçi’nin özel olarak davet ettiği moda ve tasarım okulu öğrencilerinin de izleyeceği ödül törenine, modacılar, moda eleştirmenleri, sosyal medya fenomenleri, influencer’lar, youtuber’lar, iş, sanat ve cemiyet hayatının ünlü isimleri katılacak.

MALUMATFURUŞ

Dünyanın tüm yükünü şöyle elinizin tersiyle bir kenara itip biraz eğlenmeye ne dersiniz? Hemen endişelenmeyin canım, derdi tasayı elbet bir gün halledeceksiniz, ama şimdi mola zamanı. 

Ayşegül Aldinç, bu hayatı öyle bir yaşıyor ki bırakın bardağın dolu tarafını görmeyi, ortada su bile yokken olumlu bir yan bulup gülmeyi başarıyor. Sokağa çıkma yasağında terasta mahsur kalmalar, telefon dolandırıcıları, gökten düşen balıklar… Başına gelmeyen kalmıyor Ayşegül’ün. Fakat o yine de bana “yaz geldi” diyor ve alıyor kalemi eline, içinden geldiği gibi yazıyor.Kâh maziye dalıp eski günleri yad ediyor kâh anda kalıp dünyaya ayak uyduruyor. Ve nereye giderse gitsin kahkahasıyla dobralığını yanından eksik etmiyor.        

Malumatfuruş, yaşamı tiye alan kurgusu ve nahif mizah anlayışıyla pandemi, ekonomik buhran, siyasi kriz derken hat safhaya ulaşan sinir kat sayılarını bir çırpıda aşağı çekiyor. Şarkıcı Ayşegül Aldinç, hafta sonu günlükleriyle okuyucularıyla buluşuyor. Yalın dili ve muzip anlatımıyla dikkat çeken Aldinç, pozitif bakış açısıyla adeta “kafaya takmama” sanatını icra ediyor.

“Malumatfuruş,” pandemi döneminde getirilen sokağa çıkma yasaklarıyla açılıyor ve tüm dünyanın tanık olduğu salgın zamanlarının resmini çiziyor. Hafta sonu günlüklerine pandemi sonrası da devam eden Aldinç, mizahı elden bırakmadan siyasetten ekonomiye, televizyon dünyasından sosyal medyaya pek çok konuya da değiniyor.

Ayşegül Aldinç’in “Malumatfuruş” kitabı okura yaşamın stresinden uzaklaşıp soluklanabileceği keyifli bir okuma vaat ediyor.