Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. SEFA SAYGILI ile KAÇINILMAZ YAŞLILIK VE DÂVETLE GELEN PROBLEMLER Hakkında Konuştuk

Oğuz Çetinoğlu: Tıp ilminde kimlere ‘yaşlı’ deniliyor?
Prof. Dr. Sefa Saygılı: Genel olarak yaşlılığın 65 yaş ile başladığı kabul edilmektedir. Toplumlarda, yaşlıların sayısında nisbî ve mutlak artış görülmektedir. Bunun başlıca sebepleri, doğum kontrol metodları ve yaşlıların nisbî olarak fazlalaşması, artan refah ve tıptaki gelişmelerle ölüme yol açan birçok faktörün engellenmesi ile ömrün uzamasıdır.

Çetinoğlu:
Toplam nüfus içerisindeki yaşlıların oranı hakkında bilgi lütfedebilir misiniz?
Prof. Saygılı: 1950 yılında genel nüfus içinde yaşlı oranı Fransa'da % 12, Almanya'da % 11 iken, bu oran son yıllarda % 15-16 civarına yükselmiştir. Yaşlıların artması birtakım ekonomik, sosyal ve sağlıkla ilgili problemlerin de beraberinde gelmesi demektir.

Çetinoğlu:
Yaşlılıkta ne tür şikâyetler söz konusu olabiliyor? 
Prof. Saygılı: Yaşlılıkta ortaya çıkan bedenî değişiklikler kişinin faal hayatında kısıtlamalar yapar. Bunlar sosyal şartlardaki hızlı değişikliklere ayak uyduramadığından toplum içindeki yerleri sarsıntıya uğrar. Bu da yaşlıyı etkiler. Çünkü senelerden beri devam edegelen yetenekler silinmiş, faaliyetler kaybolmuş ve toplumda bilinmeyen, tanınmayan kişi hâline doğru gidiş başlamıştır.
Gerek aile fertleri, gerekse toplum içinde kendini desteksiz görmeye başlayan, etrafındakilerin kendisinden uzaklaştığını düşünen kişi, hayatını kimseye muhtaç olmadan devam ettirebilmek için geleceği ile ilgili bir teminat, bir ipucu, bir ümid aramaya başlar. Bu konudaki güveninin zayıf oluşu onda korkunun ve dehşetin ortaya çıkmasına sebep olur.

Çetinoğlu:
Yaşlılıklardaki hastalıklar hususunda da bilgi lütfeder misiniz?
Prof. Saygılı: Yaşlılıkla dejeneratif hastalıklar (kalb-damar, romatizma, şeker gibi öldürmeyen ama tıbbın iyileştiremediği ve ancak belirtilerini hafifletebildiği hastalıklar) çoğalır. Yaşlılar, bu rahatsızlıklarla birlikte yaşamak durumundadır.

Çetinoğlu:
Yaş almak ve fakat yaşlanmamak’ şeklinde popüler bir söz var. Yaşlılığı önlemek, gidermek mümkün mü?
Prof. Saygılı: Yaşlılığı gidermek için bir şey yapılamaz. Ancak onlara sevgi, saygı, ekonomik yönden kendine güven hissi duyacak gelir sağlanmalıdır. Ayrıca yaşlılık, ibâdetin arttığı ve ölümün daha çok hatırlandığı dönem olarak değerlendirildiğinde sıkıntılar azalacaktır.

Çetinoğlu:
Karşılaşılması muhtemel rahatsızlıklar hakkında bilgi vermeniz mümkün mü?
Prof. Saygılı: Afektif (duygulanım) bozukluklarla başlayalım:
Belirli bir ruhî veya bedenî sebebe bağlı olmaksızın ortaya çıkan ve manik veya depresif durumun eşlik ettiği rahatsızlıklardır.
Depresyon (çökkünlük): Derin üzüntülü bir mizaç içinde düşünce, konuşma ve hareketlerde yavaşlama ve durgunluk, değersizlik, küçüklük, güçsüzlük, isteksizlik, karamsarlık duygu ve düşünceleri ile bedenî fonksiyonlarda yavaşlama gibi belirtileri ihtiva eden bir rahatsızlıktır.
Toplumda yaygınlık oranı % 10-15'tir. Depresyon geçirenler durgundur; alçak sesle, yavaş ve az konuşurlar. Üzüntülü ve acılıdırlar. Sık ağlarlar. Bazen endişe olur. Önceden istekle ve zevkle yaptığı, ilgilendiği şeylere karşı isteksizlik ve zevk alamama söz konusudur.
Kişinin şuuru açıktır. Unutkanlık olur. Düşünce yavaşlamıştır. Geçmiş pişmanlık ve acı veren kötü hatıraları aklına gelir. Çaresizlik ve umutsuzluk duygu ve düşünceleri vardır. Kendini işe yaramaz, değersiz ve küçük görür. Uyku bozulur. Bâzen artar, bâzen azalır. Cinsel isteksizlik ortaya çıkar. İntihar düşünceleri olabilir.

Çetinoğlu:
Çâresizlik söz konusu mudur? Tedâvi mümkün mü?
Prof. Saygılı: Depresyon tedâvi ile düzelir. Antidepresan denilen ve depresyonu iyileştiren ilaçlar verilir. Bu ilaçlar sıkıntıyı giderir. Uyuşturucu veya sâkinleştirici değildirler. Tesirleri 10-15 günde ortaya çıkar ve iyileştirici etkileri 2-3 haftadan önce pek belli olmaz. Duruma göre ECT (elektroşok tedavisi) uygulanabilir.

Çetinoğlu:
Depresyona mâruz kalan hastalara hangi ilaçlar tavsiye ediliyor?
Prof. Saygılı: Antidepresan ilaçlardan bazılarının piyasa adları şöyledir: tofranil, laroksil, tolvon, desyrel, survector, prozac, faverin, lustral vs.

Çetinoğlu:
Yaşlılarda sık görülen diğer rahatsızlıklar nelerdir?
Prof. Saygılı: Mani hastalığından söz edebiliriz. 
Canlı, aşırı hareketli, kabarık ve coşkuludur. Yüksek sesle ve hızlı konuşur. Neşeli, öfkeli, aşırı güvenli bir ses tonu vardır. Hemen dostluk kurar, fakat sathi ve kısa sürelidir. Hareket, konuşma ve düşünce hızlanmıştır. Konudan konuya atlar. Kendini üstün ve güçlü görür, neşe ve coşku içindedir. Çok iyi olduğunu söyler. Rahatsızlığı kabul etmez ve tedâviyi reddeder. Uyku azalmıştır. Enerjik ve hareketlidir.

Çetinoğlu: Tedâvisi mümkün mü?
Prof. Saygılı: Ağır durumlarda hastaneye yatırılır. Antipsikotik ilaçlar verilir. Bu ilaçlar uyuşturucu değil tedâvi edicidir. Bâzı vakalarda elektroşok tedavisi (ECT) gerekebilir.

Çetinoğlu:
Sıkça sözü edilen rahatsızlıklardan biri olan Bipolar hakkında neler söylenebilir?
Prof. Saygılı: Bir hastada mani ve depresyon nöbetleri görülüyorsa bipolar bozukluktan bahsedilir. Bu tip vakalara koruyucu (rahatsızlığın tekrarlamasını önleyici) olarak lityum tedavisi uygulanır. 10 gün sonra kan seviyesi ölçülür. Korunma için uygun olan seviye Ui O-0,90 arasıdır.

Çetinoğlu:
Çok teşekkür ederim. Müsaadenizle başka bir konuya geçmek istiyorum. Alkol bağımlılığı hakkında da bilgi lütfeder misiniz?
Prof. Saygılı: Alkol kullanmaya bağlı problemler çağımızın en önemli dertlerinden biridir. Alkol tüketimi; sağlık problemleri, trafik kazaları, intihar, suça yönelme, aile geçimsizliği ve parçalanması, ekonomik problemler, iş hayatının bozulması gibi pek çok boyutlu meselelere yol açmaktadır.
Alkol bağımlılığı (alkolizm), ferdin beden ve ruh sağlığını, sosyal ve iş uyumunu bozacak derecede sık ve fazla alkol almak, alkol alma isteğini durduramamak, mühim bir bozukluktur.
Alkolizm gelişmiş ülkelerde en başta gelen sağlık problemlerinden birisidir. İsveç, Norveç, Amerika, Fransa gibi ülkelerde yaygınlık oranı yetişkin nüfusta % 10-15'tir. Ülkemizde alkol tüketimi ne yazık ki hızla artmaktadır.

Çetinoğlu:
Alkolizme bağlı rahatsızlıklar nelerdir?
Prof. Saygılı: Alkolü bırakma sendromundan başlayayım: Uzun süre devamlı alkol alan kişiler bırakınca değişik derecede bırakma belirtileri gösterirler. Bunlar; titreme, dizartrik konuşma, kasılmalar, sara nöbetleri, baş ağrısı, çarpıntı, terleme, uyku bozukluğu vs.

Çetinoğlu: Başka bir rahatsızlığa geçmeden önce ‘dizartrik konuşma’yı açıklar mısınız?
Prof. Saygılı: Hasta peltek konuşur. Konuşmada ritm bozukluğu vardır. Telaffuz anormallikleri meydana gelir. Dizartrik hastalar kendilerine söyletilmek istenen sözcükleri farklı bir şekilde söylerler.

Çetinoğlu: Teşekkür ederim Efendim. Diğerlerine geçebiliriz… 
Prof. Saygılı: Deliryum Tremens: Alkolü bırakmaya bağlı akut bir beyin sendromudur. Şuur sıklıkla bulanıktır. Hasta rüyada gibidir. Panik içerisinde, endişeli ve öfkelidir. Bâzen saldırgan olabilir. Titrer. Yürümesi dengesizdir. Kapıyı, pencereyi şaşırabilir.
Alkol Hallüsinozisi: Uzun yıllar alkol kullanan kişilerde alkol bırakıldıktan veya azaltıldıktan 2-3 gün sonra canlı, sürekli görme, işitme hallüsinasyonları ve şuurun açık olması ile belirli bir bozukluktur.

Çetinoğlu: Hallüsinasyon kelimesini açıklar mısınız?
Prof. Saygılı: Gerçekte olmayan fakat hastanın görme, işitme, dokunma ile diğer duyu organlarının yanılması sebebiyle var olduğuna inandığı rahatsız edici varlık ve durumlardır. Halüsinasyon gören kişinin çevresinde gerçek bir uyarıcı olmaz fakat hasta, çevresinde canlı veya cansız bir varlığı algılar. Bu rahatsızlığın devamlı bir hâle gelmesi durumunda hasta çok etkilenir.

Çetinoğlu: Hangi maddeler hallüsinasyona sebebiyet veriyor?

Prof. Saygılı: LSD, meskalin gibi maddelerdir.

Çetinoğlu:
LSD nedir?
Prof. Saygılı: LSD’nin açılımı Lysergic acid diethylamid’dir.
Sokak isimleri arasında asit, likit, küpler, sarı güneş ışıkları, cennet mavisi, kraliyet mavisi, düğün zilleri, şef, şahin, şeker topağı, Japon Budizmi gibi değişik isimleri vardır.
Beyaz, tatsız, kokusuz olan LSD toz halinde veya sıvı formunun çeşitli uyuşturucu maddelere emdirilmiş haliyle de bulunabilir. Ağızdan yutarak veya dilin altına konulup emilerek kullanılır. Küçük miktarlarda, küçük kare şeklindeki kurutma kâğıdına emdirildikten sonra dil üzerinde eritilerek alınabilir. Bu küçük kare şeklindeki kâğıtların üzerinde ekseriya renkli soyut desenler veya Pembe Panter, Micky Mouse gibi çizgi roman kahramanlarının resimleri bulunur.
LSD’nin halüsinojen olarak sınıflandırılmasının sebebi, kişinin gerçek algılarında bozulma yaratarak, gerçek gibi gözüken ama gerçekte olmayan imajları görmesine, sesleri duymasına yol açmasıdır.
Ülkemizde yaygın olarak kullanılan bir uyuşturucu madde değildir. Bulunması zordur.

Çetinoğlu:
Alkol bunamasından söz ediliyor…
Prof. Saygılı: Uzun süre ağır alkol kullananlarda bunama gelişebilir.

Çetinoğlu: Korunmak için neler tavsiye edersiniz?
Prof. Saygılı: Bütün dünyada alkolün zararlarına karşı kampanyalar düzenlenmektedir. Amerika'da çocuklar, ilkokul çağlarında başlayan ‘Akıllı davran, hiç başlama, alkole hayır de’ sloganıyla yürütülen kampanyalarla şuurlandırılarak, alkolün tehlikelerine karşı küçük yaşta uyarılmaktadır.

Çetinoğlu:
Bir başka felaketli hastalık da uyuşturucu bağımlılığı… 
Prof. Saygılı: Çeşitli malzemeler var: 
Esrar: Sigara şeklinde içilmekte veya ağız yolu ile alınmaktadır. Bağımlılık gücü azsa da, yaptığı zarar kesindir.
Eroin: Kısa sürede bağımlılık yapar. Kandaki miktar biraz azalınca gerginlik ve hoş olmayan bir duygu belirince esrar alma ihtiyacı artar. Alınınca, ortaya çıkan rahatlama ile tekrar alma eğilimi kuvvetlenmiş olur. Bağımlılığın giderilmesi çok zordur. En önemli iş, koruyucu tedbirlerin alınmasıdır.
Sedatifler, hipnotikler: Bağımlılık yapabilirler. Aslında yerinde kullanıldığında faydalı ilaçlardır. Ancak uzun süre, yüksek doz alınması hâlinde zararlı olmaktadır.
Bırakılmaları halinde sıkıntı, gerginlik, titreme, uyku bozukluğu, bulantı, kusma ve idrak kusuru olur.
Amfetaminler: Sentetik ilaçlardır. Merkezî sinir sistemini uyarıcıdır. Uzun süre kullanımda bağımlılık ortaya çıkar.
Kokain: Özellikle zengin batı ülkelerinde önemli bir meseledir.

Çetinoğlu:
Teşekkür ederim Efendim. Verdiğiniz bilgilerle inşallah sağlıklı fertler, sağlıklı bir toplum oluşmasına vesile olmuşuzdur.