Millî kahramanımız, Türkiye’mizde Savunma Sanayisinin kurulmasına öncülük eden Emekli General Nuri Killigil’in yan sütundaki hayat hikâyesinin son satırlarında sabotaj ihtimalinden söz ediliyor. Araştırmacı Yazar Atilla Oral, bilerek örtülen hâdiseyi 25 yıl boyunca araştırdı. İnfilak hâdisesi hakkında Türkçe yazılmış 185, yabancı dille yazılmış 18 adet kitabı, 718 adedi yerli, 35 adedi yabancı süreli yayını, 6 adet doktora ve yüksek lisans tezini, Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinden 20, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivlerinden 26, İstanbul İtfaiye Müdürlüğü Arşivlerinden 2 adet belgeyi inceledi. Bu uzun ve yorucu çalışmalardan meydana gelen 928 sayfalık muhteşem eserini, 17 X 24,5 santim ölçülerinde renkli ve siyah-beyaz fotoğraflarla, harita, kroki ve belge fotokopileriyle zenginleştirilmiş hazine değerinde bir belgesel olarak okuyuculara sundu. İplik dikişli bez ciltli eser 80 gram mat kuşe kâğıda basılıdır, kalın kuşe kâğıttan şık bir muhafaza içerisindedir.

Bu muhteşem eserin yazarı Atilla Oral, Nuri Killigil’in kurup çalıştırdığı silah fabrikasının içerideki bir infilaktan değil, dışarıdan bir sabotaj ile havaya uçurulmuş olabileceği şüphesinden yola çıkarak giriştiği araştırmalarının neticesini, inandırıcı delillere dayanarak tespit ediyor.

Eser; Nuri Killigil’in, renklendirilmiş fotoğraflar eşliğinde ve en ince teferruatıyla anlatılan hayatı ile başlıyor. Okuyucu, Killigil Paşa’nın karakter yapısı hakkında bilgi sâhibi oluyor. Teğmenliği dönemindeki komutanlarının ve dostlarının, ayrıca aynaya bakarak çizdiği kendi portresi, bu sayfalarda yer alıyor. Okuyucu, Killigil Paşa’nın iyi bir ressam olduğu kanaatine varıyor. Sonraki sayfalarda Nuri Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı’nda; Trablus ve Bingazi’de, Kut’ul Ammare’de, Kafkas İslâm Ordusu Komutanı olarak Azerbaycan’da, Millî Mücâdele yıllarında Anadolu’daki mücâdeleleri ve başarıları, eserin 11-240. Sayfalarında yer alıyor. Bu bölümün sonunda ‘Kaynakçalı olaylar kronolojisi’ var. (s: 241-246)

Sonraki sayfalarda Paşa’nın Kütahya Çinicilik Anonim Şirketi / Kütahya Çini Fabrikası ile alakalı çalışmaları zengin fotoğraflarla yer alıyor. Nuri Paşa’nın önderliğinde kurulan fabrikada üretilen muhteşem çini vazoların resimleri dikkat çekiyor.

Bu bölümde başlayan ve eserin sonuna kadar devam Atilla Oral’ın asıl hedeflerinden biri de; sahâsında otorite ölçüsünde bilgi ve ilim sâhibi tanınmış-saygın kişilerin, târihçi ve yazarların ilgisizliği ve hatta sabotaj endişelerine dâvetiye çıkaran davranışlarının temelindeki sebeplere ulaşmaktır. Elde edilen neticeler, tespit edilen yargısız infazlar, tekzip edilmeyen saptırılmış ve tahrif edilmiş haber ve yorumlar alaka ile okunuyor. (s: 249-276)

279. sayfada başlayan yeni bölümde; Nuri Killigil, Şâkir Zümre, Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Hasan Derman ve diğer mümtaz şahısların, Mustafa Kemal Paşa’nın, İzmir İktisat Kongresi’nde gösterdiği istikamette teşebbüse geçişleri anlatılıyor. Verilen bilgiler, üretilen malzemelerin fotoğrafları, makta resimleri ve teknik bilgileri ihtiva eden belgelerin fotokopileri eşliğinde okuyucuya sunuluyor. Türkiye’nin o tarihlerde, uçak ve uçak bombası yaptığını ilk defa bu sayfalardan öğrenenler, kendilerini gecikmeli bir heyecan ve gurur fırtınası içerisinde buluyorlar. Maalesef geçmişin imkânsızlıklar okyanusunda yapılan iyi işlerden, ulaşılan başarılardan haberdar olmayan insanlarımız, hiç de az değildir. Onları ilgisizlikle suçlamaya hakkımız yoktur. Başarıların devamına mâni olanlar, ayıplanmaktan çekindikleri, ihânetleri sebebiyle hesaba çekilmekten korktukları için şenâ’atlerini gizli tutmuşlardır. Araştırmacı yazar Atilla Oral, büyük bir başarı ile bütün kirli hesapları, aksi ispat edilemeyecek şekilde ortaya koyuyor. (s: 274-362) Nuri Killigil Paşa, enerjisi ve milletine-ülkesine hizmet azmi bedenine, zekâsı kafatasına sığmayan bir insandır. Sütlüce’de kurduğu Askerî Teçhizat ve Zeytinburnu’nda kurduğu Demir Eşya fabrikalarının başarılarıyla iktifa etmemiştir. İzmir’de cıva mâdeni işletmesini satın alır.

Atilla Oral önce, Türkiye’de cıva mâdeni işletmeciliğinin târihi hakkında bilgiler veriyor. Ülkemizde nerede ve kaç adet cıva mâdeni işletmesi var, bu işletmeler kimlere aittir, 1923’ten 1949’a kadar ne kadar üretim yapılmış… en ince teferruatıyla anlatıyor. (s: 365-390) 393. sayfada başlayan bölümde, İkinci Dünya Savaşı sürecinde Killigil Paşa’nın başına gelenler, Paşamızın ırkçılığı reddeden Turancı oluşu, Kırım Türklerinin temsilcisi büyük milliyetçi Müstecip Ülküsal ile dostluğu, Nazilerin Türkiye’de dağıttığı 5.000.000 mark, Paşa’nın Hitller Almanya’sı karşısındaki önlenemeyen (aslında önlenmeyen) mağlubiyeti ve diğerleri… Bölümün sonunda kaynakçalı olaylar kronolojisi var. (s: (393-444) Eserin diğer bölümlerinde ele alınan konuların başlıkları şöyledir: (s: 447-792)

*Ortadoğu Silah Pazarında İki Türk: (Nuri Killigil ve Şâkir Zümre.) Şâkir Zümre, daha sonra fabrikasında soba üretmek mecburiyetinde bırakılmıştır.

*2 Mart 1949 Nuri Paşa Fabrikasında İnfilak. *Nuri Paşa’nın Cenâzesine Müftülük Sabotajı

*Nuri Killigil Fabrikası Şehitliği. (Şehitliğin harap ve perişan hâli, fotoğraflarla gözler önüne seriliyor.)

*Nuri Killigil Ailesi Soy Ağacı ve fotoğraf albümü.

*Nuri Killigil’e Hükümet Sabotajı.

*Türkiye’ye Amerikan Askerî Yardımı-Millî Savunma Sanayii’nin Tasfiyesi.

*Nuri Paşa’ya Yahudi Sabotajı?

*Nuri Paşa’ya Araştırmacı-Yazar Sabotajı.

Bu sayfalar, kitabın ana bölümleridir. Tamamının yazarın ifâdeleriyle, ve sayfalardaki fotoğraflarının incelenmesi suretiyle okunmasının, uygun olacağı düşüncesiyle ve okuyucunun duygularına sınır koymamak maksadıyla özeti verilmemiştir. Son sayfalarda Belgeler ve Kaynakça ile Kişi Adları Dizini başlıklı bölümler bulunuyor. (s: 795- 928)

Nuri Killigil Paşa, Türkiye’nin ilk Endüstriyel Silah Tasarımcısı, üreticisi ve ihracatçısıdır. Değerli, mümtaz ve nâdir insanın mâruz kaldığı ihânetleri, sabotaj ve katliam şeklindeki toplu cinâyeti anlatan bu eser, Türkiye’nin geleceğinde söz sâhibi olmayı düşünen herkes tarafından mutlaka ve dikkatli bir şekilde okunmalıdır.

Türkiye’mizin inkişafını engelleyenleri: resmî târih yazarlarının bilerek ve hatta kasten yazmadıkları için ihânet, diğer târih yazarları da ihmal sebebiyle suçludurlar. Atilla Oral’ın emekleri, Müslüman-Türk’e yakışır değerbilirliktir. Gönülden teşekkürleri hattâ minnettarlıkları hak ediyor.

DEMKAR YAYINEVİ: Cumhuriyet Mahallesi, Fırın Sokağı Nu: 13 Bomonti, Şişli-İstanbul. Telefon: 0.212-241 39 41 e-posta: [email protected] internet: www.demkaryayinevi.com

NURİ KİLLİGİL: Enver Paşa’nın kardeşi olan Nuri Killigil Paşa, 1890 yılında, o dönemde 600 yıllık Türk toprağı olan, Yugoslavya’nın parçalanmasıyla 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Makedonya’nın ikinci büyük şehri Manastır’da doğdu. 1909 yılında Manastır Harbiyesi’nden üsteğmen olarak mezun oldu. 1911’de Trablusgarb Savaşı’na katıldı. 1917 yılında Kafkas İslam Ordusu Kumandanı olarak Azerbaycan’da, İngiliz ordusu ve Ermeni çeteleri ile savaştı, Azerbaycan Türklerini hürriyetine kavuşturdu. 1919 yılında işgal altındaki İstanbul’da İngiliz işgal kuvvetleri komutanlığınca tevkif edilerek muhakeme edilmek üzere Batum’a gönderildi. Burada 6 ay esir olarak kaldı. Kafkasyalı Türklerin yardımıyla hapishâneden kaçtı. Önce Erzurum’a, sonra da Bakü’ye geçti. Bolşevik askerî kuvvetleriyle savaştı ise de baş edemeyeceğini anlayınca Erzurum’a döndü. Rus orduları tarafından terk edilen teçhizatı kullanılır hâle getirebilmek için İş Ocağı kurdu. 1921 yılında tedâvi için Londra’ya gitti. Askerlik hayatı böylece sona erdi. İyileştikten sonra İstanbul’a geldi. 1930 yılında küçük bir sermâye ile silah ve cephâne üretim tesisi kurdu. Burada tabanca üretti. Arap İsrail Savaşı’nda Arap ordularını ve Filistin halkını destekledi. İsrail Devleti’nin kuruluşundan sonra da Araplara silah verdi. 2 Mart 1949 târihinde fabrikasında meydana gelen infilak sonucu, 27 kişi ile birlikte şehit oldu.

ATTİLA ORAL: 3 Kasım 1962 târihinde Kocaeli ilinin Karamürsel ilçesinde doğdu. 93 Harbi sonrasında Karamürsel’de iskân edilen Saraybosna göçmeni aileye mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kocaeli ili Hereke beldesinde, lise öğrenimini ise İzmit’te tamamladı. İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden mezun oldu. Demkar Yayınevi’nin sâhibi, araştırmacı ve yazardır. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait eski fotoğraf koleksiyonu yapıyor. Osmanlı Devleti’nin son yılları, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet Dönemi, Atatürk Devrimleri ile ilgili çeşitli konular üzerinde belgelere dayanan araştırmaları mevcut. Türk ticâret ve sanayi târihi ile ilgili araştırmaları çeşitli gazete ve dergilerde makale olarak yayınladı. Özgür Kocaeli Gazetesi’nde yayımlanmış çok sayıda yerel târih makaleleri bulunuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Eserleri: *Atatürk ve İktisâdî Kalkınma (2006), *Kuva-yı Milliye (2007), *Üsküdar Faciası (2008), *Atatürk ve Kocaeli (2009), *Selim Sırrı Paşa (2010), *Şakir Zümre (2012), *Nuri Killigil (2016), *Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu (2012), *Charles Harington (2013), *İşgalden Kurtuluşa İstanbul (2013), *Can Kıraç’ın Canhıraş Mektubu (2014) Derlediği kitaplar: *Kocaeli Tarih ve Rehberi, Rıfat Yüce (2007), *Yörük Ali Efe, Şükrü Oğuz Alpkaya (2009), *Kurtuluş Savaşı Anıları, Niyazi Yelkencioğlu (2010), *Kazım Özalp (2011) Yayına hazırladığı kitaplar: *İzmit Mutasarrıflığı, Vital Cuinet (2012), *Trakya’da Bir Savaş Fotoğrafçısı, Herbert F. Baldwin (2012), *Türkiye’de Gezintiler, Wilhelm Endriss (2014), *Atatürk ve Hekimler, Prof. Dr. Metin Özata (2015), Ârifiye Köy Eğitmenleri Târihi, Karabey Aydoğan (2015)

MİLLİYET DUYGUSUNUN SOSYOLOJİK ESASLARI: Ord. Prof. Dr. Sadri Maksudi Arsal, 1880 yılında Tataristan’ın başşehri Kazan yakınında Taşsu köyünde doğdu. Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, millî hislerinin yönlendirmesi ise 1906 yılında Kazan’a döndü. Seçimleri kazanarak Kazan Türklerinin milletvekili olarak Rus Parlâmentesu’nda bulundu. Rusya’da Çarlık yönetimini deviren Lenin; ‘Milletlere hürriyet, devletlere bağımsızlık’ sloganı ile iktidara gelince Tataristan bağımsızlığını ilân etti, Sadri Maksudi Arsal devlet başkanlığına getirildi. 1918’de Komünistler Tataristan devletini çökertince Finlandiya’ya oradan da Paris’e gitti. 1923-1924 yıllarında Sorbonne’a bağlı bir enstitüde ‘Türk Kavimleri Târihi’ dersleri verdi. 1925 yılında Atatürk’ün dâveti üzerine Ankara’ya gelip Hukuk Mektebi’nde ‘Türk Hukuk Târihi’ profesörü oldu. Türk Târihi Tetkik Cemiyeti’nin kuruluşunda görev alan Arsal, 1931’de Şebinkarahisar mebusu seçildi.. İstanbul Üniversitesi’nde Türk Hukuk Târihi Kürsüsü’nü kurdu ve başkanlığına getirildi. 1950 seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Türk târihine ve hukukuna dâir basılmış birçok eserleri vardır. Vefatından kısa bir süre önce tamamlayabilidiği son eseri ‘Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları’ isimli eseri, bir çeşit vasiyetnâme ve savunma mâhiyetindedir. Değerli bir eserdir. Ord. Prof. Dr. Arsal, 20 Şubat 1957 târihinde İstanbul’da vefat etti. Merhum Hocamız eserinde; milliyet kavramını, hukuk târihi ve sosyoloji alanlarında kabul görmüş ilmî esaslar çerçevesinde, tamâmen objektif bir görüş açısıyla incelemektedir. İnsanlığın ve milletlerin hayatında çok büyük rolü olan ‘milliyet’ anlayışı üzerinde o güne kadar mevcut olan fikrî cereyanları kendi târih ve sosyoloji birikiminden örnekler vererek tartışıyor. Kitap, milliyetçiliğin tarihte ve günümüzde milletlerin hayatında oynadığı rolün önemine rağmen, milliyet esasını münhasıran sosyolojik bakımdan ele alan bir eserin, Türkçe ve Batı dillerinde mevcut olmadığı 1955 yılında yayımlandığında çok büyük ses getirmiştir. Hâlâ da, milliyetçilik esasını objektif bir görüşle bu kadar kapsamlı ve geniş bir bibliyografyaya dayanarak araştırmış bir başka eser bulunmamaktadır. Kızı Adile Ayda'nın, ‘babasını ömrü boyunca rehberlik etmiş bir his ve idealin, ilmî temeller üzerine oturtulmuş abidesi’ telâkki ettiği bu kitap, defalarca basılmış ve bugün bir klâsik hâline gelmiştir.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş. İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50 Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: [email protected] www.otuken.com.tr

KEŞKE O DELİ BEN OLSAYDIM: Aynı fabrikada çalışan iki arkadaştan biri Almanya’ya işçi olarak gitmiş, emekli olduktan sonra doğup büyüdüğü Kayseri’ye dönmüştür. Diğeri de iş hayatına başladığı fabrikadan emekli olmuştur. 30 seneden fazla bir sürededir görüşemeyen dostlar, tesâdüfen karşılaşırlar bir çay bahçesinde oturup hasret gidermeye çalışırlar: -Buraları özlemişim. Eski iş yerimize gidip bir dolaşayım dedim. Fabrikanın kapandığı haberini duyunca çok üzüldüm. İyice moralim bozuldu. -Orasını hiç sorma... Dört sene evvel fabrika özelleştirilecek denildi. Sonra tamamen kapatılıp faaliyeti durduruldu. Ben de çok üzülüyorum şimdiki durumuna. Kimlere ekmek verdi, kimleri ev bark sahibi yaptı bu muhteşem iş yeri... Ama onu düşünen kim. Kapısına kilit vurdular. Tek sevindirici tarafı, arazisi ve binalarının Erciyes Üniversitesi'ne devredilmesi oldu. Hiç olmazsa yapılacak ilmî çalışmalara mekân olacak. -Rahmetli Deli Ahmet'in kemikleri sızlayacak. -Onu düşündükçe içim burkuluyor, bir hoş oluyorum. -Acaba bu devirde onun gibi bir adam daha çıkar mı dersin? -Hiç sanmıyorum ki, bu devirde Deli Ahmet gibi biri bulunsun. -Ah ne olurdu, eli kalem tutan vicdan sâhibi biri çıksa da Deli Ahmet'in hayatını, yaptıklarını şimdiki nesle örnek olsun, ibret alsınlar diye kaleme alsa. Belki okuyanlar birazcık ders alırlar. -Belli mi olur, belki de onu araştırıp hayatını yazan birisi çıkar. -İnşallah... *** Bu girişten sonra sağlam kurgulu, kolay okunan, insana huzur veren roman başlıyor. Yerli ve millî… Romanın kahramanları, her gün çevrenizde gördüğünüz, ‘Aaa bu bizim, Örencik köyünden gelip mahallemize yerleşen Hüsâmettin Amca’ya benziyor’ diyeceğiniz insanlar… Veya komşunuz Melâhat Abla’ya, Safiye Teyze’ye benzeyenler… Anadolu’da her mahallenin bir ‘deli’si vardır. Kimileri ‘deli’ derse de aslında onlar ‘velî’dirler. Deli Ahmet’ de öyle…

ORAN / ORTA ANADOLU KALKINMA AJANSI: Mevlânâ Mahallesi, Mustafa Kemal Paşa Bulvarı Nu: 79 Kat: 5-6 Kocasinan, Kayseri. Telefon: 0.352-352 67 26 Belgegeçer: 0.351-352 67 33 e-posta: [email protected]. www.oran.org.tr

ESKİ TÜRK FİLOLOJİSİNE GİRİŞ: Doç. Dr. Mehmet Turgut Berbercan, kitabı hakkında şu bilgileri veriyor: ‘Kitapta, Türk edebiyatının ilk iki edebiyat dönemi, Köktürk ve Eski Uygur edebiyatları tanıtılmıştır. Bu tanıtım çeşitli bölümler altında Eski Türkçeye ait gramer, sözlük ve yazı bilgisi ile birlikte seçme okuma parçaları verilerek desteklenmiştir. Türk dili ve edebiyatını târihiyle bilmek Eski Türkçeyi öğrenmekle başlar. Bu şiarla, Türk yazı dilinin ilk dönemi, eski Türk edebiyatının başlangıç dili, Türk dilinin temeli ve edebiyattaki çıkış noktası olan Eski Türkçe, filolojik perspektifte târif edilmiş ve konuyla ilgili temel bir giriş bilgisi verilmek suretiyle Eski Türkçenin Türk dili ve edebiyatı târihi içindeki önemli yeri vurgulanmıştır.’ Bilgeoğuz Yayınları’nın Bilim Serisi’nde yer alan kitap, 16 X 24 santim ölçülerinde, 177 sayfa olarak 2018 yılında yayımlandı.

BİLGEOĞUZ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64 e-posta: [email protected] www.bilgeoguz.com.tr

KISA KISA / KISA KISA…

1- DÜNYAYI GÜZELLEŞTİRMEK / TURGUT CANSEVER’LE KONUŞMALAR: Beşir Ayvazoğlu / Timaş Yayınları.

2- BİR SAHTE DERVİŞİN ORTA ASYA GEZİSİ: Arminus Cambery / Tercüme: Abdurrahman Samipaşazâde Abdülhalim. Kitabevi Yayınları / Mehmet Varış.

3- KUR’AN’DA Hz. İSA VE MERYEM: Dr. Hamdi Kalyoncu / Boğaziçi Yayınları

4- BİR GÜN: David Nicolls. Çeviren: Nalan Işık Çeper. Pegasus Yayınları.

5-SÖZ VERİLMİŞ BAHÇE: Güven Adıgüzel / Profil Kitap.