‘Darülelhan ekolünün temsilcisi, Nevzad Atlığ ekolünden seçkin bir solist’
Örnek sanatkâr ve donanımlı Hoca MÜNİP UTANDI;
Türk Mûsikîsini Yeniden İnşa ve İhya Eden Dehâ
Prof. Dr. NEVZAD ATLIĞ’ı anlatıyor:

‘O’nun öğrencisi olmanın onurunu, mutluluğunu ve sorumluluğunu taşıdım.’


Oğuz Çetinoğlu: Sizin için ‘Darülelhan ekolünün temsilcisi, Nevzad Atlığ ekolünden bir solist’ diyorlar. Klasik Türk mûsikîsinde, son dönemin önde gelen solistlerinden birisiniz. Bu vasıflar sizde ne türlü duygular oluşturuyor. Okuyucularımızla paylaşır mısınız?

Münip Utandı: Bu nitelikli vasıflara layık görmüşlerse ne mutlu bana.

Klasik Müziğimizin Darülelhan'dan Mesut Cemil'e ve ondan sonra Nevzat Atlığ ile  hâlen devam eden bu intikal zincirinin sağlam bir halkası olmak bir takım sorumlulukları da beraberinde getirir. Her ilmin bağlı olduğu kurallar vardır. Gelişmekte olan ülkelerde klasik sanatları korumak, muhafaza etmek çok zordur. Bize geçmişten, seleflerimizden olağanüstü bir birikim kaldı. Bu önemli mirası geleceğe taşırken en büyük iş bizlere ve bugünün sanatçılarına ve sanat kurumlarına düşüyor. Bu kurumlardan biri de mensubu bulunduğum Prof. Dr. Nevzat Atlığ'ın, Ender Ergün'ün ve bugün de çok önemli müzik adamı kıymetli arkadaşım Fatih Salgar’ın şefliğinde yönetilen Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’dur.

Çetinoğlu: Nevzad Atlığ’ın bu günkü konumunuza erişmesindeki rolü nedir?

Utandı: Bugüne kadar verdiğim birçok solo konserimin hemen hemen hepsine hocam teşrif etmişlerdir. Beni gururla dinlediğini hissetmenin bana verdiği hazzı tarif edemem. Konser anında dinleyicilerime içimden şunu söylemek geçer hep:

‘Eğer  Nevzat Atlığ gibi bir hocayı tanımasaydım; bugün sizlerin huzurlarınızda olamayacaktım. O’nun öğrencisi olmanın her zaman onurunu, mutluluğunu ve sorumluluğunu taşıdım.’

Sizin vasıtanızla hocama minnet ve şükranlarımı sunuyorum.

İyi bir sese sahip; yâni  ‘fem-i muhsin’ olabilirsiniz. Ama bu yetmez. Sanatta iyi bir yol gösterici, hoca, ‘fehm-i Muhsin’ (ihsan eden) bir anlayışla yetişirsiniz. İşte hocam da bütün bu vasıflara sâhip bir hoca. Bize eserleri o kadar sağlam geçmiş ki, bugün hepsi ezberimizde.
 
Yıllar içinde meşk ile başlayan hoca talebe münâsebetlerimiz hayatın her yönünü kavrayan yol arkadaşlığına dönüştü, gönül dostluğu olarak devam ediyor.Hocam ile şimdi baba oğul gibiyiz. O’ndan  hâla öğreneceğimiz çok şeyler var.

Çetinoğlu: Türk mûsikîsinde bir ‘Nevzad Atlığ Olayı’ndan söz ediliyor. ‘Olay’ denilen gelişmelerin içyüzü hakkında bildiklerinizi lütfeder misiniz?

Utandı: İzin verirseniz Nevzat Atlığ; Türk musiki dünyasında yaşayan bir otoritedir. Gerçek bir duayendir. ‘Olay’ yerine bu tâbiri kullanmak daha doğru olur. Hocam için hazırlanan ‘Basında Nevzat Atlığ’ çok önemli bir çalışmadır. Bu kitapta ve birçok kitapta bu husus deklare edildi. Musikimizin şahsiyetini, haysiyetini, önemli ölçüde ona borçluyuz.

Çetinoğlu:  ‘Alaturkacılık’ – ‘Alafrangacılık’ tartışmasında, Nevzad Atlığ’ın elde ettiği başarının sebep ve sonuçları hakkında neler söylemek istersiniz?

Utandı: Bu konu hakkında hiçbir zaman polemiğe girmemiştir ve tepkisi olmamıştır. O sadece bir kültür adamına yakışan, bağlı bulunduğu musikimizin kudretine inanmış ve onu en üst seviyede icra etmek için çaba göstermiş; bunu da gerçekten başarmış, klasik batı müziğinin önde gelen şahsiyetleri tarafından saygı duyulan ve takdir edilen, onlarla iyi ilişkiler içinde olan bir sanatkârdır.

Çetinoğlu: Nevzad Atlığ hayatta iken O’nun için yapılması gerekenler hakkında neler düşünüyorsunuz?

Utandı: Klasik musikimizi yeniden hayatımızın bir parçası kılan Nevzat Atlığ hocamız musikiye bir ömür adamıştır. Hemen hemen beş kuşağa musikimizi dinletmiştir. Bu kadar farklı kuşaklara hitap edebilmesi, elde ettiği birçok ödüllerin, başarıların   klasik müzik sâyesinde olduğuna inanır ve şükreder. İlerleyen yaşına rağmen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Müziği Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümünde hocalığa devam etmektedir. Hoca; birçok kimseye nasip olmayan çok sayıda ödüllerin, unvanların sahibidir. Yaşarken anılan ender şahsiyetlerden biridir. Ve hâlen devam etmektedir. Dünya varoldukça hoca musiki dünyamıza kattıklarıyla yaşayacaktır.

Ödüllerinden bazıları:
*Türk Musikisinde ilk ‘Profösör’ unvanı. *İlk Devlet sanakârlığı, *Devlet eliyle kurulan ilk koro şefliği, *Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat ödülü, *Kültür Bakanlığı büyük ödülü.

Ayrıca yurdumuzun önemli üniversitelerinde hocamız için saygı günleri, saygı konserleri yapılmaktadır. Bu tür programlar devam etmektedir.

Hocama sağlıklı ve mutlu nice yıllar diliyor, saygı ile ellerinden öpüyorum.



MÜNİP UTANDI:


24 Ağustos 1952 tarihinde Antakya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini bu şehirde tamamladı.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki yüksek öğrenimi sırasında Ruhi Ayangil yönetimindeki Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği Korosu’na Prof. Dr. Ali Rıza Kural yönetimindeki İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Korosu’na Melahat Pars yönetimindeki Kadiköy Musiki Cemiyeti’ne ve daha sonra Süheyla Altmışdört ve Ender Ergün yönetimindeki Üniversite Korosu’na devam etti. 1976 yılında kurulan İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun ilk kadrosunda yer aldı. Bu tarihten itibaren büyük destek ve teşvik gördüğü Nevzat Atlığ ile çalışmalarına devam etti. Koronun yurt içinde ve yurt dışında verdiği konserlerde televizyon ve radyo programında solist olarak görev aldı. Çok sayıda özel konser veren Utandı televizyon dizilerine, tiyatro oyunlarına ve radyofonik piyeslere sesi ile katkıda bulundu. Milletlerarası İstanbul Festivali, Bach Günleri, Gaetano Donizetti Bergamo Musica Festival, Akl-ı Selim’in Müziği, Ülker Türk Müziği Günleri, Gülnihal, Milletlerarası Adalar Festivali, Nardis Jazz Club, Ramazan’da Jazz  gibi birçok müzik festivallerine ve etkinliklerine  solist olarak katıldı.

Yansımalar, İnce Saz, Neva Saz, Ruhi Ayangil Meşk Birimi, OMAR (İstanbul Üniversitesi Osmanlı Müziğini Araştırma ve Uygulama Merkezi)  gibi birçok topluklarla konserler vermektedir. Sesinin genişliği ve orijinal rengi ile son dönemin önde gelen yorumcularından biri olarak kabul edilmektedir. Münip Utandı’nın; ‘Aynalıkavak’tan Kalamış’a’, ‘Münip Utandı’, ‘Bitmese Sevgi’, ‘Seslenişler - Bekleyişler’, ‘Mevlana Yolu’, ‘Gidem Dedim’,  ‘Çeşm-i dil’, ’Boğaziçi’ , ‘Fikrimin İnce Gülü’, ‘Yeşil Bursa’, ‘Türk Hava yolları 75. yıl cdsi’, ‘Eski Şarkılar’ , ‘Kuy-i Hicaz’ ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin araştırma projesi olarak;  Klasik Türk Musikisin’de az kullanılmış makamlardan oluşan   Danyal Mantı’nın besteleri albümü ‘Nadide İnciler’ , TUBİTAK’ın hazırladığı bir albüm ile  toplam  on beş albümü  yayınlanmıştır.

Müzik dışında stilize resim çalışmalarında da bulunan sanatkâr bu konudaki eserlerini 1994 yılında Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde düzenlediği bir sergide değerlendirmiştir. Anne ve Bebek Sağlığı Vakfı’nın Mütevelli Heyeti’nde olan Utandı, bu vakfın yararına zaman zaman konserler vermektedir. Bir dönem Açık Radyo’da da ‘Unutulmuş Ne Varsa’ isimli solo programı canlı olarak sunan  Münip Utandı; ayrıca  İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda  uslüp, repertuar ve yorum derslerinin  yanı sıra İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Bilimsel ve Sanatsal etkinlikleri düzenleme kurulu (BİSED) tarafından düzenlenen ‘Ustalarla Atölye Çalışmaları’ adı altında  Master Class programını yürütmektedir.

İlk defa 2013 yılında Beyoğlu Belediyesi ve Türk Musikisi Vakfı tarafından düzenlemiş olan ‘ITRİ Klasik Türk Musikisi Yılın Ses Sanatkârı Armağanı’na layık görülmüştür.

Halen görev yaptığı Cumhurbaşkanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nda uzun yıllar  sanat kurulu üyeliği de yapan  Münip Utandı ses sanatkârı Ceyda Utandı ile evli olup; zaman zaman  birlikte  de konserler verdiği  İTÜ  Türk Müziği Konservatuarı’ndan yüksek lisans mezunu ses sanatkârı  Merve Utandı Kalkan’ın babasıdır.



TARİHE MAL OLACAK HİZMETLER…


     Prof. Dr. Nevzad Atlığ’ın Türk musikisinde çok önemli bir yeri vardır. Türk musıkisine en büyük hizmeti koro kurup yönetmede yapmıştır. En önemli çağ olan insanların üniversite çağında genç grubuna Türk musıkisini aşılamak bakımından son derece değer taşıyan bir hizmet vermiştir. Ve O'nun idare ettiği devirde koroda bulunan kişilerden mühim bir kısmı, sonradan Türk musıkisine çeşitli yönlerden faydalı olmuş kişilerdir. Yıllarca üniversite korosunu yönettikten sonra İstanbul Radyosu’na intikal etmiştir. İstanbul Radyosu'nda da kısa zaman içersinde kendisini, çok eski ve Türk musikisi'ne altın harflerle ismi geçen oldukça tecrübeli ve değerli kişilerin arasında (ki Mesud Cemil'de buna dâhildir) kabul ettirmiş, hak ettiği yeri bulmuştur.
     Zamanla Ankara Radyosu'nun kuruluşundan beri Mesud Cemil'in yönettiği klasik koroyu İstanbul Radyosu'ndaki bir süre çalışmalarını mütaakip devralmıştır. Devraldıktan sonra da gayet güzel bir şekilde onları yönetmeye devam etmiştir. Ayrıca diğer önemli bir hizmeti: Türk musikisi devletle uzun zamandan beri soğuk bir irtibat içindeyken daha doğrusu devletin biraz dışladığı bir musiki olması dolayısıyla bu musikinin içersinde çalışan kişilerin arasında Nevzad da bundan çok müteessir oluyordu. 1975 yılında bir grup olarak biz Ercümend Berker'in başkanlığında bu konservatuarı kurmanın devlete bağlı bir konservatuar olarak bir kuruluş şekline sokmanın gayretindeydik. Nevzad da ayrıca Kültür Bakanlığı nezdinde devlete bağlı İstanbul'da Kültür Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosunu kurmayı sağlamıştır. Kuruluş artık bugün iyice kökleşmiş ve pek çok gencin orada kadrosuna geçmesine imkân sağlamıştır. Ve Nevzad Atlığ bulunduğu süre içersinde belli bir çizginin atlına repertuarı düşürmemiştir. Daima süratle kaliteli eserlerden müteşekkil programlar yapmıştır.
     Hem din dışı hem dinî pek çok eseri koronun repertuarına kazandırmıştır. Bu hizmetler tarihe mal olacak hizmetlerdir. Herkese nasip değildir böyle hizmetler. Bunun için bir Nevzad Atlığ ismi karşısında bu musikiyi sevenlerin ve millî kültüre önem verenlerin daima saygı duyması gerekecektir. Eskiden beri çok büyük bir kabiliyeti vardır. Nota yazma mevzuunda son derece kabiliyetlidir. Hiçbir zaman nota taşımaz, eserlerin çoğu ezberindedir. Ve bu eserleri meselâ bir gruba geçmek istediği zaman, bir topluluğa geçmek istediği zaman tahta başına geçer, yazar ondan sonra da eseri meşk eder. Kendisi aynı zamanda icracıdır. Uzun zamandan beri eline almamasına rağmen epey bir süre keman da çalmıştır. İstanbul Radyosu'na solist olarak girdiğimde bana da oldukça bir zaman süresi içersinde refakat etmiştir. Bizim musiki hayatımızda kaderimiz beraberdir daima. Hatta o kadar beraberdir ki konservatuardan aynı sene, aynı gün beraberce emekli olduk.
     Sonra sözleşmeli olarak halen yine aynı çatının altında görevlerimize devam ediyoruz.
     Ben musikiye bir insanın verebileceğinin çok üstünde şeyler veren Nevzad Atlığ kardeşimi bu vesile ile saygı ve sağlık ile anıyor, bundan sonraki hayatında da sağlıklı olarak hizmetlere hizmetler eklemesini temenni ediyorum.
Prof. Dr. ALÂEDDİN YAVAŞÇA
(İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi)



Dr. NEVZAD ATLIĞ

 
     Son günlerde İstanbul konservatuarı İlmî Kurul üyeliğine seçilmiş olan Doktor Nevzad Atlığ musiki hayatına henüz 8-9 yaşındayken güzel keman çalan babasının musiki meclislerini dinleyerek ve bu arada bu samimi musiki ziyafetlerinde çocuk sesiyle şarkılar okuyarak başlamıştır. Böyle musiki sever bir muhitin dışında, hemen hemen hiçbir hocaya bağlanmaksızın sırf şahsî gayret ve derin alakası İle Türk musikisinin gerek nazariyat gerekse tatbikatını kendi kendine öğrenmiş ve sanat şahsiyetini bizzat kendisi oluşturmuştur.
     İlk şöhretini memleket ölçüsünde yapmış olan üniversite korosunun kuruluşundan beri, en faal bir uzvu olarak Dr. Nevzad Atlığ tanınıyor ve O’nun idaresinde muvaffak konserler veriyordu.
     Günden güne şöhret sahasını genişleten bu topluluk gerek meşkleri gerekse muhtelif lokallerde verdiği konserlerindeki başarıyı doğrudan doğruya genç sanatçıya borçludur dersek mübalağa etmiş olmayız.
     Geçen kış, Taksim Belediye Gazinosu’ndan İstanbul Radyosu vasıtası ile nakledilen konservatuar konserlerinin, gene memleket ölçüsünde topladığı takdir ve alkışlarda, bu konserleri idare eden Nevzad Atlığ’ın payı pek büyüktür.
Bugün Türk musikisini en geniş şartlar ve imkânlar içinde vermek durumunda olan İstanbul Radyosu yayınlarında da dinlemiş olacağınız üzere kendisine has bir tavır ve üslub ile keman çalmaktadır.
     Değerli sanatkâr henüz 28 yaşında evli ve bir çocuk babasıdır. Kendisi, Türk musikisinde klasik ekole bağlı olarak yeni bir anlayış içinde ciddî ve haysiyetli bir sistemin kurulmasına taraftar olduğunu söylemekte ve çalışmalarını bu anlayışa göre nizamlamaktadır.

(BÂKİ SÜHA EDİBOĞLU: Cumhuriyet Gazetesi, 6 Temmuz 1953)

 



NEVZAD ATLIĞ'IN 50 YILI

 
     Devletin uzun süre, ‘alaturka - alafranga’ çatışmasında; evrensel olan ikincisini tercih ettiği, birincisini hor gördüğü doğrudur.
     Ya bugün?
     Devletin, Türk müziği konservatuarı var, devlet koroları var, ama bu defa da, devletin dışında Türk müziği, dışlanıyor, hor görülüyor.
     Buna ne buyurulur?
     Devlet, konservatuar açıyor, koro kuruyor, devlet televizyonu TRT konserler yayınlıyor... Peki özel ve özgür televizyonlar, nerede? Arabeskten, bilcümle zıpırlıklara ekran açanlar, ciddî bir Türk müziği icrasına niçin yer vermezler?
***
     Dr. Nevzad Atlığ'ın 50. sanat yılı törenini izlerken bunları düşündük...
     ‘Alaturka"yı beğenmeyebilirsiniz, Nevzad Atlığ'ı da sevmeyebilirsiniz, ama reddedemezsiniz...
     Nevzad Atlığ, bir ideale, bir ülküye, tam 50 yıl hizmet vermiş ve kazanmış ender insanlardan biridir.
     Nevzad Atlığ, bu idealini şöyle özetler:
     ‘Devletin operası vardı, devletin tiyatrosu vardı, devletin senfoni orkestraları vardı, Türk müziği ile ilgili kuruluşu neden yoktu?’
     İşte şimdi Nevzad Atlığ, 50 yıl sonra bunun mutluluğunu yaşıyor.
     Üniversite korosundan başlayan macera, Küçük Koro, Klasik Türk Müziği Korosu, Radyo Müdürlüğü, Belediye Konservatuarı, Devlet Klasik Türk Müziği Korosu kuruculuğu, Devlet Korosu, Devlet Konservatuarı...
     Nevzad Atlığ, bütün bu kuruluşlarda hep ‘bir numara’dır.
***
     Nevzad Atlığ'ın hayali kolay gerçekleşmemiştir, öyle şeylerle karşılaşmıştır ki!
     Mesela, hem İstanbul Radyosu Müdürü, hem de Belediye Konservatuarı'nda görevliyken, Sanat Kurulu bir karar alır:
     ‘Konservatuar tcra Kurulu'nda çalışanlar gazinolarda çalışamazlar.’
     Bir hafta sonra Sanat Kurulu üyesi üç üstad, Mesut Cemil, Refik Fersan, Veli Kanık karardan vazgeçer, Nevzad Atlığ ve diğer üyeler kararı savunurlar. Tanınmış ünlü müzisyenler gazinoda çalıştıkları için konservatuardan ayrılırlar. Bir yıl sonra Belediye Meclisi ‘Ayrılanlar konservatuara dönebilir!’ deyince, bu defa Nevzad Atlığ ve arkadaşları konservatuardan ayrılırlar. Çünkü o, ilkelerine sahiptir, ilkelerinden ödün vermez, ama kavga ederek, gürültü çıkararak değil!
***
     Nevzad Atığ, Tıp Fakültesi mezunu bir doktor, röntgen uzmanıdır, lakin diplomalı mesleğinde değil, musikide ‘profesör’ unvanıyla onurlandırılır.
     Ödül gecesi Adnan Mungan, Çetin Körükçü, Munip Utandı, Serap Mutlu Akbulut, Meral Uğurlu, İnci Çayırlı ve Alaeddin Yavaşça beş kuşağın hocası için seçtikleri şarkıları okudular.
     50 yılını, bir ülküye adamış bir insan için yapılanlar azdı bile...
 (HASAN PULUR: Milliyet Gazetesi, 11 Mayıs 2000)