YÛNUS EMRE VE SERGİLENEN MASKARALIKLAR
Sabahattin Eyüboğlu, 1971 yılında Cem Yayınevi tarafından yayınlanan ‘Yûnus Emre’ isimli kitabında, ‘Yûnus Emre’nin Tanrısının insan’ olduğunu iddia etmişti. Sonraki yıllarda, Nâzım Hikmet’i, ‘Usta Baba’ belleyen Türk millî kültürünün arsız kemirgenleri, O’nun ‘Putları Yıkıyoruz’ isimli kampanyasının yeni sürümleri olarak bu tezi sakız çiğner gibi işleyip durdular. 
Ömrünün 50 yılını Yûnus Emre araştırmalarına sebil gibi tahsis eden Türkiye’nin en önemli Yûnus Emre uzmanı dilbilimci / filolog Yaman Arıkan; Yûnus Emre üzerinden millî kültürümüzü kemirenlerin maskaralıklarını anlatmayı, yerine getirilmesi mecburî bir görev olarak görmüş ve bu kitabı yazmış. 
Ellerine sağlık…
12 X 18 santim ölçülerinde, 381 sayfalık kitap; 6 bölümden oluşuyor. 1. Bölümde: Yûnus’un Şiirleri Üzerinde, 2. Bölümde: Şiirlerin Aktarılmasında, 3. Bölümde Yûnus Günlerinde Sergilenen Maskaralıklar anlatılıyor. 4. Bölümde Yûnus’un Mezarları konusunda en doğru bilgiler okuyucuya sunuluyor. 6 sayfalık 5. Bölüm; ‘Bir Hakîkat ve Bir Hayal’ başlığını taşıyor.  Bu bölümde, Yûnus Emre hakkında yalanyalnış bilgiler içeren bütün kitapların, bildirilerin ve sözlerin, sâhiplerince piyasadan geri çekilmesi gerektiği belirtiliyor. 6. ve son bölüm ise; ‘Zarûrî Açıklama’ başlığını taşıyor. 
Yazar, piyasadan geri çekilmesini istediği yalan-yanlış Yûnus Emre bilgilerinin; işporta malı gibi çürük-çarık, standart dışı ve kalitesiz-değersiz olduğunu örnekleriyle ortaya koyuyor.  
Yaman Arıkan, Yûnus Emre uzmanı olduğu kdar, güzel Türkçemizi de ilmik-ilmik, nakış-nakış işlemekte çok mâhir bir yazardır. Uta kalemiyle, gün ışığı gibi görülen ve bilinen bir gerçeği, yalnızca gürültü kabilinden sesler çıkarabilen beyinsiz kafalara balyoz gibi vurarak açıklıyor: 
‘Türk milleti olarak bizim varlık ve bekamızın iki temel direği, iki temel dayanağı vardır. Bunlardan birincisi dilimiz Türkçedir. Diğeri de dinimiz İslamiyet’tir. Yûnus, Türk milletinin adı-sanı yok olmasın diye, ilâhî irâde tarafından bilhassa gönderilen millî mürşidler silsilesinden bir halkadır. Özel görevi de millî varlık ve bekamızın iki temel direği olan dilimizi ve dinimizi olabildiğince doğru olarak öğretmekdir. O; bir yandan haçlı-Hıristiyan tecâvüz ve taarruzları, diğer yandan putperest Moğan saldırıları netîcesi Anadolu Selçuklu Hakanlığı’nızın iyice pıyrandığı ve fizikî olarak tamâmen çökme noktasına geldiği bir devirde yaşadı. Fakat bu fiziki hırpalanmışlığın dışında bir durum daha vardı ki, esas tehlike de o idi. Zîrâ bir zamandan beri, Selçuklu sarayı ve çevresinde Acemce konuşuluyor, Acemce yazılıyordu. Üstelik Türkçe horlanıyor, avam (ayak) takımının konuşduğu bir kabîle dili olarak görülüyordu. Kısacası, Türk Milleti’nin millî varlık ve beka sebebi olan Türkçe, millî kültür, millî irfan ve millî ruh yok olma tehlikesiyle karşı karşıya idi. İşte Yûnus, böyle felaketli bir devirde geldi ve ufukları karartılmak istenen Anadolu Türklüğünün üzerine bir güneş gibi doğdu. Daha doğrusu ilâhî irâde O’nu, batı Türklüğüne bir millî mürşid olarak gönderdi. O da, Türk Yurdunda, Türk’e yabancı bir dille yazıp söyleme garâbetini gösterenlere Türkçe haykırdı ve Anadolu Türklüğünü Acemleşdirme hakeretinin önünü kesdi.’ 
Yûnus Emre Cenab-ı Allah tarafından kendisine verilen çok önemli bir özel görevi, başarı ile îfâ etmiştir. Güzel Türkçemizi en duru şekliyle kullanmıştır. O mübârek insanın yazdıklarına acemce kelimelerin sokuşturulması ve tercüme hatâları yaparak O’nun diri tutmaya çalıştığı duru Türkçenin çarpık-çurpuk hâle getirilmesi, Yaman Arıkan’ın belirlemesine göre tam bir maskaralıktır. Daha ağır bir kelime ve sıfat kullanılması, herhalde yazarın, nezâket ve nezâhet anlmayışına ters düşmüş olmalıdır. 
Yûnus Emre; Allahü Azimüşşan’ın gönderdiği son ve mükemmel din olan İslamiyet’i, güzel ve duru Türkçesiyle anlatmış ve sevdirmiştir. O, bu görevi îfâ ederken aynı zamanda İ’lâ-yi Kelime-t’ullah için çalışmıştır. 
Böyle bir mürşidi, Türkçesini bozarak, ayrıca insanı tanrılaştırdığını iddia ederek insanlarımızda aslından tamâmen farklı bir Yûnus Emre anlayışı oluşturmaya çalışmak, maskaralığın ötesinde bir davranıştır.
Ne yazık ki; günüzde icra-i faaliyet gösteren yeri malı medyanın tamamına yakın bölümü, Türk millî kültürünü kemiren, zayıflatan, yozlaştıran ve böylece eritmeye-yok etmeye çalışan her kişi, yayın organını ve olayı sâhiplenmekte, onları koruyup kollamakta ve câhilleştirdikleri insanımıza; ‘bunu beğenmelisin, bunu sevmelisin ve bunun gibi olmalısın’ diye dayatmaktadır. 
‘Yûnus Emre ve sergilenen Maskaralıklar’ isimli kitabın yazarı Yaman Arıkan, bu felaketli gidişin önüne, tek başına çıkmış bir kalem kahramanıdır. Kalemini kılıç gibi kullanarak kader birliği ettiği 39 silah arkadaşını şehit vermiş bir Kürşad gibi mücâdele etmektedir. O’na destek vermek, öz değerlerimizi korumak ve yaşatmak için kitaplarını okumak yeterlidir. 
UYANIŞ YAYINEVİ: Ticarethâne Sokağı Nu: 41, Tevfik Kuşoğlu İşhanı Nu: 14 Sultanahmet, Fatih-İstanbul. 
Telefon: 0.212-527 29 49 Belgegeçer: 0.212-527 58 87 e-posta: [email protected] // www.uyanis.com.tr 
YAMAN ARIKAN 
(Dil Bilimci - Filolog)
1937 yılında Manisa’ya bağlı Salihli İlçesi’nin Gökeyüp Köyü’nde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde bitirdikten sonra, öğretmeninin harâretli ısrârları üzerine babası onu şehre gönderip okutmak istedi. Ancak, mâlî imkânları elvermediği için buna muvaffak olamadı. Küçük Yaman, babasının keçi sürüsünü gütmek üzere çobanlığa başladı. Ne var ki, Gökeyüp’ün yeşil ve serin dağları ona âdetâ zindan geliyordu. 
Bir şekilde kaçıp, şehirde tahsilini devam ettirmek için plânlar düşünmeğe başladı. Bu maksatla tasarladığı bir plân gereğince, Salihli’nin pazarı olan bir Çarşamba günü, gütmekte olduğu keçi sürüsünü dağda bırakarak şehre geldi. Pazar için şehre gelmiş bulunan köylülerinden, 6 kişiden 10’ar liradan 60 lira borç para alarak İstanbul’un yolunu tuttu. Orada; yokluklar, zorluklar ve sıkıntılar içinde, ortaokulu Beyoğlu Ortaokulu’nda, liseyi de ülkemizin seçkin liselerinden olan Kabataş Erkek Lisesi’nde okudu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi ve Filoloji Bölümünü bitirdi.
1967-1987 yılları arasında çeşitli gazete ve dergilerde yazarlık yaptı. Bu arada telif-tercüme, yirminin üzerinde esere imzâ attı. En kapsamlı çalışmasını ise BİZİM YÛNUS üzerine yaptı. Hâlen ülke meseleleri hakkında çeşitli projeler üzerinde çalışmaları devam ettirmektedir. 
Yaman Arıkan evli ve dört çocuk babasıdır. Arapça, Farsça ve İngilizce bilir.
Telif Eserleri:
Telifler: *İslâm Ahlâk ve Fazîleti ,*Gençlere Dînî Bilgiler. *Türklük Gurûr ve Şuûru.*Aklın Sesi veya Sağlıklı Çözüm. *Yayınlanmayan Mülâkaat veya Bâb-ı Âlî’den Hâtıralar. *Unutamadıklarım. *İki Millî Mürşîd. *Azrâil’e Meydan Okuyan İki Türk. *Millî Varlık ve Bekaamızın İki Temel Direği. *Ne Çabuk Unuttunuz. *Yûnus Emre ve Deyişleri (7 cild. Bu eser henüz yayanlınmamıştır.) 
Tercümeler:
*Hak Yolcusunun Düstûrları (Ahmed Er Rufâî). *Gavs-ı Âzam Seyyid Abdülkadir Geylânî’nin Sohbetleri (Abdülkadir Geylânî). *Gafletten Kurtuluş - 2 Cild (Ebülleys Semerkandî).*Müzekkin Nüfus  (Eşrefoğlu Rûmî’den sâdeleşdirme).*İlâhî Nizâm (Gazâlî).*İlâhî Ahlâk (Gazâlî).*Kırk Esas (Gazâlî). *Âbidler Yolu (Gazâlî). *Ârifler Yolu (Gazâlî). *Ey Oğul (Gazâlî). *Ledün Risâlesi (Gazâlî). *Nûr Kandili (Gazâlî). *Va’z Risâlesi (Gazâlî). *Mukaddes Merdivenler (Gazâlî). *Kıstâs-ı Müstakîm (Gazâlî). *Kavâidü’l-akaaid (Gazâlî)
OSMANLICA EĞİTİM VE KÜLTÜR DERGİSİ
Osmanlıca yalnızca üniversitelerin sosyal bilimler bölümünde öğretilen bir dil olmaktan çıkıyor. Günümüz Türkçesiyle kıyaslanamayacak zenginlikte kelime ve mefhumlar içeren Osmanlıcayı gerek bazı liselerde seçmeli olarak, gerekse kurslar aracılığıyla öğrenmek mümkün. Geçen ay ilk sayısı yayınlanan Osmanlıca Eğitim ve Kültür Dergisi ise dil okulu görevini üstlenerek bir ilki gerçekleştiriyor. Dergi, Osmanlıcayı hiç bilmeyenlerden bu dile vakıf olanlara kadar geniş bir okur kitlesine sesleniyor. Üç ana bölümden oluşan derginin ilk bölümünde okuma ve anlamayı kolaylaştıracak ipuçları ve alıştırmalar var. İkinci bölümde okuma parçaları, şiirler, fıkralar ve ilgi çekici köşelerle pratik yapma imkânı buluyoruz. Üçüncü bölümde ise Osmanlıcada yol kat etmiş okurlar için edebî ve tarihî metinler, kitabeler ve okuma teknikleri istifademize sunulmuş. Bu sayfalar, Osmanlıca seviyeniz ne olursa olsun sizi yakalıyor ve içine çekiyor. Renkli tasarımı, rahat anlaşılır üslubuyla öğrenmeye teşvik eden dergi, 3 ayda bir programıyla yayınlanıyor.  Kadim kültür hazinemizin kapılarını açan, edebiyatımızın ve sanatımızın temellerini besleyen Osmanlıcayı öğretme gayesiyle yola çıkan Osmanlıca Eğitim ve Kültür Dergisi, bir boşluğu dolduracak ve önemli hizmetler gerçekleştirecek bir süreli yayındır.  
ÇAMLICA YAYINEVİ: İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Eski Turgut Özal Caddesi. Nu: 40/1 Kat: 3 Başakşehir, İstanbul. 
Telefon: Tel: 0.212.671 51 80 Eposta: [email protected]  //  www.osmanlicadergi.com  
BURSA’DA TARİKATLAR VE TEKKELER
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir isimli kitabının Bursa bahsine Evliya Çelebi’den naklen Bursa’nın ‘ruhaniyetli bir şehir’ olduğunu söyleyerek başlaması boşuna değil! Cumhuriyet öncesinde Bursa’da yaklaşık 40 tarikatın faaliyette olduğunu söylersek Tanpınar’a hak verirsiniz. s Bu ruhaniyetli şehrin tarikat ve tekke dünyasının adeta envanteri diyebileceğimiz bir çalışma, sahanın üstadlarından Prof. Dr. Mustafa Kara tarafından, ‘Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler’ isimli kitap olarak kültür dünyamıza kazandırıldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 2012 yılında bastırılan kitap 720 sayfa.    
Anadolu’ya girişiyle başlayan seyr ü seferde, bazen Bursa’da bir dergâhta misafir oluyoruz, bazen bir dervişin kitaplarının satır aralarında dolanıyoruz, bâzen de ‘Ya Hazret-i Mevlana’ levhası ile kendimizden geçiyoruz. Buhara, Kahire, Bosna üçgeninin ortasında olan Bursa’nın manevî dünyasına giren; ayrıca Fırat, Nil ve Tuna’nın ikliminde dolaşan bu kitapta ‘Farklı tarikatlara mensup gönül erlerinin çalışmalarıyla kurulan tekkelerde neler yapılmış, neler hissedilmiş, hangi şahsiyetlerin yetişmesine zemin hazırlanmış, hangi eserler kaleme alınmış?’ gibi pek çok sorunun cevabını yetkin bir kalemden bulmak mümkündür. Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’nın tasavvuf dünyasındaki dervişler, fikirler, eserler, zihniyetler ve tartışmalar kitabın ele aldığı başlıca konulardır. 
BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ: Atatürk Caddesi Uçak Sokağı Nu 1 Bursa (16020) 
Telefon: 0.224-444 16 00 / 153 Belgegeçer: 0.224-220 18 99 e-posta: [email protected]  www.bursa.bel.tr  
DUA VE ZİKİR: 
İmam-ı Gazâlî, yaşadığı döneme ait yazdığı kitapları ve fikirleriyle damgasını vurmuş bir din âlimidir. Gazâlî’nin eserleri günümüzde de değerlerini korumakta, en çok okunan ve başvurulan İslamî temel kaynak eserler arasında yer almaktadır. İmam-ı Gazâlî’nin en büyük eseri olan İhyâ’u Ulûm’id-din, İslam dünyasında son derece önemli ve müstesna bir değere sahiptir. Her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur. 
Bu rehber nitelikli büyük eseri, Çelik Yayınevi, şimdi yepyeni bir formatla okuyucuya sunuyor. İçinde yer alan konuların her biri, eserin orjinal anlatımı bozulmadan, akıcı ve duru bir dil kullanılarak sâdeleştirilerek, başlı başına birer kitap hâline getirildi. ‘Dua ve Zikir’ isimli kitap böylece oluştu.  
ÇELİK YAYINEVİ: Ticarethâne Sokağı Nu: 19/A Sultanahmet, Fatih 34110 İstanbul. 
Telefon: 0.212-511 28 11 Belgegeçer: 0.212-511 28 12 e-posta: [email protected]  www.celikyayinlari.com  
BÜYÜK KAZAK GÖÇÜ
Osman henüz on dört yaşında olmasına rağmen, babasının Dokuz Dişli Tarak Vadisi’ndeki çadırlarına, sadece mevsimlik bir çete mensubu olarak değil, aynı zamanda zamanın en meşhur gerilla reisinin halefi olarak geri döndü. 
Böke Batur’un on sekiz aylık eğitimi esnasında, dörtnala at koşturmayı, tüfek atmayı ve atını üst gövdesi ve bacaklarıyla uysallaştırıp dizginlerken, silâh doldur-boşalt uygulamasını öğrenmiş idi. Geri çekilme işareti verildikten sonra, dörtnala koştururken, takipçilerine ateş etmek için eğerleri içinde tam açıyla dönüp durabiliyordu.
BİLGEOĞUZ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64  e-posta: [email protected]  www.bilgeoguz.com.tr  
RÜYADAN İMPARATORLUĞA OSMANLI
Osman Bey’in gelecekle ilgili görüşünün gerçekleşmesi, zamanla çöküntüye uğraması ve Birinci Dünya Savaşı’nın muharebe alanlarında yok olması, modern dünyanın kavranması için temel önemde, gerçekten dramatik bir destandır. 
Caroline Finkel, kuruluşundan 1923’e kadar Osmanlı tarihini, Osmanlı arşivleri yanında Osmanlı’nın hükmettiği topraklardaki devletlerin de arşivlerinde çalışarak meydana getirdiği eseri ile okuyucuya sunuyor. Osmanlı’nın 622 yıllık tarihini detaylarıyla anlatan 622 sayfalık eser, İngiltere ve Amerika’da yayınlandıktan sonra Türkiye’de de ciltli olarak okuyucuya sunuldu. 
TİMAŞ YAYINLARI: Alayköşkü Caddesi Nu: 11 Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0.212-511 24 24 Belgegeçer: 0.212-512 40 00 e-posta: [email protected] /  www.timas.com.tr
KISA KISA... KISA KISA...
1- DEDEKORKUT KİTABI: (35. Baskı) Prof. Dr. Muharrem Ergin
Boğaziçi Yayınları: Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan Caddesi, Nu: 12 Ortaklar Han Kat: 1 Cağaloğlu, İstanbul
Telefon: 0.212-520 70 76 Belgegeçer: 0.212-526 09 77 
www.bogaziciyayinlari.com.tr  e-posta: [email protected]  
2- KIYAMET VAKTİNİ GÖSTEREN SAAT: Devrim Kondakcı. Arkadaş Kitap. 
Telefon: 0.312-396 01 11 e-posta: [email protected]  //  www.arkadas.com.tr    
3- TASAVVUFUN ANA ESASLARI: İzzeddin Mahmud bin Ali Kâşânî Natanzi. Kurtuba Kitap. 
Birinci Bayındır Sokağı Nu: 15/23 Kızılay, Ankara. Telefon: 0.312-430 60 68  e-posta: [email protected]  
4- EDEBİYATTA ÜSLUP VE PROBLEMLERİ: Prof. Dr. Şerif Aktaş. Akçağ Yayınları. 
Telefon: 0.312-432 17 98 e-posta: [email protected]
5- DOĞU KARADENİZ ARAŞTIRMALARI: Ayhan Yüksel. Kitabevi Yayınları / Mehmet Varış: Alemdar Mahallesi Çatalçeşme Sokağı Nu: 46/A Cağaloğlu – İstanbul 
Telefon: 0 212-511 21 43 Belgegeçer: 0.212-513 77 26 e-posta: [email protected] / www.kitabevi.com.tr