Levent’te bir alışveriş merkezi. Olur ya, bir dönem maddi yönden zor bir dönem geçirmiş… Sonuçta yıllardır bir ekonomik kriz döneminden geçiyoruz. Ben de bu AVM’ye uzun zamandır gitmiyordum. Oğlum Ata artık 9 yaşında. Burada bulunan bir aikido merkezine yazdırdım. Aikido hocası Ahmet bey daha önce kızım Güneş’i de çalıştırmıştı. Çok faydasını görmüştük. Kızım barışçıl ve güler yüzlü tavırlarıyla okulun sevilen öğrencilerinden biri haline geldi. Şimdi sıra kardeşinde dedik ve aynı kursa yazdırdık.

Çocuk ders alırken mecbur siz de AVM’de beklemek ve vakit geçirmek durumunda kalıyorsunuz. Önce bir sanat galerisi çekti dikkatimi. Girdim içeri. İçeride Burhan Doğançay resimleri, İstanbul manzara resimleri. Hele bir resim ki, kendinizi Ortaköy sahilinde gibi hissediyorsunuz. Naturmort’lar, portreler daha neler ve var neler… Sanat galerisinin yetkilisi Abbas bey’le ortak bir dostumuzun olduğu çıktı ortaya. Dünya küçük sonuçta. Arayıp eski bir cemiyet muhabiri olan arkadaşıma selamını ilettim. Bu magazin sektörü zor bir sektör. Adeta cadı kazanı. İçine gireni öğütüyor. Herkesi birbirine kırgın hale getiriyor. Dost, hemşehri, hatta kardeş bile dinlemiyor.

Yazımızın başında belirttiğim gibi bir ekonomik kriz döneminden geçiyoruz. Abbas bey de, eski galericiliğin kalmadığından yakındı. Ben de sahibi olduğum sahaf dükkanımda yorgun yıllarımı düşlüyorum dedim. Öyle ya, yiğidi öldür hakkını yeme. Bir dönem magazin sektörü de altın çağını yaşamıştı. Örneğin Kanal D’de çalıştığım Canlı Canlı programı her hafta en az ilk 5’e girerdi. Günümüz magazin programları ise ilk 50’ye girmeyi amaçlıyor.

Oğlumla son gittiğimizde aikido kursunun alt katında bir de satranç kursunun olduğunu keşfettim. Ben çocukluğumda o kadar çok severdim ki satrancı. Tek başına oynadığım bile olurdu. Bir siyah olur, bir beyaz olur, kendi kendime rakip olurdum satrançta. Daha 5 yaşında, ablama karşı satranç oynardım. İyi de mücadele ederdim. İlkokuldayken düzenlenen turnuvada okul üçüncüsü olmuştum. Oğlum da satranca meraklı. Uzun zamandır okulda eğitim görüyor. Dernek kapsamında düzenlenen ve turnuvaların da gerçekleşeceği bu kursa da oğlumla bayram sonrası gitmeye devam edeceğim. Hem yaşa uygun bir grup olursa ben de ders alırım. Belli mi olur.

Evet, önemli olan düşmek değil. Düşünce kalkmasını bilmek. Bu AVM belli ki, yaşadıklarından ders çıkarmış. Zaten hangimiz bu hayatı dört dörtlük yaşadık ki? Yaşasak bile, kaçımız sunduğumuz maddi – manevi hizmetlerin, ikramların karşılığını gördük? Önemli olan, yaşadığımız hayatı sadece madde hayatı değil, mana anlamını da kavrayabilmek. Öyleyse bu haftaki yazımızı Yunus Emre ve Şems-i Tebrizi ile birlikte mana aleminin üç efendisinden biri olan Hazreti Mevlana’dan bir dizeyle bitirelim.

“Yolun başında üzdüler diye üzülme;

Yolun sonunda hesap soracak Allah var!”

Haftaya bir sonraki yazımda daha sizlerle yine Önce Vatan Gazetesi’nde görüşmek dileğiyle!  Sevgiyle kalın…