Erol Güngör’ün Kelami Sahada Estetik Yapı Organizasyonu, Şahıslar Arası İhtilafın Çözümünde Lisanın Rolü, Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, Ahlak Psikolojisi ve Sosyal Ahlak, İslam’ın Bugünkü Meseleleri, Dünden Bugünden (Tarih- Kültür- Milliyetçilik), İslam Tasavvufunun Meseleleri, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Tarihte Türkler, Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri ile Sosyal Meseleler ve Aydınlar isimli eserleri Ötüken yayınları tarafından yayınlanmıştır. Ayrıca David Krech, Kenneth Boulding, Whitman Rostow, John Nef, Paul Hazard, Raymond Aron, Dylan Thomas ve S.Kierkegaard gibi Avrupa ve Amerikalı ciddi fikir adamlarından da tercümeler yapmıştır. Bunlardan Yirminci Asrın Manası isimli eserin yazarı Kenneth Boulding; Erol Güngör için, ‘altın beyinli adam’ ifadesini kullanmaktadır. Fikirleriyle ilgili olarak Üniversitelerde on üç adet yüksek lisans tezi hazırlanmış, beş kitap ve yüzlerce makale yayınlanmıştır. Ortadoğu, Ayrıntılı Haber, Millet ve Kemal UZAN’nın sahibi olduğu Yeni İstanbul gazetelerinde kaleme aldığı 900 makalesi ile çeşitli dergilerde yazdığı yazıları henüz kitap haline getirilmemiştir.
Erol Güngör’ün, fikirlerine en çok müracaat ettiği düşünür Ziya Gökalp’tir. Erol Güngör; İttihat ve Terakki Partisi ile 1920’lerde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ideologu olan ve 1924 yılında vefat eden, Ziya Gökalp’in şu özelliklerini vurgulamaktadır:
a-)Sistemli Türk Milliyetçiliğinin kurucusu ve isim babası, 
b-)Kültür ve medeniyet ayrımını ciddi olarak ilk defa ele alan düşünürümüz,
c-)İttihat Terakkinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ideologu,
d-)Türkiye’de sosyolojinin kurucusu ve sosyoloji tarihimizdeki yeri eserlerini de aşan birisi,
e-)Siyasetle ilim arasındaki hassas dengenin en mükemmel örneği,
f-)Hiçbir mevkii ve makam düşünmeden doğru bildikleri konusunda iktidarı uyarmayı vazife bilen düşünce adamlarının en mükemmel örneği,
h-)Türk tarihini yanlış yorumlayanların en kaliteli örneği,
ı-)Yirminci asrın en büyük Türk mütefekkiri...
Son iki yüz senedir temel problemi Batılılaşma olan Türkiye’nin, özellikle yirminci asırdaki alt sorunları da genellikle aynı kalmıştır. Ziya Gökalp bu meselelere yirminci asrın başındaki bilgilerle çözümler üretmeye çalışırken; Erol Güngör’de ondan elli -atmış yıl sonraki bilgilerle çözümler getirmeye çalışmıştır. Fikirlerini oluştururken de, Ziya Gökalp düşüncesinden çok fazla etkilenmiştir. 
Güngör’e göre; “Türkiye’de Batılılaşama hareketleri sonunda münevver tabaka Türk Kültürü’ne büyük ölçüde yabancı kalmış; hakiki bir kültür yaratarak bunu milletin bütün tabakalarına da yaymayı başaramamıştır.” O, Türkiye deneyimine dayanarak şu önemli tespit ve ikazı yapmaktadır: “İstilacı kuvvetin elbirliği ile kovulmasından sonraki reorganizasyon hareketi genellikle milliyetçi bir karakter taşır. Fakat bu gibi hallerde ‘milliyetçilikle modernizmi’ bir arada yürütmek zorunluluğu yüzünden ortaya çıkan güçlükler her iki sahada da feci başarısızlıklara yol açabilir.”
Erol Güngör ele aldığı konuların hepsini Türk milliyetçiliği zaviyesinden değerlendirmeye çalışmıştır. Türk solunu tahlil ve tenkit ederken de asıl meselesinin Türk Milliyetçiliği olduğunu kolayca fark edebiliriz. Birçok yazısından da anladığımız kadarıyla ona göre, Türk Milliyetçiliği için en önemli engel Türk soludur. Sol, bu açıdan önemlidir. Çünkü “asıl dava Milliyetçilik davasıdır.” “Türk olan herkes de milliyetçi değildir.” Bu çerçevede Erol Güngör, Türk Milliyetçisinin Mukaddes vazifesini de;“ Biz Türk Kültürünü yeniden kurmak mecburiyetindeyiz. Bu yolda kaybedilebilecek bir saniyemiz bile yoktur. Türk kültüründe açılan yaralar bu memlekette milli birliği bozacak derecede ağır olmuştur, gittikçe de ağırlaşmaktadır. Bu tahribatın neticesinde Türkiye’de birbirine yabancı, birbirine rakip, birbirine düşman zümreler doğmuştur. Bu zümreler birinin saadeti, öbürünün felaketi; birinin kahramanı, öbürünün haini; birinin mültecisi, öbürünün şarlatanı halinde idrak edilmektedir. Bu zümrelerin sadece inanç ve idealleri değil, dilleri de birbirinden ayrıdır. Türk Milliyetçisi işte bu vahim ayrılıkları ortadan kaldırmak ve herkesi ortak bir milli kültür etrafında birleştirmek gibi mukaddes bir vazife almıştır.” sözleriyle ifade etmektedir.
Prof. Dr. Ümit MERİÇ, Erol GÜNGÖR’ü; “Bizim neslin ülke ve dünya çapında karşılaştığı birçok meseleyi o kadar güzel vaz etmiş, o kadar güzel tahlil etmiştir ki; adeta bizim neslin o konularda yazı yazmasını gereksiz kılmıştır. Erol Güngör’ün birçok yazısının altına imza atmış olmayı isterdim.   Sistem dışı birisi olan Erol Güngör gibi bir şuur, bir daha Türkiye’ye az gelir.” şeklinde değerlendirmektedir. 
Erol GÜNGÖR’ün yaşadığı dönemde gündeme getirdiği konuların önemli kısmı, Türkiye Cumhuriyeti’nde halen aktüelliğini korumaya devam etmektedir. Onun tarihimizi bütünlüğü içerisinde ele alması, görüşlerindeki iç tutarlılığı ve bakış açısının orijinalliği, Türk sosyolojisinde, tarih ve sosyolojiyi buluşturan öncü olması ona Bu Ülke’nin düşünce hayatında ki bugünkü yerini kazandırmıştır.