Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta CHP,  türbana onay vermesiyle, başta Kılıçdaroğlu olmakla beraber çok mutlu oldular. Öyle ki mutluluk, AKP’yi bozguna uğrattıklarını düşünerek sarhoşluğa bile dönüştü. Ve bu mutluluk sarhoşluğuyla da oldukça hareketli bir hafta geçirdiler.
Önce Sarıgül, büyük bir törenle makamında ziyaret edildi. Önceden hazırlanmış hazır kıta Sarıgül fanatikleri,  sloganlar atarak mutluluklarını beyan ettiler. Sonra baş başa yapılan kahvaltı… 
Ve Adnan keskin mimarlığında CHP, Sarıgül’ e devredilmiş oldu. 
Arkasından beyefendinin,  partiye katılım rozetinin takılması törenini izledik.
Törende dikkatimi çeken birkaç şey oldu. Çoktandır görmeyi unuttuğumuz, yan yana duran Atatürk ve lider resimlerindeki ebat farklılığı… Bildiğim, saygı nedeniyle daima liderin resmi, Atamızın resminden küçük olması gerekmesiydi. Bu törende buna dikkat edilmiş, Kılıçdaroğlu’nun resminin ebatları küçültülmüştü. Bu hoştu.
Tören kürsüsünde, CHP kurmaylarından kimsenin olmayışı da dikkat çekiciydi tabi.
Sağa, sola öpücükler gönderen Sarıgül, işaretlerle resmen liderini (şimdilik tabi) yönlendiriyordu. Rozet takma zamanı, kuş uçurma zamanı, kendi kurmaylarının yanına gelmesinin zamanı, hep birlikte ellerin havaya kaldırılması zamanı gibi…
Ben Kılıçdaroğlu’nu hep rahmetli Erdal İnönü’ye benzetmişimdir. Efendiliği, dürüstlüğü, hırsının ve egosunun yok denilecek kadar az olması ve politikacı entrikalarından yoksunluğu gibi. Tersi olsaydı,  göz göre göre koltuğunu, liderliğini belki de gelecekteki başbakanlığını tehlikeye atar mıydı? Şahsı adına ciddi bir risk aldığını düşünüyorum.
Ya Sarıgül? Bu kişi yolsuzluk gerekçesiyle partiden ihraç edildiyse şimdi masumluğu mu anlaşıldı? Yok deliller halen yolsuzluğa bulaştığını anlatıyor ve kanıtlıyorsa, nasıl böyle bir kişi partiye geri alınarak, aday gösterilecek? Bence Kılıçdaroğlu’nun bu konuda üyelerine, oy talep ettiği insanlara bir açıklama yapması gerekmektedir.
Her ne kadar resmi açıklama yapılmasa da, belli ki İstanbul için aday gösterilecek. Ancak Sarıgül’ün konuşmalarını dinlediğimde, bir partiliden çok, bağımsız hatta ideolojisi olmayan biri gibi cümleler kurmakta. 
Cemaate yakınlığıyla bilinen Sarıgül, her kesime, Allah-Muhammed diyerek mavi boncuk dağıtmakta. Ha hakkını da vermem lazım, tam bir politikacı. 
Hırslı ve egosu şişkin, tıpkı Erdoğan gibi; biat kültürünü benimseyen, adının çığlık çığlığa dile getirilmesinden son derece haz alan bir adam.
Acaba diyorum, İstanbul belediye başkanlığından sonra, bir de genel başkan olursa, Erdoğan sopasını saklar mı? Hani derler ya, ‘Deli deliyi görünce sopasını saklarmış.’
Bir de çok merak ettiğim bir konu daha var. Vali Mutlu’yla anlaşırlar mı? Kanka olurlar mı acaba? Göreceğiz bakalım. Ancak net bildiğim, CHP kan kaybedebilir. Yani yeni CHP den sonra, yeni yeni CHP olabilir.
Bu arada güleyim mi, ağlayayım mı yoksa gene saçımı başımı mı yolayım diye düşündüren haber. Hani Adana”da yürüyen cephanelik bulundu ya, hani uyuşturucu yakalayacağız diye baskın yapan işgüzar vali var ya? Demiş ki; ‘Yakaladıklarımız roket atar değil, havan topuna benziyormuş.’ Ya hu bu memlekette hiç mi uzman yok?
Bu haftanın manşet iki olayı var. Donanma komutanlarının tutuklanmasından sonra, memlekete hayırlı bir iş yapma düşüncesiyle, Bilal oğlumuz filosuna 6. sını da eklemiş. Hayırlı olsun demek düşüyor bana. 
2. ve en önemlisi, binler, milyonlar hep bir ağızdan yasaklamalara inat, Atatürk’ün huzurunda andımızı okudu.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.