Ortadoğu kan gölü. Uzakdoğu’da da Doğu Türkistan… 
Ölüm kokuyor her bir yan. Çocuklar öldürülüyor. Sivil halkın üzerine bombalar yağıyor. Savaşın içine doğan, yarınsız bebekler var.
PKK çekilmek yerine, daha da gücünü arttırıyor. Yolları kesip, kimlik kontrolleri yapıyor. Çocuklar dağa kaçırılıyor. Anneler halen ağlıyor…
İşid; insanların boğazını kesiyor. Toplu katliamlar yapıyor. İstanbul’un göbeğinde kamp kurup, cihat yeminleri ediyor. Rahatça ilçelerimizde, amblemlerini asıp, faaliyet gösterebiliyor. 
Liderleri elini kolunu sallayarak,  ülkemize girip, çıkabiliyor. Hatta hatıra resimleri dahi çektiriyor. 
“Sıra İstanbul’da” diyor. Sonrada, “Türkiye…” 
İktidar, halen bu kanlı örgütün elinde tuttuğu rehineleri geri alamıyor.
El-kaide teröristleri, Türkiye üzerinden Suriye’ye rahatça geçebiliyor.
Özgür Suriye ordusuyla, Esat’a karşı müttefikiz… ÖSO öldürdüğü insanların ciğerlerini çıkarıp, yiyor.
Filistin, İsrail’e kendi topraklarını sattı. 
Peki Türkiye? Şimdiye kadar kaç dönüm arazi, kaç banka, kaç KİT İsrail’e sattı?
Malatya Kürecik Üssü’nde, kaç İsrail askeri var?  
Ülkemiz ciddi bir oyunun içinde. Öyle ki bizlerin aklı, hayali alamayacak kadar ciddi bir oyun. Her gün onlarca Türk genci, bu terör örgütlerine katılmakta… Evlatları kandırılan anneler halen ağlıyor.
Savaş ve terörizm her an kapımızı çalabilir. 
Milli gelirimiz yok denecek kadar azaldı. Köprüler, yollar, körfezler ve şimdi de ülkemizin suyu… Satılmayan, özelleştirilmeyen neredeyse hiçbir kaynağımız kalmadı. 
Üretim yok. Tarım ve hayvancılık bitirildi. Köylü yok oldu. Köyler birer mahalleye dönüştürüldü. Kişi başına milli gelir yerine yüklü bir milli borç düşmekte. 
Yoksulluk, açlık, susuzluk her an kapımızı çalabilir.
Ülke bölünme tehlikesinin eşiğinde. 
Kışkırtılan mezhep çatışması her an bir iç savaşa dönüşebilir.
Ve biz kadınlar, değil kahkahayla gülmek belki de sokağa, işe dahi yakın bir gelecekte gidemeyeceğiz. Dışarı çıkabilsek bile, kocalarımızın arkasından tıpış, tıpış yürüyen birer kaşık düşmanı, eli hamurlu sadece anne, sadece eş olacağız. 
Bunlar; her birimizi, kocasını aldatan, ahlak yoksunu, bulduğu direğe tırmanan sapkın olarak gören zihniyetin bize vaat ettikleridir. 
Bütün bu iç karartıcı saydıklarımı görmek için kahin olmaya hiç gerek yok. Çünkü ülkemiz tehlike altındadır. 
Çünkü perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir.