Araştırmacı Yazar Av. HABİB HÜRMÜZLLÜ Anlatıyor:

KERKÜK PETROLLERİ ve IRAK TÜRKLERİ 

(İKİNCİ VE SON BÖLÜM)

Oğuz Çetinoğlu: Irak’ta, 14 Temmuz 1958 tarihinde Krallık yönetimi sona erdi, cumhuriyet dönemi başladı. Cumhuriyet döneminde Türkmenler huzurlu olabildiler mi? 

Av. Habib Hürmüzlü: General Abdülkerim Kasım'ın başkanlığında Kraliyet rejimine karşı kanlı bir askeri darbe gerçekleşti, kral ve ailesi katledildi ve akabinde Irak'ta Cumhuriyet ilan edildi. Yeni rejim Irak Anayasası'nı iptal edip, yerine bir ‘Geçici Anayasa’ ilan etti. Geçici Anayasanın 9. Maddesinde ‘Arapça ve Kürtçe Irak'ta resmi dillerdir.’ Hükmünün yer alması zaten özerklik peşinde olan Kürt gruplarını daha da cesaretlendirdi. Kürt grupları o zamandan beri kendilerine büyük ekonomik güç sağlayabilen Kerkük Petrollerinin peşinde idiler ve bu yüzden Türkmen şehri Kerkük'ün demografik yapısını değiştirmek ve Kerkük'ü bir Kürt şehri haline getirmek için her yola başvurmakta idiler. Kürt siyasi gruplarının o tarihte Irak'ta egemen olan Komünist Partisi ve yandaşlarıyla işbirliği yaparak 1959 Kerkük Katliamını gerçekleştirdiler. Katliamın asıl maksadı Kerkük'te Türkmenleri sindirmek, göçe zorlamak ve Kerkük'ü ele geçirmek için zemin hazırlamaktı. Devlet ise petrol sahalarını elden çıkarmamak için defalarca direnişe geçen ve isyan hareketlerine başvuran Kürt gruplarına karşı askerî harekât gerçekleştirdi. Kerkük şehri ve topraklarında barındırdığı petrol, devletle Kürt grupları arasında sürekli çatışma sebebi olmuştur.

Çetinoğlu: Kürtler maksatlarına ulaşabildiler mi?

Av. Hürmüzlü: Devlet, 21 Mart 1970 tarihinde bir kanun çıkararak Kürtlere özerklik hakkı tanıdı. Kanun; Erbil, Süleymaniye ve Duhok vilayetlerini kapsıyordu. Mesut Barzani'nin babası Molla Mustafa Barzani'nin liderliğindeki siyasi hareket ise, Kerkük'ü de istiyordu. Ülkeye hâkim olan Baas Rejimi Kerkük'ün içerdiği petrol yüzünden buna yanaşmayınca, yıllar süren isyan hareketi yeniden başladı. Baas Rejimi Kürtlerin bu aşırı taleplerine karşı şehrin asıl sahibi olan Türkmenleri destekleyip güçlendirmek yerine, Kerkük'ü Araplaştırmaya kalkıştı. Arapların Türkmen bölgelerine yerleşmesi teşvik edildi. Devlet Irak petrollerini devletleştirme kararını alınca 1976 yılında Kerkük şehrinin adını da ‘Al- Tamim’ olarak değiştirdi. Türkmenlere karşı uygulanan asimilasyon hareketi o tarihten itibaren daha da hız kazandı.

Çetinoğlu: Saddam Hüseyin yönetiminde ve ABD işgali döneminde durum nasıldı?

Av. Hürmüzlü: 1990 yılında Saddam'ın Kuveyt'i işgal etme macerası hüsranla sonuçlanınca Kuzeyde ve güneyde rejime karşı direniş hareketi patlak verdi ve bu yüzden Irak ordusu ve Baas Yönetimi birkaç gün için Kerkük'ü terk etmek mecburiyetinde kaldı. Kürt peşmergeler Kerkük'e girdi. Kısa bir süre için de olsa peşmergeler Kerkük'ü işgal etme provası yaptılar. 10 Nisan 2003 tarihinde ise ABD ve Çok Uluslu Güçler Bağdat'ı alıp Saddam rejimine son verince Kerkük yeniden peşmerge akınına ve akabinde de ABD güçlerinin işgaline uğradı.

ABD'nin Irak'ı işgal etmesinin başta gelen nedeni, Irak'ta bulunan muazzam petrol rezervlerinden yararlanmaktır. Irak, kanıtlanmış yaklaşık 112 milyar varil petrol rezerviyle dünyanın ikinci büyük petrol rezervine sâhiptir. Bu da dünya petrol yataklarının % 1'ini oluşturmaktadır. Mısırlı yazar Mustafa Emin, Iraklı araştırmacı Eşvak Abbas'tan naklen, konuyla ilgili şu bilgileri vermektedir: 

Irak petrolünü üstün kılan faktör, 3 milyon varil ile 5 milyon varil arasında oynayan günlük ortalama üretim özelliğiyle OPEC örgütünün hesaplarına göre ömrü 88 yıl olan Suudi Arabistan petrolü, 132 yıl olan Kuveyt petrolü ve 135 yıl olan Birleşik Arap Emirliği petrolünün ömrünü aşmış olmasıdır.’

İşgal güçleri 8 Mart 2004 tarihinde ‘Geçici Dönem için Irak'ı Yönetme Kanunu’ adı altında bir kanun çıkardı.  Kanuna göre Arapça ve Kürtçe'yi Irak'ın resmi dili olarak kabul etti ve 19 Mart 2003 tarihinde, Duhok, Erbil, Süleymaniye, Kerkük, Diyala ve Neyneva vilayetlerindeki sözde ‘Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ tarafından yönetilen araziler üzerinde egemen olan bu hükümeti tanıdı. Türkmenlere ise göstermelik ve pratikte uygulanamayan bazı haklar tanındı. ABD işgal gücü, Kürt gruplarının Kerkük ve Türkmen bölgelerini Kürtleştirme çabalarına göz yummakta ve hatta yardımcı olmaktadır. Kerkük'e zorla bir Kürt Vali atanmış, bütün devlet dairelerinin yönetimini iki Kürt partisinin (KDP ve KYB) atadığı Kürtlere teslim edilmiştir. Böylelikle ABD, Kerkük'ü ve Kerkük petrollerini sözde Kürdistan bölgesine peşkeş çekmek için gerekli hukukî zemini hazırlamıştır.

Çetinoğlu: Anayasa’daki hükümlerden söz eder misiniz?

Av. Hürmüzlü: Anayasanın 140. maddesine göre ihtilaflı bölge olarak tanımlanan Kerkük'te 2007 yılı sonuna kadar 3 aşamalı icraatın yapılması hükme bağlanmıştır. Bunlar; normalleştirme, sayım ve referandum'dan oluşmaktadır. Kürt gruplarının normalleştirmeden anladıkları, Saddam rejimi zamanında Kerkük'e yerleştirilen Arapları Kerkük'ten çıkarmak ve 2003'ten sonra Kerkük'e akın eden yaklaşık 600.000 Kürt'e ilaveten birkaç yüz bin Kürt'ü daha Kerkük'e yerleştirmektir. Oysa ki gerçek normalleştirme sadece Saddam rejimi tarafından Kerkük'ten göç ettirilen ve sayıları 12.000’i geçmeyen asıl Kerküklü Kürtlerin geri dönmeleri ve eski rejim tarafından mal ve mülkleri gasp edilen insanlara mülklerinin iade edilmesi şeklinde olması gerekir. Gasp edilen mülklerin % 95'i Türkmenlere aittir ve bu yüzden Kerkük'teki ilgili mahkemelerde Türkmenler tarafın¬dan 35.000'in üzerinde dava açılmıştır. Ancak bu davaların ele alınıp sonuçlandırılması sürekli engellenmiş ve bu yüzden davalardan sadece birkaç yüzü karara bağlanmıştır. Normalleştirme için belirlenen süre bitmiş olduğu için, bu şartlar altında ikinci ve (sayım) ve üçüncü aşamalara (referandum) geçmek abesle iştigal demek olur. Kaldı ki Kürt grupların Kerkük'ün yönetim ve asayişi ile ilgili bütün görevlere hâkim olurken ve Kürt peşmergeleri Kerkük'ü ele geçirmiş iken sağlıklı ve dürüst bir sayım yapılması ve akabinde referandumun uygulanması mümkün değildir.

Çetinoğlu: Irak petrolleri ile ilgili kanunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Av. Hürmüzlü: Irak Parlamentosu'nda görüşülecek olan Petrol Kanun Tasarısı hem Kerkük'ü hem de Kerkük petrollerini sözde Kürdistan federe bölgesine ilhak edilebilmesi için zemin hazırlamaktadır. Anayasanın petrolle ilgili maddeleri sadece hali hazırda üretilmekte olan petrol sahalarının yönetimini Irak Merkezî otoritesine bağlamaktadır. Bu da demektir ki; ileride keşfedilecek olan petrol rezervleri, federe bölge yönetimine bırakılacaktır. İşte Kürt gruplarının Kerkük'ü ele geçirme hırslarının altında mevcut ve sonradan çıkartılacak olan Kerkük petrollerinin üzerine konmak hevesi yatmaktadır..

Çetinoğlu: Sonuç kapsamında bir genel değerlendirmenizle görüşmemizi bitirebilir miyiz?

Av. Hürmüzlü: Her yönüyle bir Türkmen şehri olan Kerkük'ün demografik yapısı petrol hesapları yüzünden zorla değiştirilip Kürtleştiriliyor. Aynı hesaplar yüzünden Kerkük’ün Kürt bölgesine ilhakına zemin hazırlanıyor.

Bölgede 1400 yıllık Türkmen varlığı ve hâkimiyeti artık ciddî tehdit altında kalmaya mahkûm olacağa benzemektedir. Irak'ta artık tarih yeniden yazılıyor. Irak parçalanmanın eşiğinde ve Irak'ın Kuzey bölgesinde tarihte 6 devlet ve beylik kuran Türkmen halkının varlığı, ABD'nin ve Kürt gruplarının petrol hırsı yüzünden tehlikeye düşmüş durumdadır.

(BİTTİ)


PETROL HAKKINDA AZ BİLİNENLER

Petrolün Latincedeki adı; ‘Petra oleum = Taş yağı’dır.  

Türkçe açılımı ‘Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği’ olan ‘Organization of Petroleum Exporting Countries – OPEC’isimli milletlerrası organizasyonun kurucusu Venezuelalı politikacı Juan Pablo Pérez, tabiata ve dünya siyâsetine yaptığı olumsuz etkilerinden dolayı petrolü ‘şeytanın pisliği’ olarak tanımlamış ve gelecekte insanlığın büyük ıstıraplar çekmesine sebep olacağını söylemişti.

Petrol halk arasında, benzin, gazyağı, dizel - motorin, motor yağı, fuel oil gibi yalnız belirli bir yakıt olarak bilinmesine rağmen, aslında petrol kelimesi doğal halde bulunan ve yeraltından çıkarılan işlenmemiş ham petrol anlamına gelmektedir.

Petrol, hidrokarbonların karışımından meydana gelmiş olup, her zaman sâbit bir kimyevî bileşimi yoktur. Doğal akaryakıt olan ham petrol, bulunduğu memleketlere göre değişen bileşimler gösterir. Mesela; Amerika'da özellikle Pensilvanya bölgesinde çıkarılan petroller genellikle hidrokarbon sınıfından olan bileşikleri, Rusya petrolleri, kötü kokulu naften sınıfından bileşikleri; Romanya petrolleri ise bu ikisinin bir karışımını içerir.

Çeşitli tipteki petrollerin kendine has ağırlıkları 0,80-0,96; alevlenme noktaları 15-120 °C ve ortalama ısıtma kuvvetleri 10.500 kcal/kg'dır. Ortalama elementel bileşimleri ise; karbon % 84, hidrojen % 12, oksijen % 1 olup çok az miktarda da kükürt bulunur. Teksas ve Kaliforniya petrollerinde kükürt diğerlerine oranla fazladır.

Değişik kimyasal içeriğe sahip hidrokarbonların bir araya gelerek oluşturduğu değişik kimyevi bileşimde olan çok sayıda petrol tipi bulunmaktadır (Mesela: parafin bazlı petrol, asfalt bazlı petrol gibi).

Yüz milyonlarca yıl önce, denizlerde yaşayan veya suların denizlere sürüklediği hayvan ve bitki kalıntıları oksijensiz bir ortamda, gerekli şartlar altında (ısı basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle), ham petrole benzer kerojeni meydana getirmiştir. Kerojen sonradan, yukarı tabakalara doğru göç etmesi esnasında gittikçe değişmiş ve ham petrolü meydana getirmiştir. Bu yüzden de hiçbir sahanın ham petrolü, tam olarak öteki bir sahanın ham petrolüne uymaz; muhakkak az çok farklar bulunur. Hatta bu durum, aynı bir petrol sahasında bile, çoğu zaman görülür.

OPEC: 1960 yılının Eylül ayında, Venezuelalı siyaset adamı Juan Pablo Perez’in teklifi ve Venezuela, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt katılımı ile kuruldu. Daha sonra sırasıyla Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Ekvador ve Gabon da organizasyona katıldılar.  Başlangıçta Cenevre'de olan merkezi 1965'te Viyana'ya taşındı.

kerojen: Hidrojen, karbon, aksijen, azot ve kükürt içeren iri moleküllü bileşiklerden oluşan bir karışım. ‘Yağ taşı’ olarak da bilinen petrolün organik bileşenidir. Isıtıldığında petrole benzeyen gaz ve sıvı maddelere ayrışır. Suda çözünmez. 



PETROLÜN TARİHİ

 

Bitüm her ne kadar pek eski zamanlardan beri biliniyorsa da petrolün tarihi, endüstri maddesi olarak ticarî metotla ışık yapan gaz yağının başarılı bir şekilde tasfiyesi ve petrolün sondajla aranmasıyla başlar. Bu olaylar 1838 de Fransa'da Selligue'in bitümlü şistlerden 1848 de James Young'in kömürden gazyağı elde etmeleri ve 1859 da Titusuüle de Drake tarafından ilk petrol kuyusunda ham petrol bulunması ile gerçekleşmiştir. 20. Yüzyılın başlarında otomobil henüz çok az olduğundan bu tarihe kadar geçen elli senede petrol endüstrisi ile ilgili bilgiler gazyağı ve ilkel makine yağlarından ibaret bulunmaktaydı.  Ham petrolden yalnız gazyağı çıkarılmakta ve tasfiye esnasında tebahhur edip uçan benzin gazları faydasız ve tehlikeli hatta yok edilmesi gereken sıvı olarak kabul edilmekte idi. Bununla beraber dünya petrol istihsali asrımızın başında senede 20.000.000 milyon tonu bulmuştur. Fakat dev adımlarıyla ilerleme otomobil, kamyon ve uçakların hızla gelişmesinden sonra olmuştur. 1947 senesi dünya ham petrol istihsali 420.000.000 tonu bulmuş olduğu halde ihtiyaca kâfi gelmemektedir.

35 sene evvel istihsal edilen ham petrolün %13 ü benzin olarak satılmakta iken bugün ham petrolün % 50 den fazlası benzin olarak otomobil ve tayyarelerde kullanılmaktadır. Eğer tasfiye metotları başarılı yenilikler bulmamış olsa idi ham petrol istihsalinin, belirtilen muazzam artışı bile bugünkü medeniyetin gerektirdiği akaryakıt ihtiyacını karşılamaktan çok uzak bulunacaktı. Bu yönde elde edilen en dikkate değer başarı Amerika'da Burtbn tarafından Cracking usulü tasfiyenin ticarî bir vaziyete getirilmesi olmuştur. Bu metotla tabahhur noktaları yüksek olan ham petrol müştakları ısıtılarak benzine dönüştürülüyor. bu suretle ham petrolden elde edilen benzinin nispeti arttırılıyordu. Tayyareciliğin gelişmesi yalnız benzin nispetinin artmasını değil, elde edilen benzinin yüksek oktanlı olmasını gerektirdi. İncelemeler, evvelce zararlı telâkki edilen aromatik unsurların bilâkis faydalı olduğunu gösterdi. 

Diğer taraftan petrolün keşfi hususunda mühim adımlar atılmıştır. 1859’da 21 metre derinliğindeki kuyudan petrol çıkartılırken 1947’de bitirilen 5432 metre derinliğindeki kuyudan petrol çıkartılabilmiştir. Sonraki yıllarda verimi artırıcı daha modern sistemler geliştirilmiştir.  

bitüm: Ham petrolden elde edilen malzeme. Yol kaplamasında, çatıların su geçirmemesi için yalıtım malzemesi olarak kullanılır. Briket yapımı gibi başka kullanım alanları da bulunmaktadır. 

şist: Kayalık bölgelerde ince minerallerin billurlaşması ile meydana gelen tabaka hâlinde maden. Hafif sıcaklık ve yüksek basınç altında oluşur.  

tebahhur: Herhangi bir sıvının kaynayıp buhar olma, buharlaşarak uçup gitmesi, kaybolması. 

cracking: Bir rafineride ısıtma veya katalizör ile daha düşük kaynama noktalı hidrokarbonlara ayrıştırıcı işlem. 





Av. HABİB HÜRMÜZLÜ

      1933 yılında Irak’ın Kerkük şehrinde doğdu. Türkmen Hürmüzlü ailesine mensuptur.

1954 yılında Bağdat Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1970 yılında Bağdat Üniversitesi’nde idare hukuku dalında yüksek lisans diplomasını aldı. Altı yıl Kerkük’te avukatlık yaptı, 1960-1980 yılları arasında Vakıflar ve Diyanet İşleri Bakanlığı’nda Hukuk İşleri Müdürü ve Genel Müdürü olarak görev üstlendi.

Yayın organlarında ve sivil toplum kuruluşlarındaki hizmetleri:

- Bağdat’ta El- Risaletul İslamiye Dergisi’nin 14 yıl yayın kurulu üyeliği yaptı. 

- Irak Türkmenlerinin 1960-1977 arası yayın organı olan Kardeşlik Dergisi’nin yazı işleri sekreterliğini yürüttü.

- Türk Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından 1981 yılında çıkarılan Arapça Adwa El- Enbaa Gazetesi’nin 2 yıl müddetle koordinatörlüğünü yaptı.

- Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin İzmir Şubesi’ni kurdu ve 3 yıl müddetle yönetim kurulu başkanlığını üstlendi.

- 2003 tarihinde Ankara’da kurulan Irak Araştırma Merkezi’nin başkanlığını yaptı.

- 2005 yılında Ankara’da bulunan Global Strateji Enstitüsünde basın yayın uzmanı olarak çalıştı ve enstitünün çıkarmış olduğu aylık derginin başyazarlığı görevini üstlendi.

- Halen Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) adlı kuruluşun danışmanlığını ve merkezin iki ayda bir yayınlamakta olduğu aylık Orta Doğu Analiz ve altı ayda bir defa çıkan Orta Doğu Etütleri dergilerinin başyazarlığını yürütmektedir.

Yayınlanmış eserleri:

* İktisadî Devlet Teşekkülleri Kontrolü: (Yüksek Lisans Tezi) Bağdat Üniversitesi tarafından yayınlanmıştır. Arapça

* Kerkük Türkçesi Sözlüğü: Kerkük Vakfı Yayınları. İstanbul. Türkçe.

* Irak’ta Türkmen Boy ve Oymakları Global Strateji Enstitüsü Yayınları. Ankara. Türkçe.   

* Haşim Nahit Erbil Kitabı. İzzettin Kerkük – Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları. Arapçaya tercümesi.

* Kerkük’ün Kimliği. Prof. Dr. Mahir Nakip. Kerkük Vakfı yayınları. Arapçaya tercümesi

*Irak Türkmen Türkçesi Sözlüğü (2013)

*Irak Mevzuatında Türkmenlerin Konumu adlı Arapça kitabı, Beyrut’ta basılmaktadır. 

*Türkmen Meşhurları isimli Arap diliyle yazılmış kitabı ise baskıya hazırdır. 

Makaleleri: 

* Beşir (Kerkük),  Kardeşlik (Bağdat), El- Risaletul İsalmiye (Bağdat), Türkmen (İzmir) , Kardaşlık (İstanbul), Kerkük (İstanbul), Türk Yurdu (İstanbul), Avrasya (Ankara), Kırmızı Çizgi (Ankara), global Strateji (Ankara), Orta Doğu Analiz (Ankara) dergi ve gazetelerinde Arapça ve Türkçe 

    Makaleleri yayınlanmıştır.

Av. Habib Hürmüzlü Arapça, Türkçe, İngilizce, Osmanlıca ve Azerbaycan Türkçesini bilmektedir.

Evli ve 4 çocuk babasıdır.