Yeni yılla birlikte, komşumuz Yunanistan’dan hoş olmayan haberler gelmeye başladı. Çöken ekonomilerini kurtarmak için, Nasrettin Hoca’nın çitine benzer bir çit kurmaya çalışıyorlar! 400 milyar Avro’luk Avrupa yardımı da Yunanistan’ı kurtaramadı. Daha borçlarının ilk taksitlerini ödeyemeden, borçlarının yeniden yapılandırılmasını talep ettiler Avrupalı ağalarından. Sovyetler Birliği de birçok ülkeyi demir yumruğu ile yönetirken, onları bir demir perde ağının içine hapsetme yolunu izlemişti! Sovyetler, ABD ile uzay yarışına girişirken, halkın günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecek malların ve hizmetlerin üretimini ihmal etmişti. Bu nedenle insanlarının dış ülkelere gitmesine izin vermiyordu. Baskı rejimi, zaman içinde korku imparatorluğuna dönmüştü. Afganistan’daki haksız işgallerine karşı başlatılan özgürlük direnişini kıramamış, buna karşılık kendi diktatörlükleri 1990’larda dağılmaya başlamıştı. Afganistan yenilgisini izleyen aylarda, Berlin Duvarı yıkılmıştı. Dünyada sınırlar kalkarken, global bir dünyaya doğru gidilirken, Yunanistan kendini komşularından soyutlamanın yollarını arıyor. Ekonomisinin kötü gidişine, kendince bir çözüm yolu bulmuştur! Ülkesine giren kaçak göçmenleri, ekonomisindeki çöküşün nedeni olarak görmekte ve bu nedenle Türk-Yunan kara sınırına tel örgüler çekmeye başlamaktadır. Avrupa Birliği polislerinin de yardımcı olacağı, sınır güvenliğini arttırarak, ekonomisinin düze çıkacağına inanmaktadır. Oysa Yunan Halkı, ülkelerinde açılmış bulunan iki Ziraat Bankası şubesinden kredi alabilmek için kuyruğa girmiş bulunmaktadır. Yunan Bankaları, Avro’ya yıllık %6 faiz alırken, Ziraat Bankası aynı krediyi %3’le vermekteymiş! Turizmin, ticaretin, sporun ve iletişim imkanlarının yarattığı sınırsız dünyada, Yunanlılar sınırlarına tel örgüler çekerek, eski DEMİR PERDE ülkeleri korkusunu yeniden gündemlerine taşımaktadır. Oysa korkunun ecele faydası yoktur. Ege’ye serpilmiş 2 bin adasını sanki koruma altına aldı da, bir tek Türkiye sınırı açık kalmış gibi gereksiz bir işgüzarlığa soyunmuşlar! Çeşitli ülkelerden gelip, Türkiye üzerinden veya başka yollardan Avrupa’ya geçmeye çalışan insanlar, batılı emperyalistlerin yüzyıllarca ülkelerini sömürerek aç, sefil ve umutsuz bıraktığı ülkelerin insanlarıdır. Kendilerini sırça köşklere saklayanlar, bu aç insanlardan hiçbir zaman korunamayacaklardır. Zenginlikler, tüm ülkelerde ve tüm insanlarla paylaşılmadıkça, kimse huzur ve güven içinde olamayacaktır.