Mu’tad ziyaretlerimin dışında, “CUM’A SOHBETİ,” köşesi için bir serî çalışma’da sık sık, sözü edilen “Kaptan Amca” Merhum, Emir Ahmed Kulokur’un veladet ve vefat tarihlerinin tespit ve tevsiki için, Karacaahmed Sultan Kabristanlığı’na ve bu Kabristan’da medfun, Asrımızın Sultanı, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid, Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) Efendi Hazret’lerinin huzuruna vardım. Huzurda çok kalabalık erkek ve hanım ziyaretçi vardı. Türbedar olarak vazife yapan genç bir kardeşimizin tevcihiyle, hanımlar kendilerine ayrılan mekan’da, erkekler yine kendilerine ayrılan mekanda, tevâzu, tazarrû ve tam bir sükûnet içerisinde ziyaretlerini tamamlıyor, geri çekilerek tam bir huzura kavuşmuş olarak, huzurdan ayrılıyorlardı.

Ziyaretçiler profiline bakıldığı’nda, genç hanımların çoğunlukta olduğu görülüyor. Bu ziyaretimizde, erkek ziyaretçiler arasında, Afrika’lı, Uzakdoğulu, bilhassa Güney Afrika, Malezya ve Endonezya’lı talebe dikkatimizi çekti. 15-20 yaş grubundaki talebe’nin ırkî husûsiyetleri, sima’larına aks’eden nur sayesinde tebdil ve tahvile uğramış, bizlerden birileri gibi olmuşlar, aralarında hiçbir fark kalmamış...

Büyük bir gururla ve iftiharla  ifade edebilirim ki, Türkiye’miz ve Gönül Coğrafyamızda, bid’atlerden ârî, ehl-i Sünnet akidesine muvafık, tek ziyaret mahalli, Süleyman Efendi Hazret’lerinin Mübarek türbe’leri ve makamıdır.

Hacı Emir Ahmed Kulokur’un veladet ve vefat tarihini kayd altına almak için kabrinin başına geçtiğimde, birden aklıma, Hazreti Üstazıma mücavir, ehl-Beyt’den veya ehl-Beyitten olmayan   medfun zevatı tespit ve tevsîk geldi. Hazreti Üstazımızın sık sık tekrarladığı, “El-ilmü saydûn, Zabtuhû kaydün,”

(İlim bir avdır, onu yakalamanın yolu kayıd’dır.) Bizler ekseriya hafızamıza güvenir, pek çok ma’lumatı, “Nasıl olsa ezberimizde kayd altına almasak da hafızamızda muhafaza ederiz,” fakat, bir başka meşhur sözümüz de, “Hafaza-i Beşer Nisyan ile ma’lûldür,” tarzındadır.

Süleyman Efendi Hazretleri ve yakınları hakkında, akademik  çalışma yapan, (Doktora tezi ve başka çalışmalar) akademisyenlere ve yarının tarihçilerine ışık tutmak gayesiyle, burada, Karacaahmed Sultan Kabristanlığı’nda, burasının Sultanı, Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) Efendi Hazretlerine mücavir medfun, ihvan ve ahavât hakkında mücmelen ma’lûmat vermeyi ihmal edilemez bir vazife telakkî ettim.

EHL-BEYT’DEN OLANLAR:

Hazreti Üstazımızdan sonra, O’na ilk kavuşan ve hemen yanına defnedilen, Hazreti Üstazımın, Merhume, Refîka-i Muhtereme’leri, Hâce, Hafîza, Tunahan Sultan Validemizdir. Veladeti, (05.05.1321/1905) İrtihali, (06.06.1965) tarihidir. Demek ki, Hafîza Valide Sultanımız irtihal buyurduklarında, günümüze göre çok genç yaşlarında, 60 yaşında bulunuyordu.

Bu tarihte bendeniz, İstanbul-Çatalca’da “Tekâmül,” başındaydım. Akşam-sabah meş’ûm bir haberi bekliyorduk. O tarihlerde, evlerde ve iş yerlerinde telefon bulunmadığından, şehirlerarası, ihbarlı telefon yazdırılır. Size bir telefon edilmişse, P.T.T.’den bir me’mur adresinize gelir, “Telefonunuz   var!” diye sizi, P.T.T.’ye da’vet ederdi. Valide Sultanımız ağır bir böbrek hastalığından muztarib idi. Tıp, henüz günümüzdeki kadar gelişmemişti. Böbreklerin belli zaman aralıklarında bile olsa temizlenmesi için, henüz, diyaliz sistemi gibi bir tatbikat yoktu. Sık sık, belli aralıklarla temiz kan verilmesi gerekiyordu. Oysa, Valide Sultanımızın kanı, ender bulunan 0 grubu kandı. Radyo anonsu yaptırılmıştı.

Hastahane’ye hiç tanımadığımız bayanlar geldiler, hiçbir tanışıklık vermeden, 0 grubu kan verip ayrılmışlardı.

Nihayet, “İRCI’Î İLÂ RABBİKİ,” Emr-u Fermanı vaki olmuştu.

Çatalaca P.T.T.’si’ne koştum. Telefon’un diğer ucunda, Mehmed Üçdirhem’in kızı vardı. Vefat haberini verdi. Müftü Efendi’nin, (Çatalca Müftüsü, Merhum Lütfi Davran,) gasl, teçhiz-ü tekfin için, Valide’leriyle birlikte, siz ve Lütfu Hoca acele, Kısıklı-Çamlıca’da bekleniyorsunuz dedi. O tarihlerde kimsede vasıta yok, hiç beklemeden bir taksi tutuldu, Lütfi Ağabey, Ferhatpaşa Camii İmamı, İshak Çamönü, bendeniz, Lütfi Ağabey’in Merhumi, Muhtereme Valideleri, hep birlikte ağlayarak Kısıklı’ya, Çamlıca’ya ulaşmıştık...

Ehl-i Beyt’den ikinci olarak Hazreti Üstazımıza kavuşan ve yanına defnolunan, Hazreti Üstazımızın büyük kızları, Merhum, Beyağabey, Kemal Kacar’ın, Merhume, Muhterem’e, Refika’ları, Hâce, Hadice Bedîa Sultan Ablamız’dır. Velâdeti, (Rumî, 1339, Milâdî,1923) İrtihali ise, (04.01.1981) Bedîa Sultan Ablamız da, tıpkı Valide Sultanımız gibi günümüz şartlarında çok genç yaşında, hatta  Valide’sine nazaran daha da genç yaşında, 58 yaşında iken, irtihal etmiştir.

Ehl-i Beyt’den üçüncü olarak Hazreti Üstazımıza kavuşan ve mücavirinde defnolunan, Hazreti Üstazımız ve Hafîza Valide Sultanımızın küçük damatları, küçük kızları, Hâce, Feriha Ferhan’ın Muhterem Zevci, es-Seyyid, Hüseyin Kâmil Denizolgun. Rahimehu’llah! Kamil Ağabey, (Milâdî, 1927’de doğmuş, 07 Eylül 1991’de İrtihal-i dâri Bekâ eylemiştir. Kamil Ağabey de ne yazık çok genç yaşta, 64 yaşında aramızdan ayrılmıştır.

Ehl-i Beyt’den dördüncü olarak Hazreti Üstazımıza kavuşan, Büyüğümüz, Beyağabeyimiz, Hazreti Üstazımızın ve Hafîza Valide Sultanımızın, büyük damadları, Merhum, el-Hâc, Kemal Kacar Beyağabeyimizdir. Ehl-i Beyt arasında en uzun ömürle muammer, Kemal Bey ağabeyimiz, (Milâdî, 1917’de Eskişehir’de doğmuş, 17 Haziran 2000’de İstanbul’da, ahirete intikal etmiştir. Kemal Beyağabeyimiz, irtihal buyurduklarında 83 yaşında bulunuyordular.

Ehl-i Beyt’den beşinci olarak Hazreti Üstazımıza kavuşan, Hazreti Üstazımız ve Hafîza Valide Sultanımızın küçük kızları, Merhum Ağabeyimiz, Kamil Denizolgun’un, Muhtereme    zevce’leri, Mehmed Beyazıd Denizolgun, Merhum, Ahmed Arif Denizolgun ve Gülderen Kuriş’in valide’leri, Hazreti Üstazımızın hep nazlandırdığı, Ferisi, Hace, Feriha Ferhan, (Milâdî, 1931’de İstanbul’da doğdu, 26  Mayıs 2004’de, yine İstanbul’da irtihal-i dâri Beka eylemiştir. Ehl-i Beyt’den ikinci en uzun ömürlüsü, Feriha Ferhan Sultan Ablamızdır.

Ehl-i Beyit’den altıncı ve son olarak Hazreti Üstazımıza kavuşan, Antalya eski milletvekillerinden, Ulaştırma sabık Bakanlarından, Hazreti Üstazımızın ve Hafîza Sultan Valide’mizin torunlarından, Kamil ve Feriha Ferhan Denizolgun çiftinin oğulları, Büyüğümüz, Ahmed Arif Denizolgun’dur. Merhum, Büyüğümüz, Ahmed Arif Denizolgun, 1956 yılında İstanbul’da doğdu, tesadüf, tevafuk ve tetabûk iktizasıyla, Merhum Babası, es-Seyyid, Hüseyin Kâmil Denizolgun Ağabeyimizin vefat tarihi olan, 07 Eylül 2016 tarihinde, yine İstanbul’da, ebediyyete intikal etmiştir.

(Rahimehümu’llahi aleyhim ecme’în,)...