Hükümet edenler, barışı tesis adına, Nevruz Bahar Bayramı'ndaki olaylara müdahale etmeyerek, yasaları çiğnemişlerdir. Suç örgütünü övenler, 72 milyon insanın, kamunun mallarına pervasızca saldırarak ülkeye zarar vermişlerdir. Bu kanun dışılığı görmezden gelmek, Devlet adına yasaları uygulama sorumluluğunda olan Kamu görevlilerinin, suç işlediğini gözler önüne serdi. "Nevruz olaysız geçti..." gibi sahte haberlerin arkasına saklanan sorumlular, suçüstü yakalanmışlardır. Bu suçüstü durumu, birçok TV kanalında yayınlanan olay bantlarından anlaşılıyor. Güvenlik güçlerinin, etrafı tahrip edenlere açıkça yalvaran sesleri duyuluyordu. Bu durum utanç verici bir çaresizlikti. Milletin canını ve malını korumakla görevli yetkililer pasifize edilmiş, suç örgütünü destekleyenler engellenmeden, sözde barış ve özgürlük ortamı sağlanmaya çalışılmıştı. Türk Bayrağı açan bazı evlere karşı, taş ve sopalarla saldırıya geçen, suç örgütü taraftarlarına maalesef müdahale edilmemiştir. Bazı yetkililer, yasalar yetersiz, elimiz kolumuz bağlı, teröristlere müdahale edemiyoruz diye, yanıltıcı bir mazeretin arkasına saklanmaktadırlar. Oysa yasalarda bir eksiklik yoktur. Yasaları uygulatmayan, siyasi yetkililerdir. Başımızı kuma sokarak, yasadışı kalkışmaları önleyemeyiz. Devleti ve Devlet Güçlerini hedef seçen, suç örgütü taraftarlarına karşı pasif davranışı uygulatan yetkililer suç işlemiştir. Bu vurdum duymaz tavırla, ülkeye fayda sağlanmıyor, ülke felakete sürüklenecektir. Yine bazı terörist cenazeleri bahane edilerek Diyarbakır savaş alanına çevrilmiştir. Eğer hükümet PKK'nın siyasallaşması yolunu benimsemişse, artık kan dökülmesinin önüne geçilmelidir.