Yeni dünyada teknolojinin ilerlemesiyle yapay zekâ giderek insan hayatının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Yapay zekâteknolojisi her geçen gün artarak hayatımıza dahil olması ve yine her geçen gün sosyal hayatımıza yapmış olduğu etkileri nedekiyle, hukuki düzenlemelerin bu gelişimlere duyarsız kalmayacağı çok açıktır. Bizde bu alanda çalışmalarını sürdüren hukukçu Nisa Nur DEMİR'e merak edilenleri sorduk. İşte detaylar;

Bize kendinizi kısaca tanıtıp meslek hayatınızdaki planlarınızdan bahseder misiniz?

İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesinden ve Uluslararası Ticaret bölümlerinden 2022 yılında mezun oldum. Lisans hayatımda disiplinler arası çalışmaya özen gösterdim. Meslek hayatımda da bunu sürdürmeye devam etmek istiyorum. Bilişim hukuku ve ticaret hukuku alanında uzmanlaşmak planlarımın arasında.

Yapay zekâ dünyada henüz tam olarak kullanım alanı açısından nerede olduğu belli değilken sizi bu alana yönlendiren ne oldu?

Aslında çocukluğumdan beri bilime ve teknolojiye ilgim olması sebebiyle teknoloji alanındaki gelişmeleri ilgiyle ve merakla takip ediyorum. Yapay zekâ alanındaki gelişmeler bu heyecanımı arttırdığı için yapay zekanın doğru kullanımı ile hayatımızı nasıl kolaylaştırabileceğini düşünmeye başladım. Öncelikle kendi mesleğimle alakalı insanlara nasıl faydalı olabileceği açısından çalışmalar yapmayı sürdürüyorum. Kısacası teknolojiye olan merakım beni yapay zekayla ilgili araştırma ve çalışmalara yönlendirdi diyebilirim.

Yapay zekayı nasıl tanımlıyorsunuz? Yapay zekâ günümüze uyum sağlamış bir kavram mıdır?

Dünyamız sürekli gelişmekte ve değişmekte bundan dolayı değişen dünya beraberinde hayatımıza birçok kavramı getirmiştir. Bu kavramlardan biri de aslında yapay zekâ. Yapay zekanın aslında henüz herkes tarafından kabul edilen bir tanımı bulunmamakta. En basit haliyle açıklamak gerekirse zekanın yapay forma dönüştürülmesidir diyebiliriz. Kullanım alanı her gün artan bu makineler bir şekilde günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmuş ve çoğu zamanda hayatımızı kolaylaştırmaya yetmiştir. Örneğin; Siri, Google Translate, insansız hava araçları ya da hukuk alanında ise dava verilerine bakarak hukuki kararlar veren bu teknoloji sadece bizim hayatımızı kolaylaştırdığı alanlardan birkaçıdır. Kullanım alanı arttıkça hayatımızı kolaylaştırması, zamandan ve emekten tasarruf etmemizi sağlamıştır. Buda bizi daha çok kullanmaya sevk etmiş ve böylece artık yapay zekâ bizden biri olmuştur. Bizden biri derken “gerçek kişi” kavramından mı bahsediyoruz bunu uzunca konuşmamız gerekecektir.

Yapay zekanın beraberinde getirdiği sorunlar nelerdir?

Hayatımızı kolaylaştıran bu teknoloji beraberinde birçok sorunu getirmiştir. Zeki makineler olarak adlandırdığımız bu makinelerin ayırt etme gücü bulunmamaktadır. İnsanlarda olduğu gibi doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırt edemeyen bu makineler siber zorbalığa ve sahte haberciliğe de yol açabilmektedir. Henüz yapay zeka yanlış bilgilerle savaşabilecek güçte değil. Her ne kadar bunun için yazılmış algoritmalar oluşturulmuş olsa da hala insanlar gibi kararlar verememekte ve duygusal durumlarda başarılı olamamaktadır. Mesela sağlık ve güven açısından değerlendirdiğimiz zaman insanların sağlık alanında bu makinalara pek de güvenmediğini söyleyebiliriz. Watson isimli bir proje var, onkoloji açısından geliştirilmiş bir proje ve 13 farklı kanser türü için %93 doğrulukla çalışan tedavi yöntemlerini öneriyor. %7’lik bile olumsuz olan bu değerlendirme insanları endişelendiriyor. Önerdiği yöntemler doktorların önerdiği yöntemlerle aynı olmasına rağmen sağlık konusunda hali hazırda olan doktorlarımıza daha çok güvenmekteyiz. Henüz sağlık konularını makinelere bırakmak için uygun ve güvenli bir ortam oluşmadığını bu örnek gözler önüne sermektedir.

Yapay zekanın nasıl bir hukuki sorumluluğu bulunmaktadır? Yapay zekanın hukuk ile ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yapay zekanın hukuki statüsüyle ilgili durum hala net değil. Yapay zekâ kişi sayılabilir mi, eğer kişi sayılacaksa hangi kriterler esas alınacaktır sorularına henüz net bir şekilde cevap verilememektedir. Öğretide bu konuyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Yapay zekâ insanlarla aynı hak ve sorumluluklara sahip olabilir mi, suigeneris, elektronik bir kişiliğe mi sahip olmalıdır soruları tartışılmaktadır. Bir de yapay zekayı “eşya” olarak sınıflandıran bir kesim bulunmakta. Bu kesime göre yapay zekayı insanların mülkiyetinde bir eşya olarak kabul etmektedir. Bu kesimin savunduğu düşünceye göre yasal kişilikten ziyade yapay zekâ “eşya” olarak kabul edilmelidir. Bununla ilgili 2017 yılında Avrupa Parlamentosu tarafından kapsamlı bir rapor yayınlanmıştı. Bu raporda robotlara “elektronik kişilik “verilmesi tavsiye edilmişti. Bu tavsiyeye göre yapay zekaya maddi fonlar kurulmalı aynı zamanda yapay zekâ resmi bir sicile kaydedilmelidir şeklinde sonuca varılmıştı. Herhangi bir suç işlemesi halinde zarar bu fonlardan karşılanabilir olmalıdır. Elektronik kişilik verilmesini savunan çalışmalar dikkate alındığında aslında bu elektronik kişiliğin tüzel kişiliklerle benzer hak ve sorumluluklara sahip olduğu görülebilir. Böylece aslında tüzel kişiliğin biraz değiştirilmiş bir versiyonu olarak yeni bir kişiliğin tasarlanacağını söylemek mümkün olabilecektir.

Ceza hukuku bakımından bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Ceza hukuku bağlamında değerlendirme yaptığımız zaman, 2015 yılında Volkswagen fabrikasında robot tarafından öldürülen bir işçiyi veya Microsoft tarafından geliştirilmiş olan Tay isimli sohbet robotunun sorulara ırkçı, etik olmayan şekilde cevaplar vermesi ceza hukuku açısından değerlendirebiliriz. Bu makineler ve gerçek kişiler arasında farklar bulunmaktadır. Bu varlıklar herhangi bir bilince, ayırt etme gücüne sahip değil. Henüz bu makineler “Self Awareness” düzeyinde değil. Bu yüzden doğrudan fail olarak kabul etmek hukuken doğru olmayacaktır. Doğrudan sorumluluk kavramını ele aldığımızda hukuken kabul edilemeyeceğini söyledik fakat suçta araç olarak kullanılma yani dolaylı fail olarak da adlandırabileceğimiz şekilde fail olabileceği görüşü de bulunmaktadır. TCK M. 6 da suç sayılan silahlar detaylandırılmıştır. Bu kanun maddesinden yola çıkarak aslında yapay zekayı basit silah olarak değerlendirebilmemiz mümkündür. Örneğin son dönemde çıkan ev robotları gelişmiş bir teknolojiyle üretilmektedir. Bundan dolayı kamera, ses sistemleri oldukça gelişmiştir. Bu robotlar özel hayata dair görüntüler çektiği zaman bir nevi suçta araç olarak kullanılmış olacaktır. Aynı şekilde TCK’da ayırt etme gücüne sahip kişilere para cezası ve hapis cezası olarak iki tür yaptırım öngörülmüştür. Robotlara bu cezalardan birini uygulamakta çok mantıklı değil.

Yapay zekanın entegre edilmiş olduğu makineler insanların yerine geçebilir mi? Yapay zekâ dünyayı ele geçirecek deniyor bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Veganların aklında bir soru; Hayvan Hapishaneleri Ne Olacak? Veganların aklında bir soru; Hayvan Hapishaneleri Ne Olacak?

N. Wiener  “İnsan için olanları insanlara, makineler için olanları makinelere bırakın.” der. Aslında yapay zekayla ilgili duyduğumuz her fikirde başka düşüncelere kapılabiliyoruz. Bu fikirlerin bazıları bizleri hayal kırıklığına uğratıyor bazıları ise mantıklı geliyor. Aslında bunlar bize bilimin ne kadar büyük ve çözülmemiş bir sürü problemden oluştuğunu ispatlıyor. İnsanlar kendilerini anlamak, kanıtlamak vs. gibi amaçlarla bu zeki makinelere başvuruyor. Yeni yöntemler geliştiriyor. Böylece bilim gittikçe gelişiyor kocaman bir okyanusa bir su damlası daha düşüyor. Bizim bu okyanustan keyif almamız ve o okyanusta boğulmadan yüzebilmemiz gerekir. Selfridge “Her yeni, eskilerin modern teknolojiye uyarlanmış biçimidir.” der. Bilgisayarlarımız her ne kadar gelişse ve mimari açıdan güzelleşmiş olsalar dahi onlar hala yalnızca taklit edebilmektedir. Biz insanlar güleriz, ağlarız. Her zaman mantıklı kararlar veremeyebiliriz. Bazen içten bir gülüşle gülerken bazen de hıçkıra hıçkıra ağlayabiliriz. Her ne kadar teoride makinelerin gülüp ağlaması mümkün olsa da içten bir gülümsemenin, heyecanlı bir kahkahanın veya öfkenin programlanması imkansıza yakındır. İşte bu noktada biz bu zeki makineleri egemenlik uğruna değil de insanlık için kullanıp, geliştirelim. MichioKaku ‘nun da dediği gibi, robotlar saldırgan oldukları için değil onları düzgün bir sistem haline getiremeyeceğimiz için yönetimi ele geçirebilecektir.

Yapay zekâ teknolojileriyle beraber hangi meslekler / sektörler risk altına girecek? Şöyle bir düşünce var artık makineler tüm dünyayı ele geçirecek, insanlar işsiz kalacak siz bu durumu nasıl değerlendirirsiniz? Kısacası yapay zekâ bir tehdit midir yoksa bir fırsat mıdır?

Bununla ilgili geçmiş dönemlerde güzel bir grafik yayınlanmıştı. Hangi mesleklerin yapay zekâ teknolojileri ile tehdit altında olup olmadığını gösteren interaktif bir infografik. Bu araştırmanın temelinde Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği (Future of Humanity) Enstitüsünden yayınlanan bir rapor yer almaktaydı. Bunun yanında MIT Üniversitesinden Daron Acemoğlu’nun raporu da bu konuda güzel çıkarımlarda bulunmamıza katkı sağlıyor. Yayınlanan raporlara göre aslında başta da söylediğimiz gibi teknolojinin gelişimi genelde meslekleri yok etmiyor, daha çok bazı görevleri rasyonelize eder, otomatize ediyor. Zaten de öyle olmalı. Fabrikalar var olmaya devam edecek, mühendislik devam edecek, üretim ve lojistik devam edecek, bunları organize eden, planlayan ve yöneten uzmanlara ve mühendislere ihtiyaç devam edecek, ama belki 5/10/20 yıl içinde fabrikalar karanlık hale gelecek, uzmanlar uzakta bir ofiste tüm faaliyetleri takip edecek, yönetecek. Bu dönüşüme ayak uydurabilen mavi ve beyaz yakalı işçiler, uzmanlar ve yöneticiler katma değer üretmeye devam edecek, diğerleri bir şekilde başka alanlarda işler bulacak. Konu dışı olacak ama şunu da belirtmek istiyorum. Geleceğin meslekleri isimli bir liste yayınlanmıştı yine geçmiş yıllarda. Bu listede şu an hali hazırda olmayan bir sürü meslek yer alıyordu. Yani kimse işsiz kalmaz sadece bu sürece uyum sağlamak ve bu akıllı dünyaya direnmemek bence önem arz ediyor. Darwin şöyle söyler “En güçlü olan veya en hızlı olan veya en akıllı olan değil, değişime en iyi uyum sağlayan hayatta kalacaktır.” Aslında bahsettiğimiz tam olarak bu teknolojinin gelişiminden korkmamak gerekiyor. Önemli olan değişime ayak uydurmak, kendi yetkinliklerinizi geliştirmek, etrafınızın yetkinliklerini geliştirmek, nitekim insanlığın gelişimine katkıda bulunmak.