Spor da dahil yaşamın o yoğun dinamiğinin, insanı içine çeken yüksek temposunun arasında kaybolup giden önemli satırbaşlarını unutup atlayabiliyoruz zaman zaman. 

Lakink öyle bir tanesi var ki, unutmak şöyle dursun, gün geçmiyor ki bu anlamda içimiz yanmasın, yüreğimiz kavrulmasın. Hem de içinde yol aldığımız 21. Asrın serencamında insanoğluna hiç mi hiç yakışmayacak bir ayıp, biz yüz karası; ‘Kadına şiddet’ ucubeliğiyle…

Analarımız, eşlerimiz, yavrularımız ve yakınlarımızın da arasında olduğu kadınlara şiddeti anlayamıyorum gerçekten…

Toplumun bir kesimi, her yıl, ‘Anneler günü’, ‘Dünya Kadınlar Günü’ gibi altı çizilmiş bir şekilde kutlayıp, süslü püslü cümlelerle dile getirip söylemler geliştirdiğimiz o kadınlara, nedense hiç te saygılı davranmıyor.

Dün de, işte onlardan bir tanesini daha idrak ettik. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bir başka anlatmla, hayli sıkıntılı bir sürecin içindeki dünya ekonomisinde, alışveriş yapılıp alınan hediyelerle, ‘sözüm ona’ kutladığımız ve aslında diğerlerinden hiçbir farkı olmayan bir günü daha ardımızda bıraktık.

Dediğim gibi, ekonomik hareketlenme ve alışveriş sirkülasyonuna sağladığı katkıdan öteye geçmeyen sıradan bir gündü realitede. İçinde yaşadığımız tüketim toplumunun, bilindik popülizmine hizmet eden öylesine bir gündü işte.

Tabi ki, yukarıda altını çizdiğim o tablonun dışında olan ve yılın her günü, her saati, her anını analarımıza, eşlerimize toplumun olmazsa olmazı kadınlarımıza olan sevgi ve saygısının simgelemek adına hediyeler alıp yakınlarına verenleri hariçte tutuyorum.

Çünkü hediye almak, bir olguyu, bir günü, ya da bir kesimi kutlamak son derece güzel doğru ve de anlamlıdır kuşkusuz. Sanırım bu konuda benim gibi düşünen insanlarla hemfikirizdir. Benim işaret etmek istediği nokta, kadınlara toplumun tüm bireylerine olduğu gibi saygılı ve sevgili davranarak biçimsel anlamda verilecek hediyenin daha önemli olduğudur.

Varsın eşine hediye alamamış olsun, varsın iki sap çiçek getirememiş olsun hiç sorun değil benim için. Önemli olan yalnızca kadına sevgi ve saygıdır. Fiziki ve de psikolojik şiddet uygulamamaktır.

Bu noktada şunun da altını çizmek isterim. Ben kadına pozitif ayrımcılığın da karşısındayım. Çünkü kadın ve erkek eşittir. Bunu lehine kullanma eğilimdeki kişi ister kadın olsun, ister erkek benim gözümde yanlış bir davranış içindedir.

İşte tüm bu duygu ve düşüncelerim doğrultusunda, toplumun her kesiminde birlikte olup aynı yaşam sahnesini paylaştığımız kadınlarımızın yalnızca 8 Mart Kadınlar Günlerini değil, tüm zaman ve yaşamlarını kutluyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum.

Hoşçakalın…