Bilindiği gibi geçenlerde, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile GKRY Başkanı Hristofyas arasında; toprak paylaşımı, garantör ülkelerin yetki ve sorumlulukları, Ada’nın askersizleştirilmesi ve vatandaşlık gibi işin temeli olan konularda anlaşmanın sağlanamadığı açıklandı. Bununla birlikte yine de artık son olacağı ifade edilen görüşmeler devam ededursun Rumlar, bu görüşmelerin faydalı ve etkin olması şartları yaratılana kadar ertelenmesinin, BM Genel Sekreterinden talebedilmesini istediler. Sadece Birleşmiş Milletler çevrelerinin ümit bağladığı bu görüşmeler konusunda Rum tarafında; son yıllardaki gelişmelerin Kıbrıs Rum Yönetiminin dayandığı felsefeyi yani Enosis hayalini iptal ettiği, ulusal konseyin acilen toplanarak uygulanacak strateji ve taktiğin yeniden belirlenmesi gerektiği de açık açık dile getiriliyor. Bu haberleri veren gazete Eroğlu’nun şu sözlerine de yer vermiş, “Müzakereler iyi gidiyor. Hristofyas 100 bin Rum için toprak istiyor. Güzelyurt’u, Karpaz’ı ve Meserya Ovası’nı istiyor. Daha Girne’yi istemedi, ama isterse şaşırmam.”
Tabii bu gelişmeler, görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağının açık işareti. Nitekim BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Downer, Kıbrıs’ta Türk ve Rum liderlere baskı yapılması için baskı grupları ile görüşmeye başlamış. Ve bu kapsamda iki hafta kadar önce KKTC’de sendikalarla da görüşmüş. Liderler arasındaki görüşmelerin başarısızlığı halinde sürecin çökme tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı mesajını veren Downer’in bu açık görüşmelerinin ardından, Annan Planı öncesinde olduğu gibi daha neler olduğunu ilerde göreceğiz. Şimdilik bu konuda AB Bakanı Egemen Bağış’ın KKTC için önce TAYVAN Modelini önermesi, ardından da KKTC’nin ilhakını öne sürmesi, baskılara bir gönderme olarak değerlendirilmektedir.
Görünen o ki, tarafların çözüme ulaşamamaları halinde, Temmuz’dan sonra yeni görüşme zeminleri aranarak uzlaşma daha ileri tarihlere ertelenecek gibi. Zaten her gün biraz daha ısınan Ortadoğu ve Akdeniz’i, bu ara daha da ısıtmakta kimsenin menfaati olmadığı ortadadır.