Elle, beni elle de göstereyim sana gününü.

Ufacık çocuğa mı geçiyor sözün. Bir tek ona mı yetiyor gücün! Elle, beni elle ki gör dünya kaç bucakmış. Gör ki insan dayaktan da nasıl zevk alırmış.
Şu lanet dünyada, yada şöyle demek daha doğru olur; dünyayı yaşanmaz hale getiren lanet insanların yaptıklarına, insan olanın içi ezilir. Elbette ki "Olmasaydı" dediğimiz, düzeltmek istediğimiz, karşı durduğumuz, "Sen insan olamazsın" dediğimiz pek çok vaka yaşarız. Vakayı adliye yanıbaşımızda da olsa, binlerce kilometre uzakta dillini, kültürünü, hiç bir şeyini bilmediğimiz bir yerde de olsa, insan olanın tepkisi tektir. İçi ezilir. İsyan eder. Ama en çok isyan getiren vaziyet, ufacık çocuklara yapılan istismar, eziyettir. Çünkü onların gücü yoktur, bilinci algılayamaz, çünkü onlar sabidir. Tertemizdir, kötülük bilmez. Hele ki kendini büyütenden, evine giren çıkandan, anasının babasının muhabbet ettiğinden hiç kötülük beklemez. Ruhu kirlenmemiş ki henüz, nereden bilsin; kucağına oturduğu mahlukat dokuyor mu, okşuyor mu. Gel sana şeker vereyim derken hayrına mı, şeytanlığına mı... Zaten hep en yakınlardan gelir bu vaziyet. Elin adamı korkar çünkü; Çocuk ta olsa, yabancıya tepki verir, hemen gel demeyle gelmez. Ufacık bir farktır bunu ayırd eden. Koca koca kadınlar aldanıyor, gazozuna hap atılıyor, farketmiyor. Nereden bilsin çocuk bu insan mahlukatın...

Çocuk istismarının eğitimle, dinle, gelişmişlikle, kültürle, ekonomik ve sosyal konumla alakası yok. Bu tamamen bir sapıklık vaziyetidir. Hakkı kötektir bunların. Kişinin zevk-i alem ve arzular içinde kıvranarak kendine mukayyet olamaması durumudur.

Azıtması, cozutması, kendinde hak görmesi olayıdır. Keşke bizi Yaradan, onları yaratmasaydı. Keşke bu haltı etmeye yeltendiğinde "Dur be kulum, ne yapıyorsun" deyip o ufacık sabileri korusaydı. Keşke zihinlerinden böyle bir sapkınlığı geçirdikleri anda onları helak  etseydi. Biz böyle bir rezaleti görmeseydik, şahit olmasaydık.

Öbür dünyada Allah bizden hesap soracak deniyor, peki bu sabiler Allah'tan hesap sormayacaklar mı! Demeyecekler mi ki "Bunu sen yarattın, neden mani olmadın..."

En cahil insan bile çocuğa ilişilmemesi gerektiğini, onun korunup kollanması gerektiğini bilir. Bu iç güdüsel bir bilinçtir.
Gelişen toplumda, özgürleşen bireyler cinsel hayatlarını gelişi güzel yaşamaya başlayınca, bunu özel bir hayat olarak değil de "ihtiyaç" olarak konumlandırınca artık cinsellik sıradan bir faaliyet haline geldi. Her yerde çok kolay bir şekilde partner bulabiliyor artık ihtiyacını gidermek isteyen. Bunun için öyle büyük çabalara da gerek yok, her türlü uygulama üzerinden boyu boyuna, huyu huyuna bir dengini bulup tokmağı vuruyor davula. Çoğu tek gecelik, bazıları bir kaç aylık ihtiyaç giderme faaliyetleri bunlar. Yemek, içmek, tuvalete gitmek gibi zaruri bir ihtiyaç... İşin özü doldur boşalt mekanizması olunca, tuvalete gitmek benzetmesine daha yakın bir betimleme oluyor hali ile.

E, insan zaten doyumsuz bir varlık. Neye doymuş ki hayatında cinselliğe doysun... Gözü aç bir kere. Tarihi böyle gelmiş, böyle geçmiş. Cennetten bile bu sebeple kovulmamış mı insan dediğin. İlla, o yasak elmayı yiyecek. Yasak ya tatlı geliyor elbet.
Sapıklıklarına, azınlıklarına hep bir kılıf uydurmuş, kitabına uydurmuş. Uyduramadığı zaman "Ben yaptım oldu" demiş.
E, gel de engelle insanı Yalancı mıyım?