TÜRKİYE VE RUSYA, KAVGALI GEÇMİŞLERİ İLE DOSTLUK VE İŞBİRLİĞİNE DAYALI BİR GELECEK ARASINDA KÖPRÜ KURARLARKEN, KARŞILIKLI DUYARLI DENGELERİ GÖZETMEK ZORUNDALAR

Sovyetler Birliği'nin "Glassnost" ve "Perestroyka" aşamalarının sonrasında tarihe karışmasının ardından, Türkiye'nin bölgedeki öneminin azalacağı söylentileri birer aldatmacaydı. Aslında, Türkiye'nin Sovyetler'in dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşacak kardeş cumhuriyetlerle elele verecek bir güç odağı oluşturmasından endişe ediliyordu. Fakat, Türkiye'nin, Soyetler'in dağılması sonrasındaki oluşumlar konusunda bir vizyonu, bir hazırlığı yoktu.

Son yıllarda Türkiye'nin yaşadığı ekonomik ve siyasi çalkantılarda bu konudaki hazırlıksızlığımızın derin izleri vardır.

Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin'in Türkiye'yi ziyareti, iki komşu ülke ilişkilerinin yeniden yapılandırılması açısından önemli bir aşamadır.

K.Osetya'daki rehine krizi dolayısıyla gelişi ertelenen Vladimir Putin, Rus Çarlığı'nın kuruluşundan bu yana, 512 yıl içinde, Türkiye'yi ziyaret edecek olan ilk Rus devlet başkanı.

Ziyaret öncesinde, kendisini Rusya'daki yazlığında ziyaret eden bir grup Türk gazeteciyle yaptığı söyleşide Putin, Türkiye'ye sıcak mesajlar gönderdi. "Artık savaşların geride kaldığını, birbirini düşman gözüyle gören iki kampın kalmadığını, iki komşu ülkenin, ekonomik ve siyasi işbirliği ile, birbirlerinin kalkınmalarına katkıda bulunabileceklerini" belirtti.

Türkiye ve Rusya, ilişkilerinde dostluğa, işbirliğine dayalı yeni bir dönem başlatılırken, bu ilişkilerin uzun ömürlü olmasını arzuluyorsa, karşılıklı olarak, duyarlı oldukları konulara saygılı olmaları gerekir.

Putin'in, beraberinde Tataristan ve Başkırdistan Cumhurbaşkanlarını getirirken vermek istediği mesajı iyi okumak gerekir. Putin vurguluyor. Bizim de, aynı şekilde, Asya içlerindeki kardeş ülkelere duyarsız kalamayacağımız anlatılmalıdır.

DOSTLUĞUN UZUN ÖMÜRLÜ OLABİLMESİ İÇİN...

İki komşu ülke, uzun ömürlü dostluklar kurmak istiyorlarsa, 1699 Karlofça Anlaşması'ndan bu yana, üçyüzyıl boyunca, pek de uzun olmayan aralıklarla niçin savaştıklarını samimi olarak ortaya koyup nedenlerini tartışabilmelidirler.

Yeryüzüde emperyalizme karşı kazanılmış tek savaş olan Kurtuluş Savaşı'mıza verdiği destekle birlikte değerlendirildiğinde, iki komşu ülkenin yakınlaşması "birilerini" rahatsız etmeyecek midir?

Antalya'da yaşadığı unutulmaz tatilde, Türkiye ve Türkler konusundaki düşüncelerinin değiştiği yolunda romantik mesajlar verse de, çekirdekten yetişme bir KGB ajanı ve usta bir karateci olan Putin karşısında, ancak, realist yaklaşımların değer taşıyacağını unutmamak gerekir.

Putin, Türk gazetecilerle yaptığı sohbette, "sizi düşman görüyorduk. Tarihte pek çok savaş yaşandı, ama şimdi aramızda tek bir sorun bile yok" diyor.

Doğrudur. Fakat, tarihte bizi karşı karşıya getiren çatışmalar, Ruslar'ın Karadeniz'de hapis kalmasını isteyenlerin iki tarafı da kışkırtmalarıyla çıkmadı mı?

Sovyetler'in dağılmasından sonra, Rusya'nın arka bahçesi sayılan Afganistan'da, Orta Doğu'da ve Kafkasya'daki özerk Cumhuriyetlerde üsler kurarak yerleşen stratejik ortağımız Amerika'nın, Türk-Rus yakınlaşmasını ne ölçüde destekleyeceği de önemli bir soru. Amerika'nın üsler kurarak yerleştiği Rusya'nın arka bahçelerinde, kendine yakın isimleri iktidara taşımak için, her türlü propaganda ve seçim oyunlarına başvurduğu artık gazetelerde bile yazılıp çizilen bir gerçek.

Putin'in çantasında getirdiği dostluk ve işbirliği anlaşması, arka bahçelerine yerleşen stratejik müttefikimiz ABD ile Rusya arasında tercih yapmamızı zorlayan öneriler içerirse, Türkiye'nin işi daha da zorlaşacaktır.

Bilindiği gibi Rusya, bütün karşı çıkmalarına rağmen, ABD'nin desteklediği BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN (BTC) boru hattına engel olamamıştı.

Şimdi Rusya, kendi petrol ve doğalgazını Mavi Hat'tan Akdeniz'e, Kıyıköy-Saros arasında döşenecek Trans Trakya üzerinden Ege Denizi'ne ulaştırma teklifi ile karşımıza çıkarsa, Türkiye'nin vereceği yanıt ne olacaktır?

RUSYA SICAK DENİZLERE İNME İDEALİNDEN VAZGEÇEBİLİR Mİ?

Rusya'nın, varlığını sürdürebilmesi açısından, sıcak denizlere inme idealinden vazgeçmesi mümkün değildir. Askerleriyle değil de, ekonomik bağlarla Akdeniz'e ulaşmak zorunda olan komşusu Rusya'ya, Türkiye nasıl yardımcı olabilir? Diğer dostlarıyla olan siyasi ve ekonomik ilişkilerini nasıl dengeleyebilir?

Son 10 yıllık ilişkilerimizi ekonomik açıdan değerlendirdiğimizde, kuzey komşumuzun Türk dış ticaret hacminde ikinci sıraya oturmuş olması, siyasi ve ekonomik ilişkilerimizdeki olaganüstü gelişmeyi göstermesi kadar, Rusya'nın sıcak denizlere Türkiye üzerinden ulaşma kararlılığını da göstermektedir.

Putin'in çantasında getireceği Trans Trakya petrol boru hattı projesi de bu kararlılığın bir başka göstergesidir.

"Ruslar sıcak denizlere askerleriyle değil, bizleri de memnun eden turistleriyle iniyorlar" deniyor, ama kazın ayağı öyle değil. Ruslar Antalya'da pek çok turistik otelin ortağı. Ruslar özelleştirme kapsamındaki pek çok büyük işletmeye talip.

Rusya, Akdeniz'e ulaşmak için, Türkiye ile çok yönlü ilişkiler kurmak çabası içinde.

Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı, Rusya'nın muhalefetine rağmen, ABD'nin ve çokuluslu petrol şirketlerinin desteği ile hızla ilerliyor. Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan problem bu muhalefetten kaynaklanıyor.

Bu arada, Rus doğalgazını Anadolu'ya taşıyan dedikodulu Mavi Akım Boru Hattı, ABD'nin muhalefetine rağmen hayata geçti.

Türkiye'nin, Yunanistan ve Avusturya üzerinden AB ülkelerine Hazar ve Ortadoğu doğalgazı getireceği sözü olduğundan, Mavi Hat üzerinden Anadolu'ya gelen Rus doğalgazını Avrupa'ya pazarlayabilmesi çok zor. Ancak Ruslar'ın AB ülkelerini ikna etmesiyle mümkün olabilir.

Rus petrolünün Kıyıköy'den Saros'a akıtılmasını sağlayacak Trans Trakya projesi ise, "Dünyanın kendisini yenileyebilen ender körfezlerinden birinin elden gideceği" gerekçesi ile engellenmeye çalışılıyor.

TÜRKİYE'NİN İŞİ ZOR

Yeni dostlukların, yeni ilişkilerin şekillendiği bir coğrafyada, çok duyarlı dengeler kurmak zorunda olan Türkiye'nin işi çok zor.

Doğu ile Batı arasında çok önemli bir enerji koridoru haline gelen Türkiye'nin stratejik önemi, eskiye oranla, daha da artıyor. Bu konumuyla, bölge sorunlarında çok etkili bir ülke konumuna gelecek olan Türkiye, hem Orta Doğu'da, hem Kafkasya'da, hem de Asya içlerinde istikrarın kurulması ve korunmasında önemli roller üstlenebilir.

Türkiye ve Rusya, kavgalı geçmişleri ile dostluk ve işbirliğine dayalı bir gelecek arasında köprü kurmağa çalışırlarken, karşılıklı duyarlı dengeleri gözetmek zorundalar.