Kıbrıs meselesi bugünün meselesi değildir. Osmanlı-Türk İmparatorluğu'nun dağılması ile başlayan bu süreç Türkiye için büyümeye veya küçülmeye giden yoldur. Kıbrıs adası 300 yıl Türk toprağı olmuş ve 1878'de sahibi yine Osmanlı Türkiye'si kalmak kaydı şartıyla, idaresi İngilizlere verilmiştir. 1923 Lozan Anlaşması'yla Hatay'da olduğu gibi geçici süre menfaat ilişkisi kopmuş, daha doğrusu askıya alınmıştır. İngiltere İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kıbrıs'ın idaresinden çekilmiştir. Bu durumda, normal şartlarda Osmanlı İmparatorluğunun halefi olan Türkiye Cumhuriyeti'ne adanın teslim edilmesi gerekirdi. 1950'li yılların başında İngiltere'de de bu yönde cereyanlar oldu fakat zamanın hükümeti gerekli basireti gösteremedi. Bu arada adada EOKA teşkilatı ENOSİS (Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı) için Türklere ve yer yer İngilizlere karşı kanlı eylemler yapmaktaydı. Türkiye Hürriyet gazetesi ve Yahudi lobisinin girişimi ile mecburiyetten Lozan'da bıraktığı Kıbrıs işine "Kıbrıs bizim canımız, feda olsun kanımız" nidaları ile yeniden girdi. Kıbrıs'ta, Cumhurbaşkanı Rum, yardımcısı Türk olan bir "Kıbrıs Cumhuriyeti" kuruldu. Bu devlet 1963'te Makarios ve Rumlar tarafından yıkıldı. Birleşmiş Milletler ise 4 Mart 1964'te aldığı kararla, Makarios hükümetini bütün Kıbrıs'ın hükümeti olarak tanıdı. Rumlar ve EOKA teşkilatı tarafından Kıbrıslı Türklerin etnik temizliğe tabi tutulması -bu deyim ilk kez Kıbrıs Türkleri için kullanılmıştır- hareketine hız verildi. O döneme kadar Türk-Rum karışık oturan halktan, güneydekiler kuzeye, kuzeydekiler güneye göç ettiler. Böylece Kıbrıs fiilen ikiye bölündü. Bu bölünmüşlükte yine 1965'ten, 1974'e Türk ordusunun Kıbrıs'ın kuzeyine çıkışına kadar sadece kan ve gözyaşı vardı. Türkiye'nin adaya müdahalesi "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin kuruluş statüsüne uygundu. 20 Temmuz 1974'ten bugüne adada kan ve gözyaşı yok. Ancak... ABD, AB ve İsrail o günden bu yana Kıbrıs meselesini şöyle değerlendiriyor: "Kuzey Kıbrıs Türk ordusu tarafından işgal edilmiştir. Kıbrıs'ta "Kuzey Kıbrıs" diye Türklerin yaşadığı bir bölge vardır, ancak Kıbrıs'ın içinde "Kıbrıs Cumhuriyeti"ne itaat etmeyen bir gruptan ibarettir. Yani Kıbrıs Türkleri "meşru Kıbrıs Cumhuriyeti"ne isyan halindedir. 1983'te KKTC kuruldu, ancak Türk Dışişleri Bakanlığı başta, Türkiye'yi idare edenler bu devletin tanınması için gereken basireti gösteremediler. Demek ki, önce Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanlığı yenibaştan ve yeni kadrolarla kurulmalıdır. Kıbrıs Helen milliyetçiliğin Anadolu coğrafyasından sonra ikinci Türk tokadı yediği bir yerdir. Helen milliyetçiliği 1824'ten İkinci Dünya Harbi'nin sonuna kadar, yani 12 adalara Yunanistan'ın el koyması, sürekli Türkiye'nin aleyhine gelişmiştir. Kıbrıs adasını da Girit adasına benzer bir operasyonla Yunanistan'a ilhak etmek istemektedir. En büyük destekçileri de AB'dir. Amerika'da ise Yahudi lobisi ile Rum lobisinin kavgalarından biri Kıbrıs üzerinedir. Derken Annan Planı diye bir şey çıkardılar. Devletin Cumhurbaşkanı Denktaş'ın canhıraş itirazlarına rağmen Türk tarafının idam fermanı olan bu anlaşmaya Türk tarafı evet, Rum tarafı yüzde 75 oyla hayır dedi. devamı yarın...