...dünden devam Artık ABD'nin güvenliği yılda 500 milyar dolar karşılığında sağlanmaktadır. Ayrıca bu muazzam tutara, gayri askeri üretim sektörlerinden de sermaye, silahlı kuvvetler personeli, ekipman ve malzeme, yüksek nitelikli işgücü, mühendisler ve bilim adamları şeklinde kaynak aktarılmaktadır. Soğuk savaşın son on yılında ABD yönetimleri Sovyetleri pahalı bir silahlanma yarışı içine sürüklerken Özellikle soğuk savaşın bitimi ile birlikte Evanjelist-Kabalist neoconların manipülatif teorileri ile kendisi de bu tuzağa düşmüştür. Paul Kennedy, "Amerikan ekonomisi güçlerin ve zaafların bir araya gelmesinden oluşan bir hamurdur. Ne ümitsiz derecede zayıf ne de muazzam güçlü bir kategoriye sokmak imkânı vardır" der. 1990'ların tanınmış televizyon yorumcusu John Chancellor ABD'yi şöyle ifade etmektedir: "Gücü yerli yerinde durmakta, fakat zaafların-iyileştirmeyi bir türlü beceremediğimiz binlerce yaranın- bir araya gelmesinden kaynaklanan bir engeli aşamamaktadır. Siyaseti nasıl yürüttüğümüze, şirketleri nasıl yönettiğimize, çocuklarımızı nasıl eğittiğimize, fakirlerimizin imdadına nasıl koştuğumuza, yaşlılarımıza nasıl ihtimam gösterdiğimize, paramızı nasıl tasarruf ettiğimize, çevremizi nasıl koruduğumuza ve devletimizi nasıl yönettiğimize bakıp kendimizi NASIL ZAYIFLATTIĞIMIZI anlamak mümkündür." (John Chancellor, Tehlike ve Vaat: Amerika Hakkında Bir Yorum, New York, 1990) Çok ilginçtir, ABD?de sağlık harcamaları, savunma harcamalarının yaklaşık iki katına yani GSMH?nın yüzde 12'sine çıkarılmış olmasına rağmen; Amerikan halkının çoğunluğuna hala doğru dürüst sağlık hizmeti verilememektedir. 39 milyondan fazla Amerikalının sağlık sigortası ve hiçbir sosyal güvencesi bulunmamaktadır. 40 milyon'dan fazla Amerikalı her gün aşevlerinden karnını doyurmaktadır. 2004 yılında yaklaşık 750 bin kadar Amerikalı, kokain ve eroin gibi uyuşturucu bağımlısı olarak doğmuştur. ABD ile Batı Avrupa ülkelerini mukayeseli baktığımızda: Amerika'da kişi başına cinayet işleme Batı Avrupa'dan beş kat, ırza tecavüz oranı yedi kat, silahlı gasp oranı on kat kadar daha yüksektir. Uzmanlara göre, Amerika?da şiddete başvurma eğilimlerinin kökü kültürel sebeplere dayanmaktadır. Amerikan hapishanelerinde bir milyon yüz bin kişiden fazla hükümlü bulunmaktadır. Hapishanelerde ?istirahat? edenlerin ülke nüfusuna oranı Güney Amerika?dan ve Rusya?dan bile yüksektir. Özellikle "discramination-ayrımcılık" zencilere ve Hispaniklere karşı hat safhadadır. 11 Eylül sonrasında, beyaz-zenci-Hispanik olsun, Müslüman Amerikalılar aleni veya "çok teknik" ayrımcılık ve tacize uğramaktadır. Her yüz bin zenci Amerikalıdan üç binden fazlası hapishanede yatmaktadır. Hâlbuki ırkçı Güney Afrika'da "apateid"i muhafaza etmek için her yüz bin zenci erkekten sadece 729'u hapse atılmaktadır. ABD nüfusunun yüzde 13?ünü oluşturan zenciler ülkedeki mahpusların hemen hemen yarısını oluşturmaktadır. Amerika'da uyuşturucu kullananların da yaklaşık yüzde 13?ü zenci olmasına rağmen, uyuşturucu kullanmaktan hapsi boylayanların yüzde 74'ü siyah Amerikalıdır. "Mesela, siyah ve beyaz Amerikalıların hapse girme oranları arasında korkunç bir uçurum var. Afro-Amerikalıların (zenciler) devletin fiziki kontrolü altında bulunma ihtimali beyazlara oranla altı kat daha yüksek. Hispaniklerin Amerikan adalet sistemi karşısındaki durumu da bundan birazcık iyi." (David McGowan, Amerikan Faşizmi, Okul Yayınları, Şubat 2005, s.23) ABD'nin Kaliforniya?da yayımlanan saygın gazetelerinden Los Angeles Times'de yer alan bir habere göre: "Siyah bir gencin hapse girme ihtimali beyaz akranlarına göre altı kat daha fazla; ikisi de aynı suçu işlese ve ikisinin de sabıkası bulunmasa da" Çocuk mahkemesinde yargılanmaları gereken azınlıklara mensup suçlu gençlerin yetişkinler gibi gözaltında tutulma, yetişkinlerin mahkemelerinde yargılanma ve yetişkin gibi ceza alma ihtimali beyaz gençlere oranla çok daha yüksektir." (Los Angeles Times, 26 Nisan 2000, Black Youth Face Bias in Justice System) devamı yarın...