Türk Eğitim sisteminin bir türlü istenilen seviyeye çıkmaması ve sürekli yapılan değişliklerle birlikte özelikle COVİD-19’la son iki yılda ciddi sorunlar oluşmaya başladı. Bunların yanında Hukuk Fakültelerinin sayısı ve niteliği ile ilgili tartışmalar devam ederken bizde daha önce sınıf öğretmenliği yaptıktan sonra Avukat mesleğini seçen Av. Sabri Güner ile birlikte hem eğitim sistemi ile ilgili sorunları hem de hukukçu gözüyle hukuk sisteminde ki sorunlar üzerine konuştuk.

Merhaba Üstat Öncelikle kendinizden bize biraz bahseder misiniz?

1953 Suruç/Şanlıurfa doğumluyum. Eğitim fakültesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi okudum. 25 yıl gibi uzun süre öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldum ve İstanbul Barosunda fiili olarak serbest avukatlık yapmaya başladım. Evli ve 3 çocuk babasıyım.

Daha önce öğretmenlik yaptığınız için sizce bu süreçte öğrencilerin eğitimden uzaklaşmaması için aileler ne yapmalıdır?

Uzun zamandır dünyada yaşanan ve ülkemizde etkileyen covid-19 salgını nedeniyle birçok sektörde olduğu gibi eğitim alanında da ciddi anlamda sorunlar yaşanmıştır. Özellikle kırsalda yaşayan öğrenciler için bu süreç daha sancılı geçmektedir. Şöyle ki; birçok yerde internet alt yapısının olmaması ve yapılan online eğitimlere öğrencilerin katılma imkânı bulunmamaktadır. Evde yaşamak zorunda olan öğrenciler bazen evin eğitim için uygun şartları taşımaması da ayrıca bir sorun. Mesela tek bir oda da kalabalık bir ailenin yaşadığını örnek alalım bu öğrencinin derse odaklanmasını imkânsız hale getirmektedir. Bu süreçte özellikle alt yapısı eksik olan ailelerin öğrencilerin derslerden uzak kalmaması için öğrenciye uygun şartları sağlamaları gerekir. Ayrıca yetkililerin bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için en azından her yere internet altyapısının hızlı bir şekilde sağlanması teknik donanımın devlet eliyle tüm öğrencilere ücretsiz olarak sağlanmalıdır. Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz çocuklarımızın iyi yetişmesi gelecek nesiller için önem arz etmektedir. Benim öğretmenlik yaptığım dönemlerde birçok köy okulunda kütüphane dahi bulunmamaktaydı. 21.yy. halen daha birçok okulda kütüphane bulunmamaktadır.    

Eğitim sisteminde yapılan değişikler hakkında ne düşüyorsunuz?

Bana göre eğitim sisteminde yapılan değişiklikler çok faydalı değil. Eğitimin tek bir sistem üzerinde geliştirilmesi gerekiyor. Örneğin; Finlandiya eğitim sistemi devlet tüm öğrencilere ücretsiz olarak eğitim olanaklarını sağlamaktadır. Tüm öğrenciler aynı sistem üzerinden ve eşit şekilde eğitimden faydalanmaktadır. Ülkemizi incelediğimizde özellikle paralı eğitim sürekli giderek yaygınlaşmakta ve maddi imkânı olan öğrenciler daha kaliteli eğitim alırken ücretsiz eğitim alan öğrenci daha zor şartlarda ve kısıtlı imkanlarla aynı sınav sistemine tabi tutulmaktadır. Türk eğitim sisteminin başarıya ulaşmasının tek şartı herkese aynı ve eşit şartlarda ücretsiz ve olanakları iyi şekilde dizayn edilmiş bir sistemin değiştirilmeden uzun soluklu uygulanmasıdır.

Birazda Avukatlık mesleği ile ilgili sorular soralım. Meslekte kaçıncı yılınız, sizin dışınızda ailenizde avukat var mı?

İstanbul Barosunda avukatlık stajıyla birlikte bu yıl meslekte 22. Yılımı doldurdum. İnanın seneler o kadar çabuk geçiyor ki hala staj yaptığım ilk günü hatırlıyorum. Avukatlık mesleği diğer mesleklere göre biraz daha ast üst ilişkisinden bağımsız olarak bilginin esas alındığı yaşa, kıdeme bakılmaksızın herkese aynı mesafede ilişkilerin kurulması açısından özeldir. Ailemde küçük kızımın benim gibi avukat olmasını istedim ve nitekim oldu. Kızımla meslektaş olup aynı çatı altında, aynı ofiste avukatlık yapmak bana inanılmaz gurur veriyor. Bazen yeni kuşak eski kuşak çatışması olmuyor değil aramızda… Özellikle gelişen teknoloji ile birlikte hukuk alanında da değişiklikleri beraberinde getirmiştir. O anlamda kızımın avukat olması benim açımdan büyük bir avantaj. Örneğin Uyap’tan evrak gönderme, program yükleme, elektronik tebligat ve duruşmalara katılma gibi konularda kızımdan destek alıyorum. 

Üstat! Eğitmenlik mi avukatlık mı desem ne dersiniz?

Eğitmenlik elbette. Böyle bir şansım olsa tekrar öğretmenlik yaparım. Çünkü bir insanın eğitimine katkı sağlamak dünyanın en güzel duygusudur.  Öğretmenlik kutsal bir meslektir, bir insanın hayatını şekillendiren, disipline eden ileriki yaşamına ömür boyu katkı sunar. Avukatlık yapmaya başladıktan bir süre sonra öğretmenlik özlemi yaşadım. Hatta bunun için milli eğitim bakanlığına tekrar öğretmenlik mesleğine dönmek için müracaatta bulundum. Ancak talebim emekli olduğum için uygun görülmedi. Eğitime olan sevgim her geçen gün devam etti. Öğrencilere katkıda bulunmak için elimdeki imkanlarla birlikte çeşitli kampanyalar düzenleyerek özellikle köy okullarına kırtasiye yardımı, okuma kitapları, eğitim dergileri ve ders kitapları topladım. Bu yardımların birçoğunu bizzat kendim götürüp okullara dağıttım, bazen de özellikle benim eski öğrencilerim öğretmenlik yaptıkları yerlerde benim eğitime katkılarını bildikleri için benden yardım talebinde bulunuyorlardı bende mevcut imkanlarla gelen tüm talepleri uygun şekilde karşılamaya çalıştım. Şu örneği de özellikle vermek istiyorum; Lisede ki okul arkadaşlarımla kendi aramızda belli bir bütçe toplayarak okuduğumuz liseye bir çeşme(şadırvan) yaptırdık bunun gibi birçok okula katkıda bulunduk.

Peki bu kadar eğitim düşkünü olmanıza rağmen neden avukatlık mesleğini seçtiniz?

İnsan hakları gibi savunmanın kutsal olduğunu ve özellikle ülkemizde bu hususun çok fazla eksik olması yapılan haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı içimde oluşan insanlara yardım etme hissi ile öğretmenlik yaptığım dönemde Hukuk Fakültesi de okudum. Evet eğitmenliği seviyorum ama insan haklarını savunmak, özellikle müşkül durumda olan ve maddi imkânı yetersiz olmasına rağmen savunma ihtiyacı hisseden insanlara hukuki yardımda bulunmakta bana tarifsiz mutluluk veriyor. Ben Hukuk Fakültesinde okurken bugün ki gibi çok fazla hukuk fakültesi yoktu, çevremde de çok fazla hukukçu yoktu. O dönemde Hukuk Fakültesi okumak bir ayrıcalıktı. Bu ayrıcalığa sahip olduğum içinde kendimi çok şanslı hissediyorum.

Son olarak genç eğitimci ve hukukçu adaylarına ne tavsiyelerde bulunursunuz?

Eğitimciler, öğrencilere tavır ve davranışlarıyla her zaman rol model olduklarını unutmayarak daha dikkatli olmaları gerekir. Öğretmen; öğrencilerini her koşula uygun şekilde yetiştirmesi önemli olup özellikle öğrencileri derse küstürmeden, bıktırmadan ve usandırmadan okula bağlaması gerektiğini unutmamalılardır. Öğretmen eğitimci olduğunu unutmadan problemlerini dışarıda bırakarak, sürekli araştırmalar yaparak kendini günün koşullarına uygun şekilde geliştirmelidir.

Hukukçu meslektaşlarıma öncelikle bilginin bir güç olduğunu unutmadan her hukukçunun en az bir yabancı dilinin olması şart olup özellikle meslekte uzmanlaşma adına kendilerine en yakın hissettikleri hukuk dalında yüksek lisans hatta gerekirse doktora yapmalarını tavsiye ederim. Keza günümüzde bu olanaklar oldukça fazladır bu imkanları iyi değerlendirmek gerekir. Ayrıca gelişen teknolojiyi takip etmeleri, yeni yasal düzenlemeleri araştırmaları ve mevcut yargı kararlarını incelemeleri meslek gelişimi için önemlidir. İmkânı olan arkadaşlara özellikle yurt dışına gidip buradan eğitim almalarını gittiklerini ülkenin eğitim sistemini hukuk işleyişini öğrenmeleri hem kendileri için hem ülkemiz için önemli bir husustur. Herkesin bildiği gibi dünya artık bana göre tek bir şehir dolayısıyla özellikle ülkemizde uygulanan hukuk daha çok Avrupa ülkelerinden alındığı için bu ülkelerdeki gelişim bizim hukuk sistemimizi de etkilemektedir. Türkiye Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde birçok uluslararası anlaşmalara taraf olmuştur. Dolayısıyla Avrupa’da hukuk eğitiminin alınması ve uygulanması son derece önemlidir.