Türkiye’de futbol yaz tatiline girdi. Milli takımımız da dünya şampiyonasında mücadele etmeyecek olmasına karşın, bir dizi hazırlık maçı oynuyor. O maçlar da tamamlandıktan sonra, tüm oyuncular tatilin keyfini çıkaracak. Bu yılın tartışmasız en önemli futbol organizasyonu olan 2014 Dünya Futbol Şampiyonası’nı televizyon ekranlarından izleyecekler.
Kulüpleriyle aralarındaki sözleşmesi devam eden oyuncular, bu anlamda yaz sezonunu çok rahat geçirecek. Ancak sözleşmeleri son eren futbolcularda şu sıralar hayli telaş var. Her yıl olduğu gibi bu yıl da transfer sezonu açılır açılmaz, bir dolu futbolcu, birçok kulüple yeni kontrat imzalayacak. Yani transfer borsası hayli hareketlenecek.
Daha şimdiden basın ve fısıltı gazeteleri takımlarımıza birçok oyuncunun transferini gerçekleştirdi bile.
İşin aslına bakılırsa, her yıl transfer dönemi süresince, basında yer alan transfer dedikoduları gerçekleşmiş olsa, her takım kadrosuna en az 20-25 oyuncuyu katmış olur. Ancak, transfer dönemi kapandığında, oturup bir bilanço çıkardığımızda görürüz ki, O adı geçen 20-25 oyuncu arasında çoğu kez ya biriyle, bilemediniz ikisiyle sözleşme imzalar.
Denebilir ki, “Canım bir kızı da bin kişi ister ancak bir kişi alır”. Doğru tabi ki, ancak her nedense bizim basınımız bu konuda hayli cömert ve cüretkar. Öyle ki, oyuncu ya da menajerinin hiç haberi bile olmadığı kulüpler için dahi hemen asparagas üretiveriyoruz.
Neyse bu hemen her yıl neredeyse birbirinin kopyası misali izlediğimiz transfer filmini bir kenara bırakıp, konumuza dönelim biz.
Evet, pek tabi ki takımlar her yıl kadrolarını geliştirip güçlendirmek adına transfer yapmalılar. Ancak sırf transfer yapmış olmak için transfer yapmak kanımca, yarardan çok zarar veriyor kulüplerimize. Oysa gerçekten ihtiyaç duyulan yerler için, nokta transferler gerçekleşse, sanırım daha yararlı ve ekonomik olur.
Özellikle de üç büyükler bu konuda hayli sabıkalılar. Sezon başında binbir zorlukla kadrolarına kattığı isimlerden ara transfer ve sezon sonu transferinde kurtulabilmek adına neredeyse üste para verme noktasına geliyorlar kimi zaman. Hal böyle olunca da, çok sıfırlı rakamlardan oluşan paralar havalara uçup, çarçur olup gidiyor. Ondan sonra da, FIFA ve UEFA kulüplere çeşitli ekonomik cezalar uygulama durumunda kalıyor. Hatta bu cezalar, transfer yasağı uygulamasına kadar gidebiliyor.
Sonuç olarak ve de özetle, taraftara şirin görünme adına yapılan transfer anlayışına artık son vermek gerek diye düşünüyorum. Eğer aynı savurgan tutum devam ederse, zaten dibe vuran spor ekonomisi bugünkü konumunu bile arar hale dönüşecektir. Ki, maalesef diyerek söylemeliyim, gidişat tam da bu yöndedir.
Benden söylemesi.
Kalın sağlıcakla…