İnsan beyninin acımasızlığa alıştığı, kan, zulüm ve savaşı kanıksadığı bir dünyada yaşıyoruz.

Eğer bunun hakikatini duyumsuyor ve yaşantınızda uyguluyorsanız, ahlaki değerlere saygılı olduğunuz söylenebilir. 

Bir tepki olmaksızın bir duruma bakamazsınız. Bir şeyin hakikatinin bütününü, göremez miyiz? Eğer çatışmanın sona ermesi gerektiği gerçeğini ve çatışmanın olmaması gerektiği gerçeğini düşündüğümüzde ve olduğumuz arasındaki bölünmeden kaynaklandığı gerçeğini görebilirsiniz.

Umarım dinlersiniz diyor aydınlanmanın öncülerinden bir yazar ama önceden bildiklerinizin anısıyla değil; öğrendiğiniz yeni beyninizle. Bunu yapmak yani böyle dinlemek ise çok zor. 

Bir şeyi dinlerken zihniniz hemen kendi bilgisi, sonuçları, görüşleri, geçmiş anıları ile tepki verir. Gelecekteki bir anlayışı araştırarak dinler.

Kendinizi, dinlerken gözlemleyin, bunun doğru olduğunu göreceksiniz… Ya bir sonuçla, bilgiyle, bazı anılarla ve deneyimlerle dinliyorsunuz ya da sabırsızsınız ve bir cevap istiyorsunuz. Yaşamın anlamını, yaşamın olağanüstü karmaşıklığını bilmek istiyorsunuz.

Aslında hiç dinlemiyorsunuz.

Zihninizi yalnızca sessiz olduğu, hemen tepki göstermediği, söylenen ile tepkiniz arasında bir boşluk olduğu zaman dinleyebilirsiniz. İşte o boşluk içinde bir sessizlik, bir sakinlik vardır ve ancak o zaman, zihinsel anlayış dışında bir kavrama olabilir.

Söylenen ile tepkiniz arasındaki boşluğu sonsuza dek veya uzun bir süre veya birkaç saniye uzatabilirseniz, bu boşlukta berraklığın oluştuğunu göreceksiniz.

Bu, yeni beynin boşluğudur. Anında tepki veren eski beyindir. Eski beyin, kendi geleneksel, kabul edilmiş, tepkisel, hayvani duyuları ile çalışır. Tepki askıya alınırsa ve arkasından boşluk olursa yeni beynin devreye girdiğini göreceksiniz bunu yalnızca yeni beyin anlayabilir, eski beyin değil.