“Muallimler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır,” sözü ile Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenlere ne kadar önem verdiğinin en büyük ispatıdır. Çünkü o biliyordu ki; yetişen yeni nesiller cumhuriyetin bekçileri olacaktı. Hatta öğretmeni olan Esat Mehmet Efendi’yi Milli Eğitim Bakanı yapması, yeni nesillere de öğretmenlerine karşı vefalı olmaları konusunda ; güzel bir mesaj olması açısından da önemli olsa gerek!

En önemlisi ise ülkesi ve milleti için birçok konuya önem verdiği gibi, öğretmenlere olan güveni olarak; milletini manevi yönden güçlendirilmesi için Tarih bilimini adeta yeniden canlandırmış ve çok önem vermiştir. İşte bu durumu anlatan en güzel bir dialog:

“Refet Angın hatıralarında: Mustafa Kemal Atatürk’ün 2 Eylül 1928 de Gelibolu ve daha sonra 24 Aralık 1930 yılında Edirne Kız Öğretmen Okulu’nu ziyaretlerinde O’na çiçek sunduğunda, okuyunca ne olacaksın diye kendisine sorduğunda Tarih Öğretmeni olacağını söyleyen ve bunu başarıp, 20-25 Eylül 1937 tarihleri arasında yapılan II. Türk Tarih Kongresi’ne Gelibolu Orta Okulu Tarih Öğretmeni olarak katılmış bulunuyordum. Dolmabahçe Sarayı’nda Kongre çalışmaları devam ederken Afet İnan Hanım, beni bir gün Atatürk’e şöyle tanıttı:

“Size, çiçeği burnunda bir Tarih Öğretmeni tanıtmak istiyorum.” Atatürk, bu söz üzerine dedi ki:

“Çocuk, sen geç kalmışsın, ben, onu tanıyorum.”

Ben de:

“Paşam, ben emrinizi yerine getirdim ve Tarih Öğretmeni olarak hizmetinizdeyim.”dedim. Atatürk:-

“Bak, öğretmen okulu eğitim için yeterli değil, görev şimdi başlıyor. Şunu iyi bil ki, çok iyi

bir öğretmen olacaksın. Çok okuyacaksın. Sen, zaten okuyorsun; ama, daha çok okuyacaksın. Öğrencilerini yarınlarımıza çok daha iyi yetiştireceksin. Onlara, Kurtuluş Savaşı’nı çok iyi öğreteceksin. Ve bu arada Çanakkale Savaşları’nı da öğretmeyi sakın unutma !” dedi.

Ben:

“Efendim, biliyorsunuz, ben Geliboluluyum.”dedim.

Atatürk:

“Evet, biliyorum. Bak, çocuk; bunu neden söylüyorum? Bizi, bu günlere getiren Çanakkale

Savaşları’dır. Eğer biz o savaşları kaybetmiş olsaydık, bugünkü bağımsız dünya toplulukları şimdiki gibi olmayacaktı.” diye konuşmasına devam etti.

Ben ise:

“Tamam, Paşam! Emredersiniz!” şeklinde karşılık veriyordum.

Atatürk, sözlerine şunları da ekledi:

“Bak, çocuk; sana bir şey daha söyleyeceğim: Hep birlikte başardığımız inkılâpları ve onun

temeli olan ilkeleri sen yaşatacaksın. Gerektiğinde de bunlar için mücadele edeceksin. Bunları sakın ha, unutma!”

Ben:

“Paşam, nasıl unuturum? Cumhuriyeti nasıl kazandık? Siz, Yüce Kahraman Atatürk’sünüz.” diye cevap verdim.

Atatürk, sözlerini şöyle bitirdi:

“Biliyorum, ama yine de unutma diyorum!” (25 Eylül 1937, Cumartesi)

Benimde elini öpme şerefine nail olduğum Refet Angın Hocamızı 2010 yılında sonsuzluğa

uğurladık. Bizleri bugünlere taşıyan “Büyük Önder” ve bütün öğretmenlere binlerce teşekkürler. 

Son söz olarak, “Büyük Türk Milleti’ne” diyorum ki: “Tarih öğretmeni olarak

hizmetinizdeyim.”