"Strateji" İtalya'yı sarstı, darısı diğerlerinin başına
Hüseyin DAYI
İtalya'da, merkez sol partileri toplayan Zeytin Ağacı Birliği'nin lideri Başbakan Romano Prodi, bu hafta içinde istifa etti. Prodi, 10 Nisan 2006'daki genel seçimlerde, merkez solun kıl payı zaferiyle iktidara gelmişti. Böylece bu koalisyonun iktidar ömrü, topu topu 'iki yüz seksen bir gün' sürmüş oluyordu.
Bu istifa, Prodi'nin 1997 ve 1998'dekilerden sonra başbakanlık görevinden üçüncü defa ayrılışıydı. Aslında sık sık iktidar değişimi, İtalya'nın alışık olduğu bir şey. Yani bu ülke, siyasî açıdan istikrarsız bir durumda. Bu sonuçta ekonomik göstergelerin etkisi büyük.
AB'nin Almanya, İngiltere ve Fransa'dan sonra dördüncü büyük ekonomisine sahip olan İtalya'da aslında sosyoekonomik durum hiç de iyi değil. İşsizlik oranı çok yüksek, emeklilik sistemi doğru dürüst işlemiyor, bütçe açığı da oldukça fazla.
Fakat bilindiği gibi Prodi'nin istifasının sebebi, bunlar değil, geçtiğimiz Çarşamba günü parlamentoda yapılan bir oylama.
SUÇLU: DIŞ POLİTİKA
Senato'da Prodi hükümetinin dış politikası sorgulanıyordu ve Afganistan'daki İtalyan askerlerinin önümüzdeki altı aylık süreçte finansmanına ilişkin önerge oylanıyordu.
Merkez sol hükümet tarafından hazırlanan önerge, Senato'dan gerekli olan onayı 2 oyla kaybetti. Aradaki farkın azlığı, koalisyonun da az farkla iktidara geldiği düşünülürse bir önem taşımıyordu. Yani bu bir hezimetti.
Senato'daki muhalefet sandalyelerinden, "hükümet istifa" çağrıları yükseldi ve öyle de oldu. Prodi, Bush destekçisi olmakla suçlanıyor ve bu itham da iktidarının sonunu getiriyordu.
PRODİ, BİR PARADOKS
Amerika destekçiliğiyle suçlanan Prodi, ne tuhaftır ki, daha önceleri de Rus taraftarlığıyla hatta KGB ajanlığıyla suçlanmıştı. İddiayı ortaya atansa İngiltere'nin en saygın yayın kuruluşu olan BBC televizyonuydu. Bu televizyonun "şok dosyaları kamuoyuna açmasıyla" tanınan 'Panorama' isimli programında İtalyan hükümetinin 'çok gizli' damgasını vurduğu bir dosyanın ele geçirildiği açıklanmıştı. Dosyada gösterilen kaynak ise, Londra'da zehirlenerek öldürülen eski Rus ajanı Alexander Litvinenko'ydu. İddiaya göre Prodi'nin KGB'deki şifresi de "Büyük Dost"tu.
Oysaki Prodi'nin ABD'ye karşı gerçekleştirilen 11 Eylül 2001 saldırıları ardından aldığı tavır, "terör ve suçla mücadelede ABD ile daha fazla uyum ve daha yakın işbirliği"ydi.
Aynı Prodi, selefi Berlusconi'ye kaşı yürüttüğü propaganda kampanyasında ise, Irak'tan askerlerini çekeceğini söylemiş ve iktidara geldiği geçen yılın nisan ayında, askerlerini çekmeye başlamıştı. Aralık ayı ortalarına gelindiğinde ise, Irak'ta İtalyan askeri kalmamıştı.
İTALYA DA BİR PARADOKS
İtalya, Bush'un "Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi"nde rol almakta oldukça istekli olmuş; ABD, İngiltere ve Güney Kore'den sonra askerleri ile Irak'taki dördüncü büyük grubu oluşturmuştu. Lübnan'a asker gönderilmesi doğrultusunda Türk Genelkurmay Başkanlığı'nın incelemeleri sonucunda güvensiz bulunarak vaz geçilen Sur kenti civarına bile İtalya, büyük bir istekle asker göndermişti. Öyle ki bu konuda bir parlamento kararını beklemeye de gerek görmemişti ve parlamento onayı askerlerinin bölgeye intikalinden on iki gün sonra alınmıştı.
KİM, NE YAPTIĞINI BİLİYOR Kİ?
Her ne kadar, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney; "Afganistan, Irak ve benzeri yerlerde destekçimiz olan ülkelerin bize sırt çevireceğini sanmıyorum" diyorsa da, bölgedeki müttefiklerinden de İtalya gibi çekilme sesleri duyuluyor. En büyük müttefiki İngiltere, askerlerini kademeli olarak çekeceklerini açıklarken, Irak'taki İngiliz askerî varlığının ancak 2008'e kadar süreceğini de ilan etti. Danimarka da Irak'taki 470 askerini ağustosa kadar çekeceğini duyurdu.
Bu arada ABD'nin de değişik seslerle çalkalandığı biliniyor. Demokratların, Bush üzerindeki "Askerlerimizi geri çek" baskıları günden güne artıyor. Öyleyse, bizim stratejistlerimiz batıda tutarlı bir plan arayadursunlar, hakikatte oralarda kimse ne yaptığını ve ne yapacağını bilmiyor.
Görünen o ki, GOP'un askerî operasyonları, doğuda ve batıda her ülkenin içinde "ajan, hain" suçlamaları yapılmasından başka bir sonuç getirmedi. Bu da kan dökme pahasına oldu. Siyasî sonuçları ise, solcuların ve sağcıların ABD aleyhinde birleşmesi olarak tezahür etti. Demek Bush'un stratejist danışmanlarının kabiliyeti bu kadarmış. Belki de onlar da "ABD'nin hainleri ve bir yerlerin ajanlarıdır" kim bilir? Bunu da Amerikan halkı düşünsün.
Barzani ve Talabani içinse hiçbir strateji kâr getirmez artık. Gereğini Irak halkı yapacaktır.
Yorumlar