Süper Lig’de şampiyonluk kupası Beşiktaş’ın oldu. Son iki haftaya kadar Fenerbahçe’yle, son haftada ise, Galatasaray’la mücadele veren Siyah Beyazlı takımın kariyerine 16. lig şampiyonluğu olarak yazıldı. Öncelikle camiaya bu onuru yaşatanları gönülden tebrik ediyorum. Ahmet Nur Çebi başkandan başlayarak, yönetim kuruluna, Teknik Direktör Sergen Yalçın futbolcu grubu ve aklınıza kim geliyorsa hepsine gönülden tebriklerimi gönderiyorum.

Bugün gibi aklımda, Kasım ayının ilk ligin ise, sekizinci haftasında Gaziantep deplasmanına gitmeden önce ve de Beşiktaş 12. sıradayken Ahmet Nur Çebi Başkanın futbolcularla birlikte yediği bir yemek sırasında, kameralar önünde camiaya hitaben, "Kamuoyundaki negatif algıyı değiştirmemiz gerekiyordu ve siz bunu Denizli maçında başardınız. Bu tür maçlar zordur. İyi konsantre olmak lazım. Beşiktaş büyük bir takım olduğu için onun karşısında alacakları başarılar, onlar için çok önemli. Çocuklar, bu sene biz şampiyonluğa oynayacağız. Herkesin bizi yok kabul ediyor gibi davranmasının cevabını sahada vereceğiz. Her şeyden önce teşekkür ediyorum. Galibiyetlerimize devam edelim. Ben her zaman yanınızdayım. Güzel gidişi devam ettirelim. Tek yapacağınız; hırsla konsantre olmanız" diyerek takımına olan güvenini dile getirmişti. Her ne kadar Beşiktaş o hafta Gaziantep’te 3-1 kaybetse de, o mesaj takımı ve camiayı ayağa kaldıran bir fitili ateşlemişti.

Sonuç itibarıyla, futbol tarihinin her anlamda en zor sezonlarından biri, belki de en zorunda zirvenin rengi Siyah Beyaz oldu. Doğrusunu söylemem gerekirse, sezon başında Beşiktaş’ın şampiyonluğuna çok fazla ihtimal vermediğimin altını çizmeliyim. Çünkü, gerek kadro derinliği, gerek oyuncu profili olarak bir tık aşağıda gibi görülüyordu Beşiktaş. Ancak Siyah Beyazlılar ben ve benim gibi düşünen herkesi ters köşeye yatırdı ve kupayı müzesine götürdü.

Tabi Beşiktaş’ın başarısını bir tarafa koyarsak rakiplerinin cömertliğini de göz ardı etmemeli. Özellikle de Fenerbahçe’nin. Sezona Erol Bulut’la başlayıp, Emre Belözoğlu’yla nokta koyan, çok iyi bir transfer olmasına karşın, ara transferde takıma dahil olan ancak vurgulanmasa da dengeleri bozan bir Mesut Özil ve sırf Galatasaray’ın yoluna taş koymak için alınan İrfan Can Kahveci Sarı Lacivertli takımın deyim yerindeyse kimyasını bozdu. Tekrar söylüyorum, normal transfer döneminde alınıp, takımla beraber yeni sezona başlamış olsaydı kesinlikle çok daha farklı olurdu. İrfan Can da aynı şekilde olmalıydı.

Galatasaray’da da durum farklı değildi. Yönetimdeki iç çekişme, Mustafa Cengiz’e yöneltilen ithamlar, Fatih Terim’le yönetim arasında esen soğuk rüzgarlar vb. Sarı Kırmızılıların handikaplarıydı.

Neyse sonuçta konu Beşiktaş ve zafer onların zaferi. Buradan bir defa daha Beşiktaş’ı ve tüm Beşiktaşlıları kutluyorum. Sevinin. Bu şampiyonluk son zerresine kadar helaldir size…

Hoşçakalın.