Çoğu zaman, gördüğüm ve hissettiğim şeyleri anlatmak için kurup kaleme aldığım cümleleri, geriye dönüp yeniden ve defalarca okumak zorunda kalıyorum.

Beni buna yönelten neden, maalesef spor yazarlığıyla skor yazarlığını birbirine karıştıranlar meslektaşlarım oluyor. Örneğin, Olympiakos Fenerbahçe maçını izlemeden, sadece skoru bilerek yazan arkadaşlarım varsa onlara diyecek bir sözüm yok. Çünkü, kağıt üzerinde, her anlamda rakibinin önünde olan Fenerbahçe’den, turu Atina’da geçen bir skor alarak, Kadıköy’deki rövanşa rahat çıkması beklenirdi.

Ancak, teknik analiz kriterlerinin tümünde rakibinden çok daha üstün olan Fenerbahçe, maçın 72. dakikasında skor tabelasında 3-0 gibi bir skorla gerideydi.

Dediğim gibi, skora bakıldığında Sarı Lacivertli takımı gömmek mümkün. Lakin, “Kazın ayağı öyle değil” işte.

Tüm detaylarda rakibinden çok daha efektif durumdaki Fenerbahçe’ye ve teknik kadroya sallamak, takım üzerinden yönetime gönderme yapmak, yukarıda altını çizdiğim, ‘skor yazarlarının’ en gözde enstrümanı olduğu için durum böyle.

Konuya daha geniş bir perspektiften baktığımızda da durum bundan çok farklı değil ki.

Örneğin, iki maç ardı ardına iyi oynayan bir oyuncuyu, hemen yıldız ilan etmek te bizim sıkça yaptığımız işlerden biri değil mi? Aynı durumu teknik adamlar üzerinden de okuyabiliriz. İki maçta, sihirbaz boyutuna taşıdığımız bir hocayı üçüncü maçta, “Bu adamla bu iş yürümez” dediğimiz birçok isim sayabilirim.

Yani bu anlamda bolca örnekler sıralanabilir.

Kanımca, hepimizin öyle ya da içinde olduğumuz ve bir yerlerinde görev aldığımız bu sektörde, yaptıklarımız, düşüncelerimiz ve buna bağlı olarak söylediklerimiz bizi doğrudan bağlayan şeylerdir. Bu nedenle yaptıklarımıza ve söylediklerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Son ve de somut bir isim üzerinden, yani Fenerbahçe’nin Hırvat file bekçisi Livakovic’i yerden yere vuranların, Karagümrük maçını bir izlemelerini tavsiye ederim diyerek konuya ‘şimdilik’ kaydıyla nokta koyalım istiyorum. Çünkü daha ötesine gidersem, eleştirdiğim şeyi kendim yapmış olurum. Bu nedenle, Fenerbahçe Olympiakos rövanşı ve biraz daha ileriye giderek, ligin sonunu beklemek istediğimi belirteyim.

Evet bir cümle de, TFF’nin geç de olsa verdiği doğru bir karara değinmek istiyorum. Süper Lig’de yabancı VAR hakemi uygulaması geride bıraktığımız hafta itibarıyla başladı. Hemen söyleyeyim, karar doğru. Ancak, olayların bu noktaya kadar gelmesi ve tansiyonun bu seviyeye gelmesi neden beklendi. Bunu anlamakta zorluk çekiyorum.

Ancak buradan net olarak söyleyeyim ki, bu saatten sonra değil yabancı VAR hakemi, ağızlarıyla kuş tutsalar Mehmet Büyükekşi ve yönetimi dikiş tutmaz diyorum.

Hoşçakalın…