Şiddete ve şiddetsizliğe bir bakalım. Şiddet yüklüyüz ve şiddet yüklü olmamamız gerektiğini söyleriz. Şiddetsizlik ideal olandır; kendini şiddet yüklü hisseden zihnin yansıttığı bir şeydir. Dolayısıyla şiddetsizliği bir ideal yaparsınız ve şiddeti bu ideale dönüştürmeye çalışırsınız.
Ama şiddetsizliğin hiçbir gerçekliği yoktur! Açıkçası, hiçbir idealin gerçekliği yoktur. Çünkü zihinden fikirleri, idealleri atmak çok zordur; başka bir deyişle zihniniz ideallerle koşullanmış, yeni bir fikri kabul edemez.
Nasıl bir deli kendi fikriyle büyülenmişse diğerleri de ideallerle büyüleniyor. Alışkanlıklarla düşünen bir zihnin yeni bir fikri ele alması zordur. İnsan gerçekte ne ise onun karşıt idealini yaratır ve sonsuz türlülükte çatışmaları başlar. Ben buyum ama şu olmam gerek; çatışmanın kaynağı budur. Zihin “Değilim ama olmam gerek” dediği an, bütün çatışma süreci başlamıştır.
Bir ideal olduğu sürece çatışmanın olması gerektiğini, zihin gelecekle, ne olması gerektiğiyle ilgilendiği sürece olanla ilgilenmez. İnsanın bölünmüş bir zihninin olamayacağı, zihnin bir bölümü şiddetsizlikle uğraşırken, diğer bölümünün de şiddetle uğraşamayacağı son derece açık. Bu nedenle, zihinde herhangi bir ideal olduğu sürece bir çelişki halinin olması zorunludur.
Bu yalnızca olanı kabul edebileceğiniz ve durgunlaşacağınız anlamına gelmez. Gerçek devrim ideallerinizi bir kenara koyabildiğiniz zaman başlar. İdeallerle yetiştirildiniz. Bütün kitaplar, herkes ideallerinizin olması gerektiğini söylediler ve bu düşünce alışkanlığa dönüştü. Bu düşünce tam anlamıyla bir alışkanlık, biri gelip de size bu ideallerin çok saçma olduğunu, hiçbir gerçekliklerinin olmadığını söylediğinde, zihnin söylenenin gerçekten doğru olduğunu görmesi hakikati bilmesidir.
Ama yüzyıllardır ideallere göre yetiştirildiniz; bir şey olmanız, yönetici ya da başkan olmanız gerektiği idealine göre. Bu dünyada ya da sözde tinsel dünyada her zaman bir şey olmayı istiyorsunuz. Dolayısıyla burası ve orası için idealleriniz var. Bu nedenle büyük bir çatışma alanı kurmuşsunuz ki bu da alışkanlıktır. Alıntı