Röportajlar

SERAP SERENAT: “Kendiniz olmaktan asla vazgeçmeyin”

Abone Ol

“Yazmak nefes almaksa, yazdığım kadar yaşayacağım şu hayatı”

“Kayıp İnsan” kitabının yazarı SERAP SERENAT ile bir araya geldik. Kendisi başarılı bir yazar, çok nazik bir insan ve kusursuz bir kadın…  Sizler de onu tanıyın istedim…

Hoş geldiniz Serap Hanım, nasılsınız? Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Çok mersi, çok teşekkür ederim. Açıkçası kendimi oldukça iyi hissediyorum. Detaya inersem hayata karşı tutkulu ve huzurluyum. Fakat zihnimi zapt edemediğim hep bir düşünme eyleminin içindeyim.  Bir insanı tanımak, adını, soyadını, nerde doğduğunu bilmekle olacak bir iş değil aslında. Bunlar sadece bizim kostümlerimiz, içimiz, kim olduğumuz değil. Onun için Sağlık Yönetimi mezunu olduğumun, Sosyoloji eğitimi gördüğümün, Anamur’da doğmamın, evli olmamın yazarlık yönümle hiçbir ilgisi yok. Hayatı sorgulayıp düşünen bir tarafım, başka bir deyişle sorularımla dünyayı köşeye sıkıştıran bir yönüm var. Yazmayı kendine şifa bilen, kitapların arasına saklanmış olan hayatlara merakla sarılan biri var bedenimde desem yalan olmaz. Ama derseniz ki “O kim?”, inanın bunu bende bilmiyorum. İçimde çok tanıdık bir yabancı var ve her şey onun başının altından çıkıyor. İşin ilginç tarafıysa iç dünyamda tüm bunları yapan insan bir yandan da dış dünyayı yaşıyor. Kısacası içimdeki insan dışımdaki beni besliyor. Onun için, yazmak nefes almaksa, yazdığım kadar yaşayacağım şu hayatı… Yani anlayacağınız içimdeki benle yapıyorsunuz bu röportajı, dışarıdaki benle değil.

“Kayıp İnsan” nasıl çıktı ortaya? Neler anlattınız?

Kitabı yazmaya koyulduğum günü hiç unutmuyorum. O gün kendime sordum: Neyi bekliyorsun, hadi çık yola? Artık düşüncelerimi insanlara servis etmeliydim. Çünkü o kadar dolup taşmıştım ki her şeyi konuşup fikirlerimle dünyaya karışmam gerekiyordu. Elbette tüm fikirlerim herkes tarafından kabul görmeyecekti; ancak burada önemli olan toplumun düşüncesi değil benim ne istediğimdi. Bu kırılmayı yaşadığım gün kendi yoluma çıktım. Başarılı başarısız fark etmez insanların içlerinde hep bir mutsuz yönleri olduğunu gözlemliyordum. Anlaşılmak, desteklenmek istiyorlardı ve konuşmaya ihtiyaçları vardı. Bu nedenle insanın kendisini gerçekten tanıması gerektiğini, dayatılan değil ait oldukları hayatı nasıl yaşayabileceklerini öğreten tam bir yol gösterici rehber niteliğinde kitap. İşte bundandır kitabı okurla sohbet eder gibi yazmış olmam...

Kitabınızın tanıtım bülteninde “Kendi hayatınızda siz ne kadar varsınız?” diyorsunuz. Peki, siz kendi hayatınızda ne kadar varsınız?

Kayıp İnsan kitabını yazmaya başladığımda aklımda tek bir soru vardı: Kendi hayatımda ben ne kadar varım? Bu soruyu çok net cevaplayabiliyordum: Hayatımı her yönüyle; duygu, düşünce,davranışlarımla kendim kaplıyordum. Ancak yazarlık yönüm kayıptı. Onu gün yüzüne çıkarmalıydım. Kitabın çıkış noktası böyle oldu. İlerleyen günlerde kendime sorduğum bu soruyu insanlara sordum: “Kendi hayatınızda siz ne kadar varsınız?” Bu soru sayesinde insanların isteyip de sahip olamadığı kayıp parçaları olduğunu gördüm içlerinde. Ama en çok beni düşündürense istemedikleri hayatları yaşayan insanların öğrenilmiş çaresizlikleri oldu. Mücadeleden yoksun, mutsuz, hayatın içinde kaybolup gitmiş insanlar çoğunlukta... Fakat şuna da açıklık getirmek isterim: Kayıp insan demek başarısız insan demek değildir. Başarılı olmasına rağmen iç dünyasında sırt döndüğü, kaçındığı, saklandığı gerçekleri olabilir insanın. Onun için hep şunu derim: İstediği kadar başarılı olun, varsa içinizde bir yara hayata hep oradan bakarsınız… Herkes evinde başarı kostümünü çıkarır ve içindeki kayıp insanla baş başa kalır.

Kitaba gelen yorumlar nasıl? Okurlarınızla iletişiminiz nasıl?

Kitabımı okuyanların ortak düşünceleri şu: Sanki karşımızda siz varsınız ve karşılıklı sohbet ediyoruz. Halimizden anlayan, acıda olsa gerçekleri söyleyen, içimizdeki kayıp yönleri bize gösteren bir öğreticiyle hiç sıkılmadan ilerliyor kitap. Her bir okur bir yoldaş aslında benim için ve çok değerliler. Yazarken onlarla birlikte yazıyorum her bir cümlemi. Bu yüzden okura dilim samimi ve kucaklayıcı geliyor diye düşünüyorum.

Yeni kitap çalışması var mı?

Yeni kitap çalışması elbette var.  Üzerinde çalışıyorum.

Yazmak dışında özel hayatınızda neler yapıyorsunuz? Hobileriniz var mıdır?

Sanatı çok seviyorum, şarkı sözü yazıyorum ve beste yapıyorum. Tabi bunlar şu an kayıp, gün yüzüne çıkmadı henüz... Fotoğraf ve yağlı boya sergilerine çok meraklıyımdır. Ama en keyifle yaptığım hobim yalnızlık. O kadar değerli ki benim için bu; çünkü kendime kapanıp içimin ışığını açıyorum o dakikalarda. İşte Kayıp İnsan kitabı adı yalnızlık olan içimdeki çalışma odamda yazıldı. Yalnızlık içine düşülen bir çukur değil kişinin kendini doğurduğu bir sahadır.

Motivasyona ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda neler yapmalıyız? Motivasyon taktikleri verebilir misiniz?

Motivasyon konusundaki düşüncem şu: Gerçekten istediğiniz bir şey için motive olmaya ihtiyaç duyar mısınız? Duymazsınız! İşte kişinin yolu yanlışsa motivasyona ihtiyaç duyar. Vazgeçmeye yer arar ve o kaçış alanını yaratır. Onun için öncelikle kişi kendine şunu sormalı: “Gerçekten ben bunu istiyor muyum?” Cevabı evet ya da hayır hiç fark etmez, bu defa da şu soruyla kendini köşeye sıkıştırmalı: Ben bunu neden istiyorum ya da istemiyorum. Nedenlerimizle yüzleşirsek kendimizi daha iyi tanır ve anlarız. Kuru kuruya insanlara azimli ol, mücadele et demeyi doğru bulmuyorum. İşin özü: Gittiğimiz yolun doğruluğu, bizimle olan uyumudur.

Çok güzel ve aynı zamanda çok başarılı bir kadınsınız. Peki, kadınlar için neler söylemek istersiniz? Sizce kadının gücü her şeyin üstesinden gelir mi?

Çok teşekkür ederim Yağmur Hanım. Kadınlar kendilerine güvensinler. Ancak kendilerine güvenlerinin gelmeleri için okuyup, araştıran; düşünüp, sorgulayan yönlerini ortaya çıkarmaları şart. Ancak o zaman dayatılan hayatı değil kendi istedikleri hayat için mücadele verebilirler. Neden mi? Çünkü bakış açıları genişleyecek ve yükselecek aynı zamanda da esnek bir zihne sahip olacaklar.  Böylece zorluklar karşısında eğilip bükülseler de kırılmayıp yollarına devam edecekler. Kendilerini hayallerinin peşinde bulacaklar. Kadınlar çok değerli ve özeller. Kendi değerlerini bilsinler.

Bundan sonraki hayalleriniz, planlarınız neler?

Kitaplarımı yayımlamaya devam edeceğim. Ama kitaplarımla ama konferanslar ile ya da bir takım söyleşilerle insanların hayatlarına dokunmaya devam etmek sonsuz hayalim. Kendini karanlığın içinde hisseden insanlara bazen tek bir söz, tek bir kelime yeter. Tıpkı çatlaktan sızan bir ışığın karanlığı aydınlattığı gibi.

Sohbetiniz için çok teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Ben teşekkür ederim. Şarlar ve imkânlar ne olursa olsun öncelikle herkes kendini sorgulasın: Kendi hayatımda ben ne kadar varım? Dayatılan bir hayata inat kendi istedikleri hayat için mücadeleye girsinler. Fakat bu noktada şunu unutmasınlar: Başarı yolunda verilen ilk mücadele kişinin kendisine karşı verdiği içsel bir mücadeledir. Kendi içinde kendine galip gelen hayatla mücadeleye girer... Kendiniz olmaktan asla vazgeçmeyin...

Röportaj: Yağmur Tanyıldız