Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) California eyaletinin meşhur Los Angeles şehrinde yaşayan Flüt Sanatçısı ve Besteci Burak Beşir başarılı eserleriyle adından söz ettiriyor.

Kariyerine başta Amerika olmak üzere, birçok uluslararası kültür, sanat ve etkinliklerde konserler vermekte ayrıca film, dizi ve video oyunlarının müzik ve soundtrackleri de yer almakta ve eğitmen olarak masterclasslar veren Beşir 86. Oscar Ödül Töreni’nde Akademi Orkestrası’nda da yer aldı.

Geçen yıl Birleşmiş Milletler tarafından ilk defa “18 Kasım Dünya Çocuk istismarını  ve şiddeti önleme  günü” ilan etti ve İlki Roma ve Vatikan’da düzenlenen  dünya günü etkinlikleri kapsamında, konserler verdi. Hatta Papa Francis’in karşısına da çıktı.


Önce Vatan Gazetesi Los Angeles – California


 


Öncelikle ABD hikayeniz nasıl başladı?

2008 yılında Berklee College of Music’ten burs kazandım. O dönemde ben İstanbul Devlet Opera ve Balesinde ve Borusan Filarmoni Orkestrasında çalışıyordum. Hatta Devlet Opera ve Balesinden kadrom gelmişti. Kolay bir karar değildi fakat orkestracılık ve performans kariyerimin yanı sıra, bestecilik yanımı geliştirmek arzusu, yeni ve farklı şeyler yapma isteği ile orkestradaki görevlerimden ayrıldım ve Amerika’ya eşim ve yeni doğan kızımla gelme kararı aldık. Böylelikle Berklee’ye geldim ve burada Çağdaş Bestecilik ve Prodüksiyon eğitimi aldım.



Küçük yaşlarda hangi tür müziklerle ilgileniyordunuz?

Altı, yedi yaşlarında Kıbrıs’ta evimizin yakınında olan lastik fabrikasından kalın lastikler alır, onları bantla sarar darbuka yapardım.  İlk ritim ve müziğe olan yatkınlığım sanırım bu şekilde kendini gösterdi. Ayrıca günün popüler parçalarını evde melodika ve keyboardla kendi kendime çalardım, bazen ablalarımla konser verirdik.

Müziğe olan ilgim sebebiyle, ailem beni o yıllarda Kıbrıs’ta yeni açılan Kıbrıs Güzel Sanatlar Akademisine gönderdi.   Daha sonra, oradaki hocalarımın tavsiyesiyle, Ankara Hacettepe Devlet Konservatuarının sınavlarına girdim ve kazandım. Liseden itibaren, eğitimime yatılı olarak Ankara Hacettepe Devlet konservatuarında devam ettim.



İlk olarak profesyonel olarak geçiş nasıl oldu?

Konservatuara başladığınız anda artık profesyonelliğe adım atmış oluyorsunuz. Sayısız konserler, resitaller sizi zaten profesyonel hayata hazırlıyor. Konservatuvarı bitirdikten sonra, yüksek lisans için önce İngiltere ardından İskoçya'ya gittim. İskoç Kraliyet Akademisinde, “konser solistliği” üzerine yüksek lisans yaptım ve merhum David Nicholson’ın öğrencisi oldum. Ardından bir takım kazandığım ödüller kapsamında İngiltere ve İskoçya’da konserler verdim. İlk büyük resitalimi İngiltere’de Wigmore Hall’de verdim, ardından Bromley Senfoni Orkestrası ile Nielsen Konçerto icra ettim. İskoçya’da bulunduğum dönemde, Royal Scottish Chamber Orkestrasında çeşitli konserlerde yer aldım. İlk profesyonel deneyimlemelerim bu şekilde başladı. Ardından, Şef Gürer Aykal yönetimindeki İstanbul Borusan Filarmoni Orkestrasına ve ardından İstanbul Devlet Opera ve Balesine girdim.

 



Çalışmalarınızla Global Music Awards’ta Gümüş Üstün Başarı Madalyası'na layık görüldünüz. Bahsedebilir misiniz?

Albany Records tarafından çıkan flüt - piano albümüm “Passion  2017 yılında Global Music Awards tarafından “en iyi icra” ve “en iyi albüm” kategorilerinde ödül aldı. Bunun yanısıra, 2003 İngiltere Genç Konser Artıştı seçildim.  Berklee’deyken Arif Mardin bursu ve “en iyi konçerto icra” ödülü aldım.  Sır James Galway tarafından, İsviçre’de  Galway Uluslarası Flüt Festivali kapsamında  yine “en iyi icra” ödülüne layık oldum

 



Ayrıca diğer aldığınız ödüllerden de bahsedebilir misiniz?

Geçen yıl Birleşmiş Milletler tarafından ilk defa “18 Kasım Dünya Çocuk istismarını  ve şiddeti önleme  günü” ilan etti.  İlki Roma ve Vatikan’da düzenlenen dünya günü etkinlikleri kapsamında, konserler verdim.   Müziklerini bestelediğim ve çocuk istismarını ele alan belgeselin müziklerinden oluşan gala ve konser  sonrasında çalışmalarımıza destek vermek ve başarılar dilemek için Papa Francis’in huzura davet edildik. Böyle bir projede yer almak ve Papanın huzuruna çıkmak benim için çok değerli bir deneyimdi.



Yine geçen yıl, İranlı Sanatçı, Googoosh ile 21worldtour kapsamında, başta Amerika olmak üzere, Avrupa , Ortadoğu ve Kanada’da uzun soluklu bir turnede yer aldım. Dubai Expo’da onbeşbinin üzerinde seyirciye konser verdik. Yoğun fakat çok eğlenceliydi.

Seksen altıncı Oskar ödül törenleri kapsamında, UCLA Royce Hall’da Akademi Orkestrasında yer aldım. Burada, John Williams, Alexandra Desplat, Thomas Newman gibi efsane bestecilerle aynı sahneyi paylaşmak ve onların yönettiği orkestrada çalmak müthiş bir mutluluktu.

Video Oyunları Orkestrası ile çeşitli turnelerde yer aldım. Ünlü video oyunu Zelda’nın canlı konserinde Las Vegas’ta yer aldım. Video oyunları konserleri çok eğlenceli geçiyor, Seyirciler, kostümlerle geliyor konserlere, bambaşka bir dinamiği oluyor konserlerin.



Konserlerin dışında başta Hollywood film endüstrisi olmak üzere birçok uluslararası film, video oyunları, albüm ve animasyonların soundtrack ve albüm kayıtlarında yer alıyorum. Eylül ayında yayına girecek olan Netflix’in büyük projeli yapıtlarından, Öne Piece Live Action, Witcher, The Angel, Alman yapımı Das Boot, Oscar adayı  Malezya'nın ünlü animasyon filmi Upin & İpin , ünlü animasyon Sonics’in video oyunları,  Final Fantasy gibi birçok  yapıtın flüt ve etnik flütlerini çaldım.



Bunun dışında, çeşitli masterclass ve flüt atölyelerinde yer alıyorum. Geçen haftalarda Pepperdine Üniversitesi'nde bir konser ve masterclass verdim.


Kıbrıs Türküsünüz. ABD’de Profesör Vamık Volkan’dan Avukat Timur Edib’e çok farklı başarılı Kıbrıs Türkleri yer alıyor. Siz de onlardan birisiniz. ABD’deki Kıbrıs Türkleri’nin başarıları ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Kıbrıs Türkü olarak Amerika’da sayımız çok az. Yurtdışında, zorlu ve meşakkatli yollardan geçerek mücadele veren ve var olan tüm insanımızı takdir ediyorum ve mutlu oluyorum onların başarılarından.

 



Şu anda Türkiye ve ABD’de müzik ve sanata bakış nasıl sizce?

Öte yandan, teknoloji canlı performansların yolunu biraz tıkasa da farklı kapılar araladı. Remote (uzaktan) kayıt imkanları, çok gelişmiş müzik programları, dünyayı bir anlamda daha da küçülttü, yakınlaştırdı ve müzisyenleri aynı platforma biraraya getirebilmeyi imkân kıldı. Örnek verecek olursam, Los Angeles’ta yaşıyorum ama Bollywood'a kayıt yapıyorum, Arabistan’da yer alan bir filmin flütlerini çalıyorum. Hatta, zoom üzerinden, orkestra kayıtları yapılıp yönetiliyor. Her şey gibi zamanla, müzik de değişiyor, gelişiyor ve farklı tatlar sunuyor hem dinleyenlere, hem icra edenlere.

 



Siz ne tür besteler yapıyorsunuz?

Orkestral besteler yapmayı seviyorum. Çok sesli müzik eğitiminin ve orkestracılık deneyimlerimden dolayı herhalde orkestral müzik yapmaktan çok keyif alıyorum. Fakat bunu yanında, dünya müzikleri, etnik motiflerin ve temaların olduğu besteler yapmak da hoşuma gidiyor. Çok geniş bir etnik flüt koleksiyonum var. 100’e yakın farklı enstrümanım var ve bunları hem bestelerimde hem de stüdyo kayıtlarında farklı müzik ve projelerde kullanıyorum. Ney’den, Dudağa, Çin Flütlerinden, Bansuri flütlere, okarınalar, zurna, İrlanda flütler , Sakuachi gibi birçok enstrümanı stüdyo kayıtlarında kullanıyorum. Örneğin, Zurna’yı Susam Sokağı serisinin bir bölümünde çaldım. Farklı sesler, tınılar çok beğeniliyor ve aranıyor film endüstrisinde. Bunun yanı sıra flüt orkestraları aranjelerim var. Smetana’nın Moldau eserini, Dvorak American Suit,  J. Mouquet’s La  Flüte de Pan gibi flüt orkestrasına için aranjeler yaptım. Şu an birçok flüt orkestrası aranjelerimi konserlerinde çalıyor ve çok mutlu oluyorum.

 



ABD’de yaşadığınız hiç unutamadığınız bir anınızı paylaşabilir misiniz?

Hiç unutamadığım anım, hayranı olduğum besteci John Williams’la aynı sahneyi paylaşmak ve onun yönetimindeki orkestrada, onun eserini çalmak oldu.




Son olarak müzik yapmak isteyenlere mesajınız nedir?

Kendinizi iyi yetiştirin, yeniliklere açık olun. Müzik dünyası uzun ve zor bir yoldur ama eğer ruhunuz ve kalbiniz bu yolda yürümenizi söylüyorsa mücadeleyi bırakmayın. Hayallerinizin peşinden gidin.