Boğaz Harbi’den yüzyıl sonra idi. İhsan Ayanoğlu’nun iki oğlu 1989 doğumlu Onur Ensar Ayanoğlu ve 1994 doğumlu Oğuz Ayanoğlu 15 Temmuz akşamı Darbecilerin durdurulması için Başkomutan’ın çağrısıyla Boğaziçi Köprüsüne giderler. Boğaziçi Köprüsü’nde 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunan cuntacılara karşı koyan Onur Ensar Ayanoğlu'nun, açılan ateş sonucu şehit düşer. Aynı olayda yanında bulunan kardeşi Oğuz Ayanoğlu da, cuntacıların açtığı ateş sonrası yaralanarak kaldırıldığı hastanede tedavi altına alınır. Onur Ensar 27 ve Oğuz 22 yaşındadır. Bu şehit ve gazilerimiz yüzyıl önce dedelerinin Şahikalar yarattığı Boğaz Harbi’nden sonra Boğaziçi’nde harikalar yaratmışlardır.
Oğuz Ayanoğlu: "Orada bambaşka bir ruh hali var. Hani bu Türklüğün verdiği, imanın verdiği bir şey. Orada ayrı bir psikoloji var. İnsan kendini kaybediyor çünkü. Elinde bir şey yok mermiye gidiyorsun. Haberlerde hepimiz görüyoruz neler olduğunu. Tankın önüne yatıyorsun. İnsan kendini gerçekten kaybediyor tamamen kaybediyor. Türklüğün verdiği bir gurur. Bunu yapacak başka bir millet yok. Bunu başka hiç kimse yapmaz." dedi. Şehit ağabeyini minnetle andığını söyleyen Oğuz Ayanoğlu: abisi için şöyle diyor "Müthiş bir insandı. Tabii herkesin eksi yönleri de vardır ama kardeşim benim hep yardımseverdi. Her şeye böyle önden giderdi. Herkese yardım etmeyi çok severdi." diye konuştu.
İşte yüzyıl sonra Türk Milleti’nin değişmeyen vatan ve millet sevgisinin azalmayıp çoğalan İstiklâl sevdası bu iki ailenin kader çizgisinden adeta özetleniştir. İdris Sabih’in kardeşi için yazdığı aşağıdaki şiiri aziz şehidimiz Onur Ensar için, kahraman gazimiz Oğuz’un duygusunu hissederek sizlere sunuyorum.
KARDEŞİME
O kadar yandı mı bağrın, ey çocuk!
Ecelin sunduğu şarabı içtin.
Sırayı saygıyı unuttun çabuk,
Sebep ne, ağandan ileri geçtin?
Yirmi üç baharı kavuran ateş
Güllerin kalbini dağlasa çok mu?
Bir damla şebneme susadı güneş,
Sümbüller sararsa hakları yok mu?
Yurduna son damla kanını verdin,
Ah cömert kardeşim, sana pek yazık!
El fitre verdi, sen canını verdin,
Ne acı bir şeker bayramı yaptık.
Yad eller dağıttı halka gülsuyu,
Yok sana göz yaşı dökecek anan!
Kardeşim, üzülme, müsterih uyu,
Ne mutlu, gülüyor zavallı vatan!
Bir çile ipekten yumuşak sînen,
Serhaddi tuttu, sarp balkanlar gibi
Kaşından daha çok bıyığın yokken,
Döğüştün yeleli aslanlar gibi!..
Ne beyaz bir mermer, ne biraz yaldız;
Nerede yaptığın o altın destan?
Sürekli alkıştan utanan adsız,
Koca şehnâmene konmamış imzan!
Ne kadar aradım senin kabrini,
Yoktur diye boynunu büktü her çiçek.
Yanıldım kardeşim, bağışla beni,
Sen, arzdan semâya
naklettin gerçek!
Şehitlerimiz Ahmet Tevfik ve Onur Ensar’ın Peygamberimize olan sevgisini büyük içtenlikle ifade eden yüce ruhları, elbette buna mazhar olacaktır. Pazar günü İstanbul Yenikapı’daki; “Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Muhalefet liderlerimiz” ile birlikte 5 Milyon Türk insanının; “Şehitlerimiz ve gazilerimize” gösterdikleri sevgi seli bu ülkenin yıkılmayacağının ve de dökülen kanların mübarek olduğunun en muhteşem kanıtıdır. Oğuz kardeşime gelince Allah ona sabır selamet ve metanet verin.
Sonuç; yazımı şehit ve gazilerin babası fedakâr ve vatansever insan İhsan Ayanoğlu’nun o veciz sözleri ile bitiriyorum; "Yapılacak bir şey yok. Tek sevincimiz bu milletin başına bir şey gelmedi. Bu aziz millet orada bir tarih yazdı. Bu millet, o gece dünya tarihini yeniden yazdı." açıklamasını yaptı. Türk Milleti şehitler vermeye devam ediyor. Hepsine saygı ve minnet duyuyor, Fatiha’lar gönderiyoruz.