Artık iyice kendini göstermeye başladığı gibi, önümüzdeki yerel seçimler asla bir yerel seçim olarak kalmayacak. Sonuçları itibarıyla birçok yeni gelişmenin kapısını açacak. Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki, Ak Parti kurmayları büyük bir hata yaparak, yerel seçimleri Ak Parti için bir güven oylaması olarak bir gündem oluşturdu ve algı yarattı. 31 Mart sabahı kendi yarattığı bu algıyla boğuşmaya çalışacak gibi görünüyor.
Bu iddiamı 20 Mart’tan sonra ortaya çıkacağı iddia edilen kasetlerden önce yaptığımı kayda geçirerek devam edeyim.
 Seçimlerde Ak Parti’nin %40’ın altında alacağı her puan bir yenilgi olarak algılanacak. Seçimlerden birinci parti olarak çıksa bile büyük bir meşruiyet sorunu yaşamaya başlayacak. Çünkü biz %52’yi temsil ediyoruz. Çoğunluğuz. İstediğimizi yaparız. Kimseye hesap vermeyiz açıklamalarını, 31 Mart sabahından itibaren başlayacak, ‘Artık çoğunluk sizi istemiyor’ salvoları karşılayacak. En çok oyu biz aldık açıklaması, hiçbir zaman çoğunluk biziz açıklamasını karşılamaz.
Çıkacak böyle bir sonuç, şu anda zaten büyük bir gerilim içinde bulunan bürokraside alarm zillerini çaldıracak ve Ak Parti düşüşe geçen her parti gibi, bugüne kadar hiç yaşamadığı bir bürokratik dirençle karşılaşmaya başlayacaktır. Türk bürokrasisi bu konuda zaten çok meşhurdur. Hep beraber yaşayarak göreceğiz. Bugün bir telefonla ve talimatla halledilen konu ve işler, o günden sonra mutlaka yazılı talimat ve güvenceyle yapılmaya başlayacaktır. Çünkü bürokrasi hükümetin değişebileceğini ve yaptığı icraatların hesabının sorulabileceğini düşünmeye başlayacaktır. Bu konuda 12 Eylül yönetimi bile ancak Anayasaya geçici bir madde (15. Geçici Madde) koyarak bu direnci aşmaya çalışmıştır. Buna rağmen de bu kaldırıldığı andan itibaren o dönemin tüm sorumluları korumasız kalmıştır. Hatta 12 Eylül yöneticileri yine hatta Cumhurbaşkanı (Kenan Evren) hakkında bile soruşturma açılmasına engel olunamamıştır.
Hal böyleyken hiçbir bürokrat artık kolay kolay bir siyasi partinin tasarruflarına evet demeyecektir. Yapılacak atamalar yada cezalandırmalar bile buna engel olamayacaktır. Türk Siyasi Tarihi bunun örnekleriyle doludur. Zaten bunun tam aksi bir tavır hemen partizanlık olarak görülecek ve Ak Parti aleyhinde hemen kullanılmaya başlanacaktır.
Bunları öngörmek için falcı olmaya gerek yoktur. Hemen beş ay sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ise siyaset kazanının hararetini ve ateşini çok daha fazla artıracaktır. Yaşadığımız günlerdeki Ak Parti performansı ve yaşanılanlar göz önüne alındığında, genel seçimlere giden süreç hiç de kolay geçmeyecek gibi görünüyor.