Klasik Amerikan politikasıdır. Yüzyıldır hiç değişmez. Önce bir dünya parası olan doları tüm dünyaya bolca yayar. Böylece iç ekonomide enflasyona sebep olmadan parasını bollaştırır ve dünya ülkelerini mallarını alabilecek bol paraya boğar. Böylece kendi üreticileri mal satarken dolar ucuzlar ve daha çok mal satarak, kendi ülkesindeki daralmayı çözer. Sorunlar sona ermeye başlayınca, o parayı yeni politikalarla geri çağırarak bu sefer ülkesindeki nakit sorununu çözerken, dünya da ucuzlamış olan dolar geri toplanmaya başladığı için değerlenmeye başlar. Örneğin Türkiye’ye 1,20’den verdiği doları 3-4 sene sonra 2,40’tan geri çağırır. Yerel üretim bazında parası ve aldığı mal miktarı yüzde 100 artmış olur. Aradaki farkı ödeyemeyen ülkelerin borçlanması da işin kremasıdır.
Böylece o ülkelerin önüne siyasi tavizler ve istekler konulur. Yani borçlu ülke “kırk katır mı yoksa kırk satır mı?” seçeneği ile karşı karşıya bırakılır. Artık o ülkenin her politikasına müdahale edilebilir hale gelmiştir. Burada suçlu Amerikalılar değildir bunu başta belirteyim. Çünkü adamlar yüz yıldır aynı politikayı göz önünde açıkça oynuyorlar. Esas suçlular bu politika karşısında önlem almayan ve o bol paralı dönemde dolar bazında büyüme yaptıklarını sanan yerel yöneticiler. Bol keseden harcadıkları paranın kendi paraları olmadığını unuttukları için, kur bazında yarı yarıya fakirleştikleri yetmediği gibi, bir o kadar da borcu kucaklarında buluverirler.
Mesela borcunu ödemeyen kredi kullanıcısına bankalar ne yaparsa yani evlerine el koyup satarlarsa, borçlu ülkelerin uluslar arası çıkarları da böyle ellerinden alınır. Son zamanlarda İsrail ve Kıbrıs konularındaki gelişmelere bakınca yukarıda anlattığımız şeyler ülkemiz için nasıl bir anlam kazandığı da ortaya çıkıyor.
Borcunu ödeyemeyince kimse bankalara kızıyor mu? Herkes suçlu olarak borcunu ödeyemeyeni görür ve yaşadıklarını hak ettiğini düşünür. Dünyada bol para ve dolar dönemi bitti. Nakit artık çok önemli. Önümüzdeki en az yedi yıllık dönemde bunu asla unutmamalıyız.
Atasözünde söylendiği gibi akşam yenilen bıldırgı hurmaların zamanı geldi.